Okuyun, ⭐️'layın, bi şey yapın yaa
Hava aşırı sıcak. Bayılazaam arkadaşlarr 🫠¤
"Kar yağıyor istersen seni evine kadar bırakabilirim" dedi.
"İkinci kez beni eve bırakmanı reddetmek istemezdim ama yürümeyi tercih edeceğim" dedim.
"O zaman seninle yürüyebilir miyim?" diye sordu. Sesinde anlam veremediğim bir tedirginlik vardı.
"Elbette" dedim.Evi görene kadar neredeyse hiç konuşmadık. Eve gireceğimi anlayınca canlanmış gibi "Tekrar görüşebilir miyiz?" diye sordu. "Sanırım görüşebiliriz" dedim. Kalbim -lütfen gitmeden telefon numaramı iste- diye yalvarıyordu. Kendime bir tane yapıştırmamak için yerimde zor duruyordum. İyice karakterim dışı davranmaya başlamıştım.
O ise tam tersine müsade istedi ve geldiğimiz kafe yönüne dönerek arabasını almaya gideceğini söyledi.
-Benimle tanıştığına memnûn olmadı demekki- diye söylendi iç sesim. Sanırım kalbî olarak biraz üzülmüş olabilirdim..
Eve girip pijamalarımı giydim. Uyumak için hazırlık yapıyordum. Bu esnada kar yağışı da çoktan durmuştu. Bu bugün ikinci kez kırılışım olabilirdi. Hiç değilse kar yağarken memnûn hissebilirdim. Birinci kırgınlıgım telefon numaramı almamış olmasınaydı. -Hem tekrar görüsme teklifini sen sundun, nasıl görüşeceğiz acaba, güvercinle falan mı?- dedim ufflayarak. Başımı yastığa gömüp yattım.
Birden çitlerdeki dış kapının zili çaldı.
Tedirgin olmuştum çünkü saat neredeyse gece 1'di. Bu saatte benim kapımı kimse çalmazdı.
Zaten bir kere çalınca umursamamış uykuya geçmiştim.
Bugünkü gördüğüm yüzü düşünmek hücrelerimi yenilemişti. Kafamın içinde karışıklık yoktu. Düşünceler bir kenara kaymış yerini Ayaz'ın yüzü almıştı. Masmavi gözlerini, bir türlü benimseyemediğim uzun saçlarını, o güzel ten rengini, kirpiklerini, ellerinin büyük ve hoş yapısını, sesini, hâllerini düşleyip duruyordum kendimce..
Uzun bir zaman sonra ilk defa zorlanmadan uyumuştum..
¤
Sabah ders için evden çıkınca bahçeye atılmış bir kağıt gördüm. Kağıtta telefon numarası ve numaranın altında Ayaz yazılıydı. Hemen numarasını kaydedip okula geç kalmamak için durağa koştum. Aracın kalkmasına iki dakika kala yetiştiğim için şanslıydım. Koltuğa yerleşip telefonumu elime aldım.
"Gece zile basan sen miydin yoksa?"
"Evet, numaranı istemek aklıma sonradan geldi" cevabı saniyeler içinde geldi.
"Sen olduğunu bilmiyordum. Açmadığım için kusura bakma" yazdım ve "sen olduğunu bilmiyordum" kısmını silip mesajı gönderdim.
"Hayır, geç saatte seni rahatsız etmek iyi bir fikir değildi. Zaten saatin o kadar geçtiğini zile bastıktan sonra fark ettim" dedi.
"Şimdilik işim var, sonra tekrardan görüşelim, olur mu?"Derse girmem gerekiyordu. Telefonu sessize alıp cevap beklemeden çantama tıkmıştım.
10 dakikalık kısa arada telefonuma baktım. Görünürde mesaj bildirimi yoktu. Oysa kalbim onunla konuşmak istiyordu. Gözlerimi kapatıp evrene mesaj yolladım. -hadi bana yaz!-
Tam o esnada Ayaz'dan "İşin bitti mi?" mesajı geldi. -Hadi canımmm- dedim şaşırarak. Bir anda kendime gelmiş, mutluluk hormonlarım vücuduma salgılanmaya başlamıştı. Bir mesajla bu kadar mutlu olmak delilikti. "45 dakika daha" dedim. Böyle deyince yine cevap yazmadı. Bu seferde yüzüm düştü.
"Sanırım beni meşgul etmek istemiyor" diye söylendim ve bir su alıp derse geri döndüm.