"Sen balı çok severdin bende seni severdim Yusuf. O yüzden sen baldın bende ayı."Yusuf çocukken de çok güzel bir oğlandı. Şimdi daha da güzel bir oğlan olmuştu. İnsanın bakmaya kıyamayacağı kadar güzeldi hemde. Benden başkasına baktırmam bu saatten sonra orası da ayrı mevzu.
"Doyduysan kaldırayım mı sofrayı?" iş yaptırır mıyım ben sana hiç. "Sen otur. Ben kaldırayım. Hem bir çay da koyarım sıcak sıcak iyi gelir." kaşları çatıldı hemen.
"Ömer her işi sen yapmak istiyorsun. Biz evli değil miyiz? İş paylaşımı yapmamız lazım. Bende bir şeylere yardım etmek istiyorum." evliyiz tabi ya. Ben evlendim. Evli bir adam oldum.
"İş paylaşımı yapıyoruz ya işte. Sen oturuyorsun bende ortalığı toparlıyorum. Israr istemem konu kapanmıştır." kollarını çiçek yapıp bana arkasını döndü. Çiçeğim bana küstü mü?
"Yusuf niye döndün bana öyle sırtını? Trip denen şeyden mi atıyorsun yoksa?" hiç bilmezdim ki gönül almasını. Kalbini kırmak da istememiştim.
"Eğer yardım etmeme izin vermezsen 2 saat seninle konuşmam!" tatlı tatlı tehdit ediyordu beni. En ağır cezaları kabul edebilirdim ama 2 saat konuşmama fazlasıyla ağır bir cezaydı.
"Tamam o zaman sen mutfağa taşı ben yıkayayım su soğuk. Bulaşığa girişemezsin." yine kaşlarını çatıp atarlı atarlı masadakileri toplamaya başladı. Gülümsetmişti beni bu tavrı. Bana yardımcı olmak istiyordu. Farkındaydım ama hiç yorulsun istemiyordum.
Tüm işleri bitirip sobanın karşısında sıcak çaylarımızı içiyorduk. Suratı gergindi sanki bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi. Söylesin diye yüzünden çekmiyordum bakışlarımı. "Ömer ben bir şey diyeceğim."
"Söyle bal."
"Benden daha erkeksin sonuçta. O işi yapmak isteyebilirsin. Ben daha hazır hissetmediğim için özür dilerim. Adetim 2 3 güne biter istersen o zaman bana istediğini yapabilirsin. Söz sesimi çıkartmam ben hiç." neler diyordu o öyle. O istemeden ona nasıl dokunurum.
"Saçmalama Yusuf. Karşıdan bakınca çok mu azgın duruyorum. Sana dedim sen istemeden sana dokunmayacağım diye. Erkeklikse erkeklik yemişim erkekliğini." kendini zorunda hissediyor gibiydi. Ona bu zamana kadar ne dayatılmış bilmiyorum ama hepsini tek tek yıkacağıma söz verdim kendime.
"Özür dilerim. Sana iyi bir eş olmak istiyorum."
"Sen bana karşı sadakatli ve dürüst olduğunda iyi bir eş olursun. Benim cinsel ihtiyacımı karşıladığında değil." kendini öyle görsün hiç istemezdim.
Yusuf'tan
Annem böyle öğretmişti hep. Kocana kendini sun. Onun ihtiyacını gidermezsen başkası giderir. Başkasıyla olsun istemiyordum. Sadece benim eşim olsun. Başkası dokunmasın.
Çarşıdaki kızlar ona bakınca o işi yaparsak Ömer onlara bakmaz diye düşünmüştüm. Bakmamıştı ama bakabilirdi de sonuçta. Bakarsa ne yapardım ben. Hem aile evinde hemde evlendiğim evde mutsuz olmak istemiyordum.
"Bir çay daha koyayım mı sana?" kafamı salladım. Önümdeki bardağı alıp sobanın üstündeki demlikten bir bardak doldurdu. Buhar çıkıyordu bardağın tepesinden.
"Neler yapmayı seversin?" diye sordum. Birlikte böyle tüm gün evin içinde oturacak mıyız? Çok canım sıkılırdı. Bunca sene tek başına neler yapmıştı da kafayı yememişti acaba.
"Valla hep uyurdum yapacak bir şey olmadığından. Sen geldiğinden beri kalkıyorum sadece." uyumayı seviyorsa birlikte de onunla uyurdum da. Ona iyi gelmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli (bxb)
Teen FictionDeli diye anılan Ömer ve ailesinden kurtulmak için ona eş olup dağ başına gelen Yusuf