Dilek Yıldırım
Film bitti ve sinemadan çıktık.Arabaya doğru ilerken onun benim evimin önündeki G-Wagon bindiğini gördüm.
Dönüp bana bakarak gülümsedi.Ama bu gülümseme hiç sıcak değildi.Fazlasıyla ürkütücüydü.Metroda kitabımı okuyordum.Son 1 haftadır izlediğimi hissediyorum.Derste,evde,sokakta,parkta,avmde her yerde izleniyordum sanki.
Belkide uyduruyordum.Son sinemada yaşanan olaydan sonra paranoyaklaşmıştım.Gözüm kitaptaki bir cümleye takıldı.
umutsuzluğa düşenler arkalarına bakmazlar,kötü kaderin kendilerini izleyeceğini bilirler.
Galiba burdaki umutsuzluğa düşen bendim.Kötü kaderin peşimi bırakmayacağını biliyordum.Her ne kadar gündelik normal bir hayatım olsada.Bir gün her şeyin mahvolmasından çok korkuyorum.
Bu güç benim yerime daha güçlü birine verilmeliydi.Benim gibi zayıf birine değil.Belki güçlü olsaydım.Kaderi bozarak o kazayı engelliye bilirdim.Ama maalesef ki kaderi bozamam.
Ben düşüncelere dalmışken,ineceğim durağa geldiğimizi farkettim.Kapıya yaklaşarak çıktım.Biraz daha yürüyerek metrodan çıktım.
Kulaklığımı takıp yola devam ettim.İlk ders en nefret ettiğim hocanın dersiydi.Meymenetsiz karı nolucak.
Üniversiteye geldim ve direkt kantine gittim.Bir çay ve çikolatalı pasta aldım.Masaların birine geçip oturdum.Fazla kalabalık değildi.Tam çayımdan bir yudum alıyordum ki içeriye giren kişiyle çay boğazıma dizildi.
Bu o herifti.Geçen hafta beni takip eden herifti.Yanında bir kız vardı.Sarı saçları güneş gibi parlıyordu.Mavi gözleri yanındaki herifin gözlerine fazlasıyla benziyordu.Büyük ihtimal 1.sınıflardandı çünkü pek rast gelmemiştim bu kıza.
Kız ona durmadan bişeyler anlatıyordu.Gözlerimiz kesişti.Beni süzmeye başladı.
Gelip yanımdaki masaya oturdular.Burnuma yine o koku geldi.Limon ve denizin ferah kokusu,babamın kokusuna çok benziyordu.
Biraz sonra bizimkiler geldi.Atlas,Çiçek,Barlas ve Berfin.Beni gördükleri gibi masaya ilerlemeye başladılar.Barlas her zamanki gibi Çiçekle uğraşıyordu.Berfin onlara yüzünü buruşturuyordu.Atlasla hiddetli şekilde bir şeyler söylüyordu.Büyük ihtimal sövüyordu.
Masaya oturdukları zaman diğer masada haraketlilik oluştu.O herif ayağa kalktı ve kapıdan çıktı.Kızsa hala yerinde oturmuş etrafı izliyordu.Sonra bakışları bizim masaya döndü.Sessizce masayı izliyordu.Galiba yalnızlıktan sıkılmıştı.
Ayağa kalktı.Galiba gidiyordu.Telefonunu masada unuttuğunu farkettim.Atlas hızlı davranarak telefonu masadan aldı ve kıza seslendi."Hey telefonunu burda unutmuşsun."kız Atlasa dönerek"Çok sağolun ya fark etmemişim getirdiğiniz için teşekkürler"cüzdanı aldı.Atlas kıza sırıtarak"Bir kahve içerek teşekkür ede bilirsin aslında"kızda gülümseyerek."Olur tabiki" dedi ve Atlas onunla birlikte başka masaya geçtiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zamanın kalbi
Azione"Beni öldürme yalvarıyorum"dedim hıçkırıklarımın arasında.Şafağımın üzerine bastırdığı namlunun soğukluğu içimi titretiyordu."Beni öpersen seni öldürmem"bunları söylerken gözlerini dudaklarımdan bir saniye bile ayırmıyordu.Ölmemek için ne istiyordus...