Seray resmen başıma bir kaya parçası vurarak beni öldürmüştü. Rahan denilen o tanrı olmasaydı şu anda cehennemde Seray'ı bekleyecektim.
Bu Rahan denilen Tanrı'nın bir işler çevirdiğinin farkındayım. Fakato Tanrı bir işler çeviriyor olsa bile yapabileceğim bir şey yok. Çünkü her ne olurda olsun hayatımı bir şekilde kurtardı.
Kalbim atıyor, nefes alıp verebiliyorum. Ama hiç bir şekilde acı hissetmiyordum.
Acı hissimin olmadığını anladığım anda gözlerim fal taşı gibi açıldı. Tam Rahan'a dönüp neler olduğunu soracağın esnada Rahan zifiri karanlık gözlerini, kehribar rengi olan gözlerime dikti ve şu sözleri sarf etti " Bu arada sana küçük bir durumdan bahsetmeyi unutmuşum. Alfaların Varisi sen gerçek anlamda bir ölüsün. Senin bulunduğun şu anki form bir ruh formu. Artık ne insansınsın nede bir kurt kadınısın.Ne? Ne saçmalıyor bu adam? Benimle dalga mı geçiyor? Ne demek artık insan benine sahip değilim?
Kendi kendime bu soruları düşünürken " Alfaların Varisi sağ tarafına dön ve bedeninin haline bir bak." Rahan'ın bu sözleri sarf etmesi ile sağ tarafıma döndüm.
Sağ tarafıma döndüğüm anda kendi bedenim ile karşılaştım. Saçlarım çok feci bir şekilde dağılmış. Ağzımdan ve burnumdan kanlar gelmiş ve bu kanlar yüzünden yüzüm gözükmüyordu. Kehribar rengi olan gözlerim açık bir şekildeydi ve gözlerimde oldukça donuk bir ifade vardı.
Kafamda oldukça fazla bir şekilde kan akmıştı ve bu kanlar yerdeki taşları resmen kızıla boyamıştı. Bembeyaz olan elbisem resmen kızıla bulanmış bir şekildeydi.
Bir süre dışarıdan bedenimi inceledim. Bedenimi incelerken gerçekten acınası ve zavallı bir haldeydim. Ne ara bu kadar gözlerim kör oldu ki? Ölmeyi gerçekten çok ama çok istemiştim. Fakat ben ölmeyi değil de içimde biriken öfkeyi öldürmek istemişim meğerse.
Ben aslında her ne olursa olsun Seray'ı affetmek istemiştim. Her ne olursa olsun çocukluğuma geri dönmeyi istedim ve bu yüzden Seray'ı öldürmemiştim. Seray'ın beni anlamasını istemiştim. Fakat o beni anlamak yerine beni öldürmeyi seçmişti.
Kendim ile yüzleşirken bedenimin yanına çok yavaş bir şekilde ilerdim. , içimde bir korku vardı. Bu korkum ile yüzleşmem gerekliydi çünkü bir daha asla bu durumu gerçekleştirmeye bilirdim.
Aslında korktuğun durum kendi cesedim ile baş başa kalmaktı. Asıl korktuğun şey Seray'a olan sevgimin burada son bulmasıydı. Asıl korktuğun şey artık çocukluk anılarıma burada veda etmek zorunda kalmaktı.
Bedenimin yanına yavaş bir şekilde yaklaştıktan sonra dikkatli bir şekilde bedenimi inceledim. Bedenime daha dikkatli bir şekilde baktığımda gözlerimin önüne en az iki yerden kırılmış kemiklerim geldi.
Kollarımda toplamda 10 tane kırığım vardı. Bacaklarımda ise neredeyse 15 tane kırık vardı. Göğüs kafesim tamamen parçalanmış ve kemiklerin bir çoğu akciğerlerime saplanmıştı.
Akciğerlerim kan ile dolmuş bir durumdaydı. Kafatasımda iki adet kırık mevcuttu. Birinci kırık Kafatasımın arka bölümündeydi. Diğer kırık ise Seray'ın kafama attığı taştan dolayı gerçekleşmişti.
Vücudumun bu durumunu gördükten sonra sadece baka kaldım. Ağlayamadım, üzülemedim. Çünkü biliyordum ki bunu hak etmiştim.
Rahan ise yanıma yaklaştı ve " bu durumdan kurtulman imkansızdı. Sana bedenini geri vermeyi isterdim ama biz Tanrılar bile bazı kurallara karşı gelemeyiz."
" Galiba sana bir teşekkür borçluyum değil mi Rahan? "
" Yani bir nevi öyle Alfaların Varisi"
" O zaman sana çok teşekkür ederim Rahan. Ama senin bir işler çevirdiğini adım kadar iyi biliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALFALARIN VARİSİ (+18)
WerewolfEfna ve Salkım bir gün Bolu şehrinde bulunan bir ormanda kamp yapmaya karar verirler. Kamp yaptıkları alanda gecenin ilerleyen saatlerinde Efna ve Salkım bir kurt uluması duyarlar. İlk başta bu ulumaları sorgulamayan ikili ulumalar arttıkça ters...