Uyandığımda Ömerin üzerinde yatıyordum. Hiç yerimden kıpırdamayıp uyanmasını bekleyecektim. Halimden memnundum sonuçta. "Kalkmaya niyetli değil gibisin balım. Bana hava hoş." kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Hiç yeni uyanmış gibi bir hali yoktu.Üstünden kalkacağım sırada geri yerime çekti. "Kal böyle." utansam da yerimde durdum. "Günaydın." deyip kafamı göğsüne gömdüm. "Günaydın balım. Ama eksik söyledin günaydın değil. Günaydın kocacım." güldüm.
"Günaydın kocacım." yüzüne bakarak söylemiştim. Ellerini yüzüme getirip beni kendine doğru çekerek dudaklarımı öptü. Alt dudağımı emip ısırdıktan sonra geri yerine yattı. "Öyle tatlı tatlı kocacım dersen böyle ağzını yerim." alışkın olmadığım öpücükle başta kendime gelememiştim.
"O zaman hep kocacım derim bende." kendini daha çok yatağa bastırıp geri attı. "Allahım sana geliyorum. Kalbime mukayet ol!" bu kadar çok seveceğini bilseydim adını söylemezdim ki hiç.
"Allahın yanına gitmek için erken daha kocacım." yerlerimizi atik bir hareketle değiştirdi. Şimdi ben alttaydım o üstümde ağırlığını vermeden duruyordu. "Bu gidişle göndereceksin beni dul kalırsın sonra." kolunu cimcirdim hemen!
"Tövbe de! Sen gidersen bende gelirim." uzanıp tekrar tekrar dudaklarımı öptü. Buna alışacağım kesindi. Son öpücüğünde geri çekilmedi. Dudaklarımı emdi usul usul. Hareket ettirmek istiyordum bende dudaklarımı. Onun bana yaptığı gibi bende onun üst dudağını emip ısırdım. Buna devam ettikçe edesim geliyordu.
Kısıkça inlememle kafasını geri çekti hemen. Kötü bir şey mi yapmıştım. "Bence kalkıp kahvaltı edelim artık." üzerimden kalkıp koşarcasına lavaboya gitmişti. Kötü bir şey mi etmiştim öyle yaparak.
Usulca yataktan kalkıp lavabo dolu olduğu için mutfakta elimi yüzümü yıkadım. Dudaklarım yanıyordu biraz. Oraya biraz fazla su çarpıp çay için sobaya su koymuştum.
Kahvaltının büyük bir çoğunluğu hazırken Ömer hala lavabodan çıkmamıştı. Bir şey olduğu düşüncesiyle lavaboya gidip kapıyı çaldım. "Ömer iyi misin?" içeriden çok kısık sesler geliyordu.
"Ben geliyorum git sen!" dediğini yaparak mutfağa geri dönüp kalan her şeyi de hazırlayıp onu beklemeye başladım. Sobaya bakarken farkettiğim şeyle duraksadım. En son gece odun atmıştık ama hala yanıyordu. Ömer kalkıp sobaya odun atmış olmalıydı. O zaman üstüne çıktığımda da uyanık mıydı yani?
"Oo her şey şahane görünüyor." masaya oturmadan sobadaki çaydanlığı da yanına almıştı. Önce benim bardağımı doldurup sonra kendinin bardağını doldurdu. "Sobaya sen mi odun attın? En son gece attık ya hala yanıyor merak ettim." kafasını salladı.
"Gece sarılarak uyusak da sonradan arkanı dönüyorsun. Uyanmana yakınken de geri sarılıyorsun.Bu gece benden ayrılmayınca üşüdüğünü düşünüp kalkıp odun attım. Geri yatağa döndüm kedi gibi üstüme yattın." cümlesini bitirip gülmesiyle kıpkırmızı olmuştum. Kucağına da çıksaydın Yusuf!
"Güzelim neden kızardın yine?"
"Üstünde yatmışım." kolunu uzatıp yanağımdan makas aldı. "Kuş kadar hafifsin inan hiç rahatsız olmadım. Ayrıca çok tatlıydın. Utanılacak bir şey yok." ona göre utanılacak bir şey olmasa da yine de utanmıştım işte ne yapayım.
"Bugün yatağımızı yapmaya başlarım." çok heyecanlanmıştım. "Bende yardım edeceğim." kaşlarını çattı. "Olmaz sadece kenardan izleyebilirsin. Bu evde sana iş yapmak yasak kocan söylemedi mi yoksa?"
"Kocam söyledi ama benim uyasım gelmiyor!" elindeki üstüne reçel sürdüğü ekmeği ağzıma doğru uzattı. "Uyarsın uyarsın." ağzımı açıp ekmeği ısırdım. Hepsini tıkmıştı ağzıma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli (bxb)
Teen FictionDeli diye anılan Ömer ve ailesinden kurtulmak için ona eş olup dağ başına gelen Yusuf