Bölüm 4

27 5 3
                                    


Yavuz'un sesindeki alaycı tını, sınıftan çıkmak üzere olan herkesin dikkatini çekmişti.Birkaç öğrenci dönüp baktı, kimileri de fısıldaşmaya başladı. İçimde bir ürperti hissettim ama korkumu belli etmemeye çalışarak Yavuz'a döndüm.Yüzünde kendinden emin bir ifade vardı ve resmen gözleriyle beni delip geçiyordu.


"Ne istiyorsun Yavuz?" dedim, sesimin titrememesine özen göstererek.


Yavuz bana doğru birkaç adım attı, aramızdaki mesafe azalırken hissettiğim baskı artıyordu. Tuğba ise sessizce yanımda durup bana destek vermeye çalışıyordu.


Yavuz'un bakışları bir an için Tuğba'ya kaydı, sonra tekrar bana döndü.


"Senin gibi bir melezin burada ne işi var?" dedi.


"Bu okul safkan vampirler için, burada zayıflara yer yok."


Sözleri içimi acıttı ama dışarıya yansıtmamaya çalıştım. Tam karşılık vermek üzereydim ki Tuğba bir adım öne çıkarak konuştu.


"Yavuz, yeter artık!" dedi, sesi titrek ama kararlıydı.


"Alya, bu okulda olmayı hak ediyor. Herkes gibi."


Yavuz'un yüzünde bir an için bir gerginlik belirtisi belirdi ama sonra tekrar alaycı bir gülümseme takındı.


"Sen karışma Tuğba," dedi.


"Kendi işine bak."


Tuğba'nın gözleri öfkeyle parladı. 

"Yavuz, bu şekilde davranarak sadece kendini küçük düşürüyorsun. Alya burada ve buna alışsan iyi edersin."

Yavuz bir adım daha yaklaşarak, 

"Küçük düşen biri varsa o da sensin, Tuğba," dedi. "Bir melezin arkasında durmak...  kabul edilemez."

Tam bu sırada, sınıfın kapısı açıldı ve Berke içeri girdi. Olan biteni hemen fark etti, yüzünde sinirli bir ifade belirdi ve hızla bize doğru yaklaştı.

"Ne oluyor burada?" dedi, sesi sakin ama otoriterdi.

Yavuz, Berke'nin gelişine bir an için şaşırmış görünse de hemen toparlandı. "Hiçbir şey," dedi soğuk bir sesle. 

"Sadece biraz sohbet ediyorduk."

Berke'nin gözleri Yavuz'un üzerindeydi. "Sohbet mi?" dedi. "Bana pek öyle gelmedi."

Yavuz omuz silkti. "Sen karışma Berke, burada yeni öğrencimize hoş geldin diyorduk."

Yavuz'un alaycı sözleri sınıfta yankılanırken, Berke'nin gözlerinde bir öfke kıvılcımı belirdi.

 "Yavuz, yeter. Ben varken burada kimseye karışamazsın," dedi, sesi kararlı ve sertti.

Yavuz ciddi ama bir yandan da alaycı bir şekilde. "Ya karışırsam?" dedi ve Berke'ye doğru bir adım attı.

Berke de bir adım attı ve aralarındaki mesafe iyice daraldı. "Senin kararlarınla hareket etmeyeceğiz Yavuz. Herkes bu okulda eşit haklara sahip."

Yavuz alaycı bir kahkaha attı. "Eşit mi? Melezler ve safkanlar eşit mi?" dedi, sesindeki küçümseme belirgindi.

Bu sırada; sınıfta diğer öğrenciler sessizce izliyor, neredeyse nefes almıyorlardı. Olayların tırmanmasını engellemek için birileri müdahale etmeli gibiydi, ama kimse cesaret edemiyordu.

Yavuz, Berke'nin omzuna sertçe elini koydu. "Bak Berke. Benimle uğraşma, yoksa pişman olursun."

Berke omzundaki yavuzun eline vurarak "Tehditlerin beni korkutmuyor Yavuz. Eğer kavga istersen çekinmem" dedi.

Yavuz'un yüzündeki alaycı ifade bir anda öfkeye dönüştü. Bir duraksadı, sonra hızlı bir hareketle berkeye yumruk atmaya çalıştı. Berke ise sanki başından beri bu anı bekliyormuş gibi geri çekildi ve Yavuz'un yumruğundan hızlıca sıyrıldı . "Bu kadar mı?" dedi Berke alaycı bir tonda. 

"Daha iyisini yapabileceğini sanıyordum."

Sınıfın geri kalanı olanları sessizce izlerken, Tuğba yanıma yaklaşıp fısıldadı, "Alya, sakin ol. Berke durumu kontrol altında tutuyor."

Yavuz geri çekilip tekrar saldırmaya hazırlanırken, Berke hızlı bir şekilde hazırlanmasına fırsat vermeden yumruğunu kaldırdı. Tam o anda, sınıfın kapısı açıldı ve iki öğretmen hızla içeri girdi.

"Durun!" diye bağırdı öğretmenlerden biri, sesi sınıfta yankılanarak herkesi irkiltti.

Diğer öğretmen hemen Berke ve Yavuz'un arasına girerek kavgayı ayırdı.

"Ne oluyor burada?" dedi, sesi sert ve otoriterdi.

Yavuz, dişlerini sıkarak geri çekildi ve Berke'ye son bir tehditkar bakış attı. "Hiçbir şey," dedi soğuk bir sesle. 

"Sadece bir yanlış anlaşılma."

Berke, gözlerini Yavuz'dan ayırmadan derin bir nefes aldı. 

"Evet, sadece bir yanlış anlaşılma," diyerek tekrarladı.

Öğretmenler, ikisine de sert bir bakış attı. "Bu davranışlar kabul edilemez" dedi ilk öğretmen.

 "Her ikinizi de okul müdürüne bildireceğiz. Herkes dağılsın"

Yavuz, öfkeyle dolu bir bakış atarak sınıftan çıktı. Berke de derin bir nefes alarak bana ve Tuğba'ya döndü. "Endişelenmeyin, artık güvendesiniz," dedi.

"Teşekkür ederim Berke," dedim, gerçekten minnettar olduğumu hissederek.

Tuğba bana dönüp "Hadi, dışarıda biraz temiz hava alalım" dedi. Hep birlikte sınıftan çıkıp okulun bahçesine yöneldik. Güneş, öğleden sonranın sıcaklığıyla birlikte bizi karşıladı. Tuğba ve Berke'nin yanımda olması, buradaki yeni hayatıma alışmamı biraz daha kolaylaştırıyordu.

Bahçede oturup sohbet etmeye başladık. Tuğba okulun kurallarından, derslerden ve öğretmenlerden bahsediyordu. Berke de ara ara yorum yaparak bilgilerini paylaşıyordu. Anlaşılan bu okul gerçekten de düşündüğümden çok daha karmaşık ve derin bir yerdi. Vampirler hakkında öğrenecek çok şeyim vardı ve buradaki iki yılın kolay geçmeyeceği kesindi.

Günün sonunda, yurtlara dönerken kafam hala olan bitenlerle doluydu. 

Tuğba ve Berke ile vedalaşıp odama geçtim. Yatağıma uzanıp tavana bakarken düşündüm. Yavuz'un düşmanca tavırları, Berke'nin koruyucu yaklaşımı ve Tuğba'nın samimi arkadaşlığı... Yeni okuluma dair hislerim karmaşıktı ama bir şey kesindi: Bu okulda geçireceğim süre boyunca pek çok sır ve tehlike ile yüzleşmem gerekecekti.

Gözüme kestirdiğim hedef ise netti; güçlü olmak ve buradaki yerimi bulmak. Hem kendim hem de yeni arkadaşlarım için..

Vampir Okulu (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin