III

569 26 10
                                    

Sabah alarmımın çalmasıyla uyanıyoruz.
Güneş vurduğu için bir süre gözlerimi açamıyorum. Talyaya baktığımda yatakta oturur pozisyonda. Benim kalkamayacağımı anlayınca ayağa kalkıp valizleri topluyor. İkimizin valizini de bitirdikten sonra yanıma bir şişe su koyuyor ve beni kaldırmaya çalışmaya devam ediyor.

Boğazımdaki acıyla elimi boğazıma götürdüğümde Talya daha sıkı giyinmediğim için bana söyleniyor.
Kalkıyorum ve yüzümü yıkayıp yatağa tekrar oturuyorum. Suyu içtikten sonra Talyaya biraz hasta olduğumu anlatıyorum fakat o çoktan anlayıp yanıma bir soğuk algınlığı hapı koymuş.

Edebildiğim kadar tebessüm edip hazırlanmaya başlıyorum. Hiç olmadığım kadar bitkin hissediyorum. Bağışıklığım hep böyledir.
Tamamen hazır olduğumda valizi taşımanın ne kadar zor olacağını düşündüğümü fark etmiş olacak ki boş eline benim valizimi alıyor. El çantasını ise bana paslıyor.

Otelden çıkış yaptık. Vale anahtarları getiriyor ve sonunda havalimanına kadar biraz daha uyuyabiliyorum.
Pasaport kontrolünden geçip kendimizi uçağa atıyoruz.

Kulağımın ağrısından uyuyamıyorum. Benim aksime Talya mışıl mışıl uyumuş.
Yağmurlu havadaki maçlardan sonra böyle olduğumu bildiğimden endişelenmiyorum. Döndüğümde takipçilerimi olaylarla ilgili bilgilendirmeyi aklıma kazıdım.

Uçak indiğinde sarsıntıyla Talya uyanıyor. Biraz sohbet ediyoruz ve valizleri alıyoruz.
Taksiyle eve geçtiğimizde her şeyi kapıda bırakıp odama dinlenmeye geçiyorum.
Talya da yorulmuş olacak ki valizini toplamadan kendini yatağa bırakmak üzere.
Aile grubuna indiğime dair bilgilendirmeyi yazıp
akşama kadar sürecek uykunun kollarına kendimi bırakıyorum.

Uyandığımda çok daha enerjik olduğumu fark edip eşyalarımı toparlıyorum. Talya içeride yemek yerken en sevdiği diziye tekrar başlamış.
"Günaydın aşkım, iyi misin daha?" teyit amaçlı soruyor.
"Evet evet klasik hastalıklardan işte."
Onaylayan bir mırıltı duyuyorum salonumuzdan.
"Yemek var mutfakta bebeğim. Sıcak sıcak ye ilaç iç duş falan. Video atmadık bugün sorup duruyor takipçiler."
"Tamamdır aşkım."
diyip mutfağa geçiyorum.

Mantı olduğunu gördüğümde mutlu oluyorum. Büyük ihtimalle annemin yapıp buzluğa koyduğu mantı bu.
Tabağa biraz alıp yoğurt ve sosu da ekledikten sonra telefonuna bakarak yemeğimi yiyorum.

Yemeğimle komik bir fotoğraf çekip takipçilerim için bir yazı yazıyorum.
"Biraz hasta olduğum doğrudur efenim. İyiyim merak etmeyin, video gelecek 🤍"
diye yazıyı ekleyip hikayeme atıyorum.

Bildirimlerime bakarken Kenan'ın Talyayla birlikte stadyumda çekindiğimiz galibiyet fotoğrafını beğendiğini görüp kıkırdıyorum.
Tabağı bulaşık makinesine koyup Talyaya telefonu fırlatıyorum.
"Yuh be yavaş." diyip gülüyor.
"Hemen ekrana bak tepkini merak ediyorum."

Bildirimi gördüğünde "Oha kızım, takip etmeler post beğenmeler falan. Kapacak gibi seni he." diyor şakayla karışık.

"Dalga geçme be. Seni de biliyoruz. Koskoca Galatasaraydan tek abimin attığı postları beğeniyorsun." diyorum onun tavrına benzer şekilde.

"Kes be." diyip yüzüme yastığı fırlatıyor.
Şakalaştıktan sonra Almanya boyunca çektiğimiz vlogu editleyip paylaşıyoruz. Başımı yastığa koyup televizyondaki diziye odaklanıyorum.

Bildirimlerden dolayı titreyen telefonum buna fazla izin vermiyor.
Açıp baktığımda Kenandan gelen mesajla kendi kendime gülümsüyorum.

Hikayene yanıt verdi.
@kenanyildiz: Geçmiş olsun. Nasılsın şuan?
@linasuyilmaz: Daha iyiyim teşekkürler. Genelde böyle oluyor o yüzden endişelenmene gerek yok.
@kenanyildiz: Anladım. Dikkat et kendine.
@linasuyilmaz:Tekrardan sağ ol.
@kenanyildiz: Ne demek ☺️
Mesajını beğenip çıkıyorum. Yüzümdeki sırıtmayı fark etmiş olacak ki telefonumu kapıyor Talya. Bir şey söyleyemeden o da kahkahayı patlatıyor.

"Kaptım çavoyu desene kızım." diyor gülerek.
"Kapıcam şimdi seni sus." diyorum kızgın gözükmeye çalışarak.
"Kanka bu çocuk niye bu emojiyi kullanmış sence elli yaşında falan mı?" bir kahkaha daha patlatıyoruz.
"Kanka ona gülüyorum yarım saattir." diye yanıtlıyorum.

"Bence ne atacağını bilemedi he."
"Kalplisini atmak istemedi hemen." diye ekliyor eski haline göre ciddiyetle.

"Valla bilemem, ama kullanıyor gibi geldi bunu genelde. Anlarız ilerde." diyorum.
"He konuşucam diyorsun yani." tekrardan gülmeye başlıyor. Bu sefer kafasına yastığı ben atıyorum.
"Boş yapma da şu çekirdeği uzat. Diziye odaklanalım."

Bir şeyler içtikten sonra gecenin geç saatlerine kadar bolca gülüyoruz. Hatta öyle gülüyoruz ki komşulardan şikayet yiyoruz.

Uyumaya karar verip odamıza çekiliyoruz.
Eşyalarımı alıp duşa giriyorum. Daha sonra pijamalarımı giymenin rahatlığıyla kısa bir süre gözlerimi dinlendiriyorum. Gözlerimi açıp biraz kitap okuduktan sonra telefonumu şarja takıp uykuya dalıyorum.


Can sıkıntısından bi bölüm daha attım kendimi Victor Hugo gibi hissediyorum. Sevgilerle 🙃🤍

Close Friends - Kenan YıldızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin