SIFIR ÇARPANI

Episode:Two.

Selam🙈 2.bölüme geçtiyseniz sanırım kitap hoşunuza gitmiştir. Çok teşekkür ediyorum. Bol bol yorum yapar,ve yıldızımızı parlatırsanız sevinirim. Keyifli okumalar.
🎼Dolu Kadehi Ters Tut-Islansın.
📀
Pazar gününü haftanın ödevlerini yaparak ve Cumartesinin gecesini atlatmaya çalışarak geçirmiştim. Atlas adındaki kişinin yanından ayrıldıktan sonra Lavin ve Kaan'ın yanına gidip eve gideceğimi söylemiştim. Onlarda bensiz bir tadı olmayacağını söylemişlerdi ve sonuç olarak evlerimize dağılmıştık.

Bugün de günlerden Pazartesiydi ve okula gidecektim. Okula gitmekten nefret ediyordum. Dün gece yine dizi izlemiştim ve saat 4'te uyumuştum. Bu yüzden fazla uykusuzdum. Yataktan kendimi attım,lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım. Göz altlarımın mosmor olduğunu görünce ofladım.

Lavabodan çıktım. Üzerimdeki kıyafetleri çıkarıp formamı giydim. Formamız beyazdı ve sağ tarafında okulumuzun amblemi bulunuyordu. Çoğu kişinin aksine ben formamızı beğeniyordum. Altıma siyah eteğimi geçirdim. Hava sıcak olduğundan külotlu çorap giymemiştim. Makyaj masama oturdum. Göz altımı kapatıcıyla kapattım,kirpiklerimi kıvırıp maskaramı sürdüğümde ela gözlerimi öne çıkarmıştım. Yanaklarıma allık geçtikten sonra dudaklarıma da nude tonlu bir ruj sürmüştüm.

Aynadan kendime baktığımda iyi görünüyordum. Beyaz converselerimi ayaklarıma geçirdim. Düz sarı saçlarımı önlerinden aldım,bir kurdele yardımıyla arkada birleştirdim. Önden aldığım tutamlardan perçemimi çıkardığımda hazırdım. Üzerime parfümümü boşaltıp sırt çantamı taktım.

Salona geçtiğimde annemlerin daha uyanmadığını görmüştüm. Akşamdan kendime hazırladığım yulafı çantamın içine atıp evden çıktım. Kulaklığımı taktım,servisi beklemeye başladım. Servisim normal zamanından geç gelmişti. Servise girdim,boş koltuklardan birine oturdum. Ve gözlerimi kapattım. Okula gidene kadar uyusam iyi olacaktı.

Okula geldiğimizde çantamı sırama bırakıp kantine inmiştim. Her sabah olduğu gibi yine kantin sırası vardı. Ofladım. O sırada birinin omzuma kolunu attığını hissettim. Yanıma döndüğümde Kaan'ı görmüştüm. "Günaydın. Nasılsın bakalım?" diye sordu. "İyi olmaya çalışıyorum işte. Sen nasılsın Kaanişko?" dedim ona taktığım lakabı kullanırken. Gözlerini devirdi. Kendisine lakap takılmasından nefret ediyordu. "İyiyim bende." Sıra bana geldiğinden sütlü kahve siparişimi vermiş ve kenara çekilmiştim.

Gözlerim etrafı inceledi. "Lavin nerde?" Kaan bilmediğini belirtecek şekilde omzunu silkti. "Uyuyakalmıştı.Gelir birazdan." Kahvemi aldım. Kantinde bulunan masalardan birine oturduk. Kahvemden bir yudum aldım. Sıcak kahve içimi ısıtırken gülümsedim. "Talya,geçen partide noldu bana anlatacak mısın? Kızım salak değilim ben. Bir şeyler oldu. Peki ne oldu? Hatta arttırıyorum,senin bunu saklayacağın kadar önemli olan şey ne?" diye sorduğunda öksürmeye başladım. Kaan sırtıma vururken geriye çekildim. "Tamam,tamam,iyiyim."

Kaan anlatmamı beklercesine gözlerini üzerime diktiğinde gözlerimi kaçırdım. "Of.Hani lavaboya gidecektim ya. Hızlı hızlı insan topluluğunu yarıyordum. O sırada birinin bilekliğine çarpmışım ve yere düşüp kırılmış. İşte çarptığım kişi için de önemliymiş bu bileklik. Benim kolyem gibi. Sonra ben de özür diledim,özrümü kabul etmedi. Kolyemi istedi,bende veremeyeceğimi söyledim. O sırada arkadaşı onu çağırdı. Bende sıvıştım işte." Derin bir nefes aldım.

Kaan kahkaha attı. "Olaya bak amına koyayım. Çocuğun adı neymiş falan biliyor musun?" Kahvemden bir yudum aldım. "Atlas diye çağırdı arkadaşı." Kaan gülmeyi kesti. Ciddileştiğini görünce kaşımı kaldırdım. "Ne oldu?" Yutkundu. "Bir şey olmadı. Eğer Atlas'tan bahsediyorsak peşini bırakacağını sanmıyorum." Ağlayacak ifade ile ona baktım. Ardından bir aydınlanma yaşadım. Kaan Atlas'ı nerden tanıyordu ki?