Evet.. Günün üçüncü bölümüyle karşınızdayızzz 😶🌫️
¤
Üşümüş olmalısın" dedi birden. "Titriyorsun Eşay.."
Önce üşüyüp sonra sıcaklamıştım ama şuan soğuğun vücuduma girmiş olması dışında problemim yoktu. "Hapşuuu!" Bir de hapşırmak dışında..
İyice tedirgin olmuş olacaktı ki "Seni hasta etmeden buradan kalksak iyi olacak" dedi soğuk bir ses tonuyla. Hala bana sarıldığı için yüzümü göremiyordu. Göğsüne başımı gömdüğüm için gözlerimi kapatmıştım. Bu kokusunu hafızama kazımama sebep olmuştu.
İçim uyuşmuş, halsizleşmiştim. Bala düşen sinek gibiydim. Ne kadar çabalasam o kadar içine batıyordum.
Düşüncelerimden kendimi sıyırarak ellerimi Ayaz'ın sırtından çektim. Bu onunda ellerini çekmesine sebep olmuştu. "Evet, kesinlikle hasta olacağım" dedim gülümseyerek.
Telaşa gerek yoktu. Çünkü griplerim, burun kaşıntısı ve akıntısı dışında normal geçerdi. Bu yüzden rahat olmasını söyledim.
Araca bindiğimizde ise hemen kaloriferi açtı. Çok geçmeden sıcacık olmuştum. Fakat saçlarım ıslanmış yüzüm buz kesmişti. Ellerimi yüzüme kapatıp nefesimle hoh yapmaya başladım. Belki soğukta donmuş burnum ısırnırdı.
Tekrardan araçtan indi ve bagajdan bir kutu getirdi. "İçinde işine yarayacak bir şeyler olabilir." dedi açmamı ister gibi.
Kutuyu açınca kaşkol, eldiven, bere, kazak, pantolon ve etiketi üzerinde bir kaç yeni çorap vardı. -Sanırım şu şapkayı ve kaşkolu alabilirim- dedim.
Şapkayı başıma geçirdim ve kaşkolu sadece gözlerim görünecek şekilde yüzüme sardım. "Böyle yedek eşyalarla mı dolaşırsın?" dedim boğuk bir sesle. "Evet, ıslanmak sadece senin hoşuna gitmiyor olabilir" dedi.
Doğru diyordu. Üstelik yedek kıyafetin olması da gayet mantıklıydı.
Çok geçmeden tamamiyle ısınmıştım. Eve ulaşmamıza ise az kalmıştı. Hala kar yağıyor arada rüzgarlar karları kendi etrafında hızlıca döndürüyordu. "Tıpkı şu dönen karlar gibi sende benim altımı üstüme döndürdün" dedim. Sesli veya sessiz söylemiş olmak umurumda değildi. Ağzımdan çıkıvermişti birden ve zamanı geri alamayacağım için de gevelemeye gerek yoktu.
Onun için koltuğa geri yaslanmış, gözlerimi kapatmış ve içime sinmiştim. Şapka hala başımdaydı ve kaşkolu yüzümden indirmemiştim. Araçta iyice sıcak olmuştu. Bu kadar sıcaklık rûhumu mayıştırmıştı. Gözlerim halihazırda kapalıyken üzerime birde uyku çökmüştü. Bu hâlime direnmek istiyordum. Çünkü hemen yan koltukta yanından ayrılmak istemediğim biri vardı. Gözlerimi açıp Onu izlemek yerine çoktan hayal âlemine dalmıştım. Çünkü ne kadar istesemde gözlerimi açmaya kuvvetim kalmamıştı.
¤
Onu koskocaman gülümseyişiyle gördüm. Masmavi gözleri bana baktıkça daha çok mavileşiyordu. Bunu hayretle izledim. Kollarını iki yana açmış ona sarılmam için bekliyordu. Yanına sırnaşıp sıkıca sarıldım. Parmaklarım saçlarıyla oynuyordu. Saçları sert görünsede bu kadar yumuşacık oluşu beni şaşırtmıştı. Ellerimi iyice saçlarında dolaştırdım. Bu Onu rahatlatıyor gibiydi.. "Saçlarında tıpkı senin gibi" dedim.
Aracın birden duruşuyla gözlerim açıldı. "Saçlarım mı?" diye sordu.
Durup yüzüne baktım. "Bunu duymuş olman imkansızdı" dedim. Yüzümden kaşkolu çıkarıp kenara bıraktım ve ona baktım. Onun da saçları ıslaktı. Başımdan şapkayı çıkarmak için hareketlenmiştim ki "Şapka kalabilir" dedi. "Belki daha sonra" dedim. "Şuan sende durması senin için daha önemli olabilir, saçların ıslak görünüyor" deyip şapkayı ona takmak için yanına yaklaştım. Ona yaklaşırken içimi ısıtan gülüşünü takındı. Şapkayı başına takınca istemsizce ellerim saçlarından süzüldü. "Yumuşacık" dedim ve birden kendime geldim.
"Az önce saçlarınla ilgili söylediğim şeyi duymuş olman konusunu konuşabilir miyiz?"
"Tâbii ki"
"Ben hafif uykuya dalmışım. Rüyamda söylediğim şeyi duyman imkansızdı Ayaz!"
"Sanırım öyle olduğunu zannettin. Çünkü ben seni bizzat kulaklarımla duydum. Sessiz değil sesli konuştun başka nasıl duyabilirim ki?" dedi.
"Sesli mi söyledim?" dedim şaşırarak. "Evet, bende ne demek istediğini anlamadığım için -saçlarım mı?- diye sordum.."Rüyamda konuştuğuma inanmamıştım ama mayışmış kafayla söylemiş de olabilirdim diye düşündüm. "Sanırım sen benim cidden kurt adam falan olduğumu düşünüyorsun Eşay" dedi.
Bundan rahatsız olmuş gibi görünüyordu ve kafamın gidik oluşunu düşünmesini istemiyordum. "Hayır. Sadece uykuya geçiş halindeydim. Rüya gördüm.." dedim.
Fazla üstelemedi çünkü saat neredeyse 3ü geçiyordu. Arabayı neden durdurduğunu sordum. Saçlarını gösterdi. "Saçlarında tıpkı senin gibi" deyince ne demek istediğini anlamak için durdurdum. Önemli bir şey diyecek gibiydin çünkü" dedi. "Evet" dedim sıkılarak.
Sanırım konu saçları olunca aklı gidiyordu.
"Rüyamda saçlarınla oynuyordum. Saçların sert görünüyordu ama dokununca yumuşak olduğunu anladım, -saçlarında senin gibi- derken kast ettiğim şey, sende sert görünüyorsun ama aslında değilsin"
Şapkayı başından çıkardı. "Eline dokunabilir miyim?" dedi.
Şaşkınlıkla -evet- der gibi başımı salladım.
Beklemediğim bir cümle kurmuştu. Ellerimi avuçlarının içine alınca gözlerini kapattı. Ne düşündüğü hakkında en ufak bir fikire sahip değildim. Bir kaç dakika sonra da ellerimi kendine doğru çekip saçlarına götürdü.
Gözlerinin hala kapalı olması güzel bir şeydi çünkü benim şuanki yüz ifademi okumasını hiç istemezdim. "Saçlarımla oynar mısın?" dedi büyük bir arzuyla.
Bunu yardıma muhtaç insanlar gibi söylemişti.. Sanki uzun zamandır bu ânı bekliyor gibi gözlerini tekrar kapattı. Reddedemeyeceğim bir hâli olduğunu görünce bende başını okşamaya ve saçlarıyla oynamaya başladım.
Ben saçlarıyla oynadıkça hâli değişiyor, iyice uysallaşıyordu. Onun bu tuhaf hâli diğer elimi de saçlarına götürmeme sebep oldu. İki elimle saçlarıyla oynuyor arada da başını okşuyordum.
Kollarımı uzatarak yaptığım için bir müddet sonra kol kaslarım ağrımaya başladı. "Sanırım şöyle dursan daha kolay halledebiliriz" deyip başını göğsüme yasladım. "Şimdi daha kolay" dedim gülerek.
O ise ses çıkarmadan öylece duruyordu. Yarım saattir saçlarıyla oynuyor, arada başını okşuyordum. Bazen saçlarındaki örgülerin üzerinden elimi kaydırıyor, bazende dalgalı olan yerlerine parmaklarıma doluyordum. . Bu seferde dik durduğum için belim ağrımaya başlamıştı. Böyle hissedince başını hareket ettirip ellerini başında dolaşan ellerime götürdü. -Durabilirsin- dercesine ellerimi başında sabitledi.
"Yaşadığım son 8 yılın perişanlığını rûhumdan silip süpürdün" dedi..
¤
Âh Ayaz yaa, neler yaşadın oğlumm 🥺
Ben senciyim!
Bazen rûh hâlim kaoslar, ağlamaklar, ayrılıklar, savaşlar, sevişler istiyor falan. O ân neye denk gelirse öyle yazıyorum 🙃
Umarım ilerde mutlu olursunuz snsjsjsj 😍
İyi gecelerrr. Saat:00:32
Siz kaçta okudunuz? 🫰🏻Bir sonraki bölümde görüşmek üzereeeee 👋🏻