Bizim gezegenli yine iş peşinde 😶
Saatlerdir deli gibi kapıyı gözetliyordum. Amacımın ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Kapıda öylece dikildiğini görünce sanki gidip konuşmaya cesaretim varmış gibi heyecanla bekliyordum. Bazı şeyler tuhaf gidiyordu ama vurdumduymazlığım tutmuştu.
Tanımadığım birinin beni takip etmesi güzel bir şey mi sizce de?
İnli midir, cinli midir, deli midir nedir bilmeden o kadar şeyi düşündükten sonra getirdiği tatlıları bi güzel yemiştim. -Zehirlenmediğime göre fena bir insan sayılmaz- dedim kendimce. Hala gelen giden olmayınca vazgeçip pencereden uzaklaştım.
¤
Sabah olduğunda kutu hala koyduğum yerdeydi. Yüzümü ekşittim. Gidip kutuyu kapıdan alacak ve çöpe atacaktım. Belli ki gerçekten teşekkür etmek istemişti. -başka ne olabilirdi?-
Üstümü değiştirip, kahvaltımı ettim ve banka hesaplarımı kontrol ettim. Babam harçlığımı ihmal etmiyordu ama bütün gün evde yatmaktansa kendime uğraşacak bi şeyler bulmalıydım.
Henüz 24 yaşındaydım. Henüz diyorum çünkü 25 olmama az kalmıştı. Annem bir sene önce kalp krizi sonucu vefat etmişti ve babamda tekrar evlenip yurt dışına yerleşmişti.
Babama kızmak şöyle dursun, O'nun adına sevinmiştim. Sadece biraz erken davrandığı için kırgın hissediyordum.
Ona karşı tavırlarım bu yüzden biraz değişmişti. Bunu anladığı için uzakta da olsa bana kıyamıyordu. Gerçi beni bir başıma bırakarak çoktan kıymıştı ama olsun..
Yalnız yaşamak benim için sorun değildi. Babamla beraber yaşamış olsaydım büyük ihtimalle evi otel gibi kullanır işine gider gelirdi. Bende odamdan çıkmaz kendi hayatıma devam ederdim. Şimdi hiç değilse kendi odam dışında başka odalarda da oturuyordum. -Amaaan ne güüüzel- dedim seslice. -Neyse- dedim ve kapıdan çıktım.
Bir planım yoktu. Belki okul hayatıma geri döner son senemi bitirirdim yada bir iş bulur babamın adamlarını devreye sokarak işe alınırdım yada böyle ot gibi yaşardım bilmiyorum.
"Acaba tuvalet temizleyicisi mi olsam?" dedim gülerek. Farklı bi deneyim olurdu benim için..
-Hayatım bu kadar b*ka dönmüşken neresi farklı olacak Allah aşkına yaa?-
Kendime kızıyordum, evet.
Kapıdan çıktım ve dün bıraktığım yerdeki kutunun içine baktım. Boştu. -Kim bilir kim alıp yedi- deyip kutuyu bir hışımla çöpe attım.
¤
Hava bugün ilk defa kar yağacak gibi hissettiriyordu. Umarım yarın sabah uyandığımda boyuma kadar kar yağmış olurdu ve ben bir çocuk gibi mutlu olurdum. Eeen sevdiğim mevsim kıştı.
-Üşümek dışında en sevdiğim..- dedim gülerek.
-Eee kışın olayı üşümek değil mi?-
-Yoo! Kışın olayı kar görmek- dedim tekrar gülerek.Evet, yine kendi kendime konuşuyordum. Bunlar gayet normal şeylerdi. Herkes kendisiyle konuşmalı çünkü..
Boğazımı temizleyip kendime geldikten sonra -iş miş boşver, bu ay da hiçbir yere gitmediğim için param var- diye düşündüm ve hayallerime cuk diye oturan Saçlı adama rastlamak için evimin ters yönüne döndüm. Evi epey uzaktaydı ama önemli değildi. Onun mahallesinde dolansam yeterdi.
Hayatıma heyecan katmak istemiş olabilirdim ama görürsem ne diyecektim? -Takibe takip yaptım- falan mı?
Neyseki bu fikrimden vazgeçip geri döndüm. -Eve mi dönsem?- dedim. Ondan da vazgeçtim.
Kararsız olmaktan nefret ediyordum..
Babamı arasam iyi olacaktı. Çünkü okul işlemlerimi en kısa yoldan halledebilirdi. Bende böyle ortada kalmış, ne yapacağına karar veremeyen başıboş bir insan olmazdım..
¤
Aradan yaklaşık 3 hafta geçmişti ve babam okul işlemlerimi hemen halletmişti. Annem vefat ettikten sonra kaydımı dondurduğum için bu sürecin nasıl işlediğini bilmiyordum. Kısa yoldan çözebilenler varken araştırmaya değmezdi.
Geri kaldığım tüm sınavları hocalarla konuşup halletmiştik. Şuan diğer öğrencilerle aynı seviyede gidiyordum. İngiliz dili ve edebiyatı son sınıf öğrencisiydim ve bu iyi bir şeydi. Ben evde bomboş oturmamış olacaktım ve yarım senede mezuniyetimi alacaktım. Sonra da ülke ülke gezecektim.
Her ay hesabıma 10.000€ atan bir babam vardı ve muhtemelen okula başladığım için gönderimlerini arttıracaktı. "Güüzzellll" dedim içimden sinsice.. Sanki paraya daha fazla ihtiyacım varmış gibi..
-Biriken paralarla gidip kendime bir araba mı alsam acaba?- diye düşündüm ama araba kullanmayı sevmediğim aklıma geldi. Belki sonra sevebilirdim. Şuan uğraşamayacaktım..
¤
Dersler bitince eve gitmek yerine kırtasiyeye girdim ve eksik eşyalarımın tamamını aldım. Oradan da -Saçlıya uğrayayım, bi kahvesini içeyim- dedim ve hâlime güldüm. Buna neden bu kadar çok güldüm bilmiyorum sanırım yorulmuş ve acıkmış olmalıydım. Halim de kaçmıştı..
Bu üçleme hâl birden başıma gelince mala dönüşmem kaçınılmaz oluyordu.
En sevdiğim restauranttan bir tam tavuk ve içecek alıp evin yolunu tuttum. Tavuğun kokusunu alan kediler mırlayıp ayağıma sırnaşmaya başlayınca tavuğu poşetinden alıp bir kısmını kedilere attım. Gerisi bana zaten yeterdi.
Hayvanları çok severdim ama dokunup sevmek beni huylandırıyordu. Bu yüzden kedilere ayağımla hafifçe öteye ittirip "afiyet olsun beyler-bayanlar" dedim ve oradan kaçtım..
Evin kapısına geldiğimde kapıda koskocaman bir buket vardı. Buket her çiçekten bir dal olacak şekilde yapılmıştı ve
"Hangi çiçeği sevdiğini bilmiyordum, umarım içindekilerden biri en sevdiğindir" yazılı bir notu vardı..
Notta isim yazmıyordu ama el yazısı 3 hafta önce tatlı kutusunu gönderen Saçlıya benziyordu..
"Biliyorum, sensin" dedim.
Biliyorum, O'ydu..
¤
Evett, bölüm attıkça okunma ve oylama düşüyor. Sanırım hikayemi sevmediniz sjsjsjjsshs
Olsun..
Moralimi bozmayayım.
Belki birgün seversiniz 💔Ayoool bana da bir destek verin genjlerr yaa 😅
Bir dahaki bölüme okuyucu kalırsa görüşürüzzz,
Kalmasa 🔫
🕶