8 Merhamet Zayıflıktır

48 6 71
                                    


"Sana söylemiştim." Serena kızıla boyanmış kar örtüsünü titreyen elleriyle temizliyordu. Yüzü buruşmuş, rastladığı manzara karşısında midesi alt üst olmuştu. Haklılığının tadını bile çıkaramıyordu. "Ona şans tanımak hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Gaia haklıydı. Lisheylere verilen merhamet aptallık." Başını çevirdiğinde Kareyn'nin çok fazla kan kaybettiğini ve gözlerini açık tutmakta zorlandığını gördü. Söylenmeyi bırakıp işine odaklandı. Parmakları soğuk yüzünden kar tabakası ile aynı renge bürünmüş, ellerindeki kan çekilircesine sıcaklığını yitirmişti.

Ama odaklandığı tek şey onun hayatıydı.

Kareyn'nin Yuva'da oldukları süreçte Adya'ya yakın olmasına başta içerlemişti ancak bunu isteyerek yapmadığını biliyordu. Genç suikastçı için önemli olan bir kadın varsa o da kendisiydi, Serena'ydı, Adya'yı seçmesi ise fedakarlıktı. Kareyn için öldürmek daha basit olurdu. Kesin çözüm. Yorulmadan, dil dökmeden, uğraşmadan ama o arkadaşına bu kadar kolay arkasını dönmek yerine onu kurtarmayı denemişti hem de prenses kurtarılmayı hak etmediği halde. Serena, Kareyn'nin bu seçimine hayran kalmış, onun sadece katil olmadığını, iyi bir kalp taşıdığını da görmüştü.

Yolun ilerisindeki Dimaz'ın ölü bedenine kayan gözlerini bir kere daha Kareyn'e çevirdi. Zorunda kalmıştır diye düşündü. Bu da bir fedakarlıktı. Kareyn doğru olanı yapmak için arkadaşını kaybetmeyi göze almıştı. O inanılmaz biriydi. Şimdi aralarında Adya ya da suikastçının Adya'ya duyduğu o garip vefa olmayacağına göre duygularının tek merkezi Serena olacaktı. Genç kızın kalbi çarptı.

Onunla zaman geçirmek ve hadi ama onunla yan yana savaşmak bile heyecandan titremesine neden oldu.

"Bazı dersler yaşanmadan öğrenilmiyor."

"Bana yardım et." diye haykırdı Serena.

"Kılımı kıpırdatmam. Bunlar yetişkin işleri. Hadi tatlı ablacığım, ben seni beklerim ama şuradaki," Arnold, tasasızca küçük parmağını kaldırıp yaralı adamı işaret etti. "arkadaşın pek zamanı yok."

"O yüzden yardımını istiyorum." Serena yere dayağı dizlerinin üzerinde nefes nefese toprağa ulaşmaya çalışıyordu.

Arnold hiç oralı olmadı. Omzunu bir ağaca yaslamıştı. Avucundaki karları ezdi, önce top haline getirdi sonra da ona burun yapmaya koyuldu. "Daha önemli işlerim var. Düşünmem lazım. Ölümsüz birini nasıl alt edersin?" dedi kendi kendine konuşurcasına.

"Ölümsüz?"

"Valerian. Lanetten dolayı ölümsüz biri. Ona teklifimi yaptım, benden istenildiği gibi. Ama o kabul etmedi. Zorlayamam ki. Örtü, bilinci olmadığı için benim kadar onun tarafından da kontrol edilebiliyor. Prenses bile ufak zihni ile onu reddetti. Kar yüzünden algılarımız da kapandı." Toprak, onların gözü ve kulağı oluyordu şimdi ise üzeri kapalıydı. Ayrıca şu örtü meselesi lanet olduğu sürece kullanabileceği tek silahtı. Öldürmezdi ama derin bir uykuya dalmalarını sağlar, zarar vermelerini engellerdi. Onları uzun süre kontrol altında tutardı. Sorun şuydu ki İlk Yaratılanların özleri insan ruhu ile karışmadığı sürece hala bilinçsizdi. Yönlendirilebiliyorlardı. Azıcık bir güç ve irade.

Adya hala kutsanmışken onu öldürmelilerdi. Yeminler bozulup kanındaki lanet ve büyü ortaya çıktığında o da bir ölümsüz olacaktı ve o zaman boku yerlerdi.

Arnold dalgın sesinden kurtulup bağırdı. "Hep şu küçük köle yüzünden. Kar yağmadan prensesi öldürebilirdik hala ölebiliyorken. Ama neymiş, prensesi ikna edebilirmiş." Arnold, Kareyn'nin başına dikildi. "Ettin mi ikna?"

Mevsim Krallıkları Kitap 2 Kan TeklifiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin