Bölüm 5

13 0 1
                                    


Sabahın ilk ışıklarıyla uyandığımda, dün yaşananların izlerini hala üzerimde taşıyordum.


Okula yeni başlamış olmanın getirdiği heyecan, Yavuz'un tehditkar tavırlarıyla gölgelenmişti. Ancak Berke ve Tuğba'nın desteği, içimde bir umut ışığı yakmıştı.


Yurttan çıkıp dersliğe doğru yürürken, okulun geniş koridorlarında dolaşan öğrencilerin arasında kaybolmuş gibiydim.


Herkes bir şeyler hakkında konuşuyor, fısıldaşıyordu. Dün yaşananların hızla yayıldığı açıktı.Sınıfa girdiğimde, Tuğba çoktan yerine oturmuş, beni bekliyordu. Gülümseyerek el salladı ve hemen yanına geçmem için yer açtı. Oturduğumda, bana dönüp sessizce,


"Bugün nasıl hissediyorsun?" diye sordu.


"İyiyim," dedim, kendimi daha güçlü hissetmeye çalışarak.


"Dün olanları unutmaya çalışıyorum."


Tuğba hafifçe başını salladı. "İyi fikir. Ama Yavuz'u hafife alma, her an bir sorun çıkarabilir."


Derken, Berke içeri girdi. Dün yaşananlardan sonra onu görmek biraz garip hissettiriyordu. Gözleri sınıfı taradı ve beni gördüğünde hafifçe gülümsedi.


"Günaydın," dedi bize doğru yürüyerek.


"Günaydın," dedik Tuğba ve ben aynı anda.


Ders başlamadan önce, Berke yanıma gelip sessizce,


"Dün için gerçekten üzgünüm ama telaşlanmanı gerektirecek bir şey yok" dedi.


"Sorun değil," dedim.


"şu an daha iyiyim."


Dersler başladığında, dikkatimi toplamakta zorlanıyordum ama kendimi derse vermeye çalıştım.


Öğretmen, vampir tarihinin önemli olaylarını anlatıyordu ve not almak için çaba gösterdim. Ancak aklım sürekli Yavuz'a kayıyordu.


Öğle yemeği vakti geldiğinde, Tuğba ve Berke ile kantinde buluştuk. Tuğba, tepsisine yiyeceklerini doldururken bana dönüp,


"Bugün biraz rahatlamamız lazım. Belki derslerden sonra birlikte bir şeyler yaparız?" dedi.


Berke de hemen onayladı.


"Harika bir fikir. Okulun yakınlarında güzel bir kafe var. Oraya gidebiliriz."


Bu teklif beni gerçekten mutlu etti. "Harika olur," dedim. "Biraz hava almak iyi gelir."


Öğle yemeği boyunca, okulun içindeki etkinleklerden bahsettik bahsettik. Tuğba ve Berke, okula adapte olmam için ellerinden geleni yapıyorlardı. Öğleden sonra dersleri de böylece daha hafif geçti.


Derslerin bitiminde, hep birlikte okulun dışına çıktık ve kafe doğru yürümeye başladık.


Kafe, okulun hemen yanında, sıcak ve samimi bir yerdi. Oraya vardığımızda, köşedeki bir masaya oturup içeceklerimizi sipariş ettik.


Berke, çantasından bir kitap çıkardı ve bana uzattı. "Bu kitabı okumanı tavsiye ederim," dedi.


 "Vampirlerin tarihi ve gelenekleri hakkında çok şey öğreneceksin."

Kitabı aldım ve sayfalarını karıştırdım. 

"Teşekkür ederim Berke," dedim. "Gerçekten işime yarayacak."

Tuğba, bir fincan kahveyi yudumlarken, 

"Alya, burada yeni olabilirsin ama senin yanında olduğumuzu unutma. Her zaman seninleyiz," dedi.

Gülümsedim ve teşekkür ettim.


Berke'nin gözlerinde bir anlık bir duraksama gördüm. Cesaretimi toplayarak sordum,


"Berke, Yavuz'la aranızda ne oldu? Neden sana bu kadar düşman?"


Berke derin bir nefes aldı ve bir an duraksadı.


"Bu, uzun ve karmaşık bir hikaye," dedi.


"Ama şunu bil ki, onun düşmanlığı kişisel değil. O, güç ve kontrol peşinde. Bu okulda, özellikle de güçlü olma potansiyeli olanlara karşı."

Tuğba, Berke'nin sözlerini onaylarcasına başını salladı. 

"Evet, Yavuz her zaman kendini kanıtlama çabasında. Ama biz birlikte durursak, ona karşı daha güçlü oluruz."

Berke'nin gözlerinde kararlılık vardı.

"Alya, burada olmaya ve başarılı olmaya hakkın var. Ne olursa olsun, seni koruyacağız."

Kafede geçirdiğimiz süre boyunca, gerçekten rahatladım ve okulun baskısından bir nebze olsun uzaklaştım.


Berke'nin Yavuz'la olan geçmişi hakkında daha fazla şey öğrenmeyi merak ediyordum ama şimdi bunun zamanı değildi.

Akşam olduğunda, yurduma dönüp Berke'nin verdiği kitabı elime aldım.


Kitabın kapağını oldukça meaklı bir şekilde açtım ve okumaya başladım.


İlk sayfalardan itibaren, vampirler dünyasının gizemlerine dair pek çok bilgiyle karşılaştım. Her bir detay, hem bu dünyayı daha iyi anlamamı sağlıyor hem de kendime olan güvenimi artırıyordu.


Sayfalar arasında ilerlerken, bir bölüm özellikle dikkatimi çekti.Melez vampirlerin, safkan vampirlerden bile daha güçlü olma potansiyeline sahip olduklarını anlatıyordu.


Melezlerin, hem insan hem de vampir özelliklerini taşıdıkları için benzersiz yeteneklere ve dayanıklılığa sahip olduklarını öğrendim. Bu bilgi, içimdeki umut ateşini daha da körükledi. Demek ki Yavuz'un korkusu boşuna değildi; ben, düşündüğümden çok daha güçlü olabilirdim.Bu keşif, hem bu dünyada kendime yer bulmamı hem de güçlü olmam gerektiğine dair inancımı pekiştirdi.


Yarın ne olursa olsun, daha bilgili, daha kararlı ve potansiyelimin farkında olan bir Alya olarak karşılarına çıkacaktım.


Artık sadece buradaki varlığımı sürdürmekle kalmayacak, aynı zamanda herkesin içinde parlayacaktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Vampir Okulu (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin