4 Refakat Çatışması ve Bağların Kopuşu

36 4 144
                                    


Uyku ilk kez dinlendirici gelmişti Adya'ya. Tuomas'ın yanında olduğunu bilmek, neden olduğunu anlayamadığı bir şekilde telkin ediciydi. Bu Serena'yı iyileştirdikleri gece yaptığı gibi büyünün etkisi mi yoksa sadece iyi bir arkadaşın verdiği güvenlik hissi miydi bilmiyordu. Her iki şekilde de o sabah uyandığında mutlu olduğu için müteşekkirdi. Bu huzurlu an çok kısa sürdü ve çığlıklarla gözlerini açtı.

Biri çok fazla kızmış, bas bas bağırarak başka birini azarlıyordu. Bu Gretalina'ydı. Yatağın başında Bursha ile dikiliyordu. Eli belinde kaşları çatıktı. Adya gözlerini kırpıştırdı. Kollarını sıkıca sardığı Tuomas utanç verici bir şey yaparken yakalanmışçasına panikle Adya'dan sıyrılmış, ayağa fırlamıştı.

"Majestelerinin yatağına girmeye nasıl cüret edersin!" diye haykırıyordu Gretalina. "Seni haylaz velet. Bu ne hadsizlik. Valttery Tuomas. Sana söyleyecek hiçbir sözüm yok, bu yaptığın ne kadar ayıp, ne kadar yakışıksız..." Ama söyleyecek çok sözü vardı. Sesler herkesi odaya toplamıştı. Kötü bir şey görmeyi beklemişler ancak buldukları manzarayı algıladıklarında sırıtarak Tuomas ve Adya'ya bakmışlardı.

"Gretalina, lütfen. Bana neden böyle davrandığını," Adya'nın sözü yarım kaldı. Gretalina görmeze de el yordamıyla bulduğu Tuomas'ı kulağından yakalamış küçük bir çocuk gibi dışarıya sürüklüyordu.

"Prensesi kandırmaya kalkarsın ha! Sen onun denginde değilsin. Sakın bana birlikte..." diye haykırdı Gretalina.

Tuomas sahte bir karşı koymayla "O beni kandırdı nine. Benim bir suçum yok." diye yakındı. Dimaz olayları alaycı bir bakışla izliyordu. Adya sonunda uyku sersemliğini atabilmiş, ayağa kalkmıştı.

"Gretalina," dedi üst perdeden. Kadın bu sese kulak kabarttı. "Seninle önemli bir konuda konuşabilir miyiz?"

"Tabii efendim, tabii." Yaşlı kadın hemen Tuomas'ı bırakmıştı. Emirlere uyma konusunda çok hevesliydi, Adya'ya duyduğu saygı Adya'yı epey şaşırtıyordu. Yaşlı kadın, Serena ve Misida'nın yanından geçip yine el yormadı ile Adya'yı buldu. Adya kadına majesteleri dememesi, prenses değil normal biri olduğunu anlattıysa da kadın ikna olmamıştı.

Ağlayan Ağaç'ta atalarının ruhları ile temasından ve o günden sonra onu rahatsız eden rüyalardan bahsetti Adya. Gretalina bu duruma çok kızdı. Çok tedbirsiz ve hazırlıksız davrandıkları, korunmadan ruhlar diyarına geçmelerinin ne derece tehlikeli olduğu ile ilgili bir dünya nutuk çekti. Tuomas'ın arkasından sövdü ve Adya'yı yatağa yatırdı. Tekrar uyumasını istedi. Kadın üzerinde bir şeyler yaparken Adya derin bir uykuya dalmıştı. Rüyasında içinde bulunduğu labirentten çıkmak için peşine takılan ruhlardan kaçıyordu. Sonra Gretalina'yı yanında gördü. Kadından yayılan bir karanlık tüm ruhları gölgede bıraktı ve uyandılar. Her ne yapıysa Adya köye nasıl gittiklerini ne ara vardıklarını ve kimlerle görüştüklerini anlayamadı.

Bir yatağın üzerinde uyanmış, karanlık odayı incelemeden ışığa, koridora doğru yürümüştü. Koridorun sonundan gelen seslere yöneldi. Kocaman bir salonda toplanmıştı herkes. Tanıdığı ve tanımadığı birkaç yüz daha vardı.

"Günaydın Adya. İyi misin? Bir an hiç uyanmayacaksın sanmıştık."

Adya, Bursha'nın endişeli haline "İyiyim." diye cevap verdi. Sesi pek kendinde değildi. "Neredeyiz biz?"

"Yuva. Burası bizim çöplük." Dimaz, Adya'nın anlamadığını görünce "Köyümüz." dedi. "Sirk dolaşmadığı zamanlar insanlarımız burada yaşıyor. Gözlerden uzak, yüksek ağaçlarla çevrili bir vadini kıyısındayız. Yani güvendeyiz."

"Babam emekli olduktan sonra burayı kurdu." Tuomas ayaklanmış, heyecanlı ve afacan ifadesi ile Adya'nın yanına gelmişti. Adya'yı kolundan yakalayıp bir adamın önüne çekti. Hafiften ağarmış, turuncunun en soluk haline gelmiş saçları, gözlerinin kenarlarını kaplayan çizgiler ve uzun sakallar ile kendine gülümseyen bir adam gördü Adya. Koltuğundan kalkmış, Adya'yı selamlamıştı.

Mevsim Krallıkları Kitap 2 Kan TeklifiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin