Elif'in bir erkek kardeşi olacaktı. Elif'in heyecanı günden güne artıyordu. Elif artık ilkokuldan mezun oluyordu. Kardeşiyle beraber ilk sevincini yaşıyordu... O kadar mutluydu ki... İçinde hem kimseyi üzmemiş olmanın mutluluğu, hem istediklerinin nasip olmasının mutluluğu vardı... Kardeşi çok tatlıydı. Çok sevecen bir çocuktu. İsmini Alper koydular. Yiğit bir çocuk olacağı daha doğar doğmaz gözlerinden okunuyordu. Elif hem kendisiyle gurur duyuyor, hem üzülüyordu. Evet, çok üzüldü beş sene içinde... Evet, çok uğraştı önyargılı insanlarla... Ama bunlar küçük bir noktadan ibaretti. O bunu annesinden öğrenmişti. Önünde üç aylık bir tatil vardı. Ve tabii ki birçok okuması gerektiği kitap... Elif büyüdükçe silahının ne olması gerektiğini ve ne olduğunu biliyordu. Onun silahı inanç ve kalemdi. Kalem kılıçtan keskindir düşüncesiyle hiçbir zaman kavgaya evet dememişti. Her zaman her sorunun konuşarak halledileceğini bilirdi. Annesi her zaman konuşmasını bilmeyen kişiler için yorulmaması gerektiğini, kelimeleri ziyan etmemesi gerektiğini söylerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK SIRRIN SESİ
RastgeleElif gideceği yoldan ve ne yapmak istediğinden emindi. Gideceği yolda karşısına çıkan engelleri, moralini bozmaya çalışan insanlar onu daha da kararlı hâle getiriyordu. İnsanlar ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar Mutlu sona ancak iyi niyetli insanlar...