Adetim dün bitmişti. Ömer bir gün daha bekleyelim ne olur ne olmaz dediği için inmemiştik dün köye. Şimdi de köye inmek için hazırlanıyorduk. Bana montumu giydirmiş önünü de iliklemişti. Benim için aldığı şapka ve atkıyı da bir güzel giydirmişti. Çocuk gibi giydiriyordu beni. Yaptığı her şey çok hoşuma gidiyordu. Benim için çok özeldi.Onun da giyinmesini bekleyip dışarıya çıktık. Anında uzanıp elimi tuttu. "Elimi bırakma sakın." düşmemden korkuyordu. Evde sıkı sıkı tembih etmişti önüne bakarak yürü bana bakarak değil diye. Ne yapayım ona bakarken dalıp gidiyordum.
Bu sıralar daha da yakınlaşmıştık. O gece Ömerin yanaklarından öptükten sonra ertesi gece o da bana iyi geceler öpücüğü vermişti yanağımdan. Artık o beni her bulduğu fırsatta öpüyordu. Bende arada sırada öpüyordum. Bu konularda ben kadar çok utanmıyordu.
"Önce hastaneye gidelim. Seni bir kontrol ettirelim. Hasta olmuşsan ve farkedemezsem çok üzülürüm." elini daha da sıkı tuttum. "Tamam gidelim. Sana da baktıralım ama." uzanıp yanağıma öpmesiyle düşecek gibi oldum. Öyle aniden öpülür mü canım!
"Niye öptün ki şimdi?" beni öptüğü için hesap sorar gibi olmuştum. "Çok tatlısın ondan öptüm. Eşimi öpmeme izin yok mu yoksa?" eşiydim değil mi? Öpsün o zaman istediği gibi. "Yoo öpebilirsin." bana bakarak kahkaha attı. "Kıpkırmızısın yine. Ne olacak senin bu kızarmaların. Ha yanlış anlama bence çok güzel duruyor ama utanmanı istemem." daha da kızartmaya meyilliydi beni.
"İstemeden oluyor ki! Ben bir şey yapmıyorum gerçekten!" konuşa konuşa çoktan yolu yarılamıştık bile. Konuşmaya başladığımız zaman susmak bilmiyorduk. Daha önceden hiç bu kadar konuştuğum zamanı hatırlamıyordum. Ömer bana her anlamda çok iyi geliyordu. Bende ona iyi gelecektim. Tüm yaralarını sarmak istiyordum.
Köye geldiğimiz gibi yine tüm herkes kafasını çevirip bize bakıyordu. Bu sefer kimseden çekinmeden tutuyordum Ömerin elini. Hastaneye doğru ilerlerken arkadan bir ses duyuldu. "Deli köye inmiş! Yamuklusunu da yanında getirmiş." amcam. Zamanında beni babamdan kendisi için istemişti. Herkes buraya toplanmaya başlamıştı. Ömer ilerlemeye devam etmek istemişti ama ben istemiyordum.
Ömerin önüne geçmiştim. "Ömer deli değil. Bende onun yamuklusu değilim. Kocama bir daha deli demeyin!" ensemde bir öpücük hissettim. "Eve gittiğimizde de kocam de lütfen." şimdi hiç sırası değildi bunu konuşmanın. Cesaretimi toplamıştım ilk defa. Ağzımdan da kocam kaçıvermişti.
"Bir de evlendin he bu deliyle!" elimi kaldırıp yüzüğümü gösterdim. "Evlendim. Deli deme diye az önce uyardım amca!" kendini neden savunmak yerine ensemi öpüp duruyordu. İstese buradaki herkesi sustururdu. Ben beceremiyordum ki.
"Deli olana deli denir!" kendimi tutamıyordun artık. "O zaman sende delisin amca! Zamanında istemedin mi beni babamdan!" ensemdeki öpücüklerin yerini soğukluk almıştı. Etraftakiler duyduklarıyla şaşırmıştı. Ben daha ne olduğunu anlamadan Ömeri amcamı döverken bulmuştum. Hemen koşup kolundan tutarak çekmeye çalıştım.
"Ömer yapma bırak değmez!" ne kadar çeksem de yerinden kıpırdatamıyordum. "Yardım etsenize ne izliyorsunuz." çevreye bağırmamla dağılmaya başlamışlardı. Kimse yardım etmiyordu. Ömer kolunu geri çekip tekrar vuracakken kolu karnıma çarpmasıyla amcamı bırakıp hızla bana dönmüştü. "Özür dilerim. Özür dilerim bilerek yapmadım. Canın acıyor mu? Kolum kırılsaydı da sana çarpmasaydı. Özür dilerim bal." canımı acıtmamıştı ki. Daha kötülerini de yemiştim. Bilerek yapmadığını da biliyordum.
"Ömer gidelim artık lütfen." ağladı ağlayacak halimi görmesiyle üstünü başını düzeltip tekrardan elimi tutup beni yürütmeye başladı. "Evde canımın canının sıkıldığını bilmesem indirmeyeceğim seni bu köye. Her geldiğimizde seni üzecek biri çıkıyor. Hepsini tek tek geberteceğim." konuştuktan sonra bir anda durup bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli (bxb)
Teen FictionDeli diye anılan Ömer ve ailesinden kurtulmak için ona eş olup dağ başına gelen Yusuf