26.CANAVAR

98 17 2
                                    

Beşinci Yüzük Serisi 2 - Avdet

Bölüm Yirmi Beş;

Canavar

the neighbourhood - softcore

༻☾༺

1420

Ne kadar yıl geçerse geçsin var olanı değiştirmek kolay değildir. Balin sırlarla dolu bir kasabaydı. Yolunun üstündeyse her insan bir kere buraya uğrardı çünkü o yılların coğrafyasında oldukça şaşalı bir kasabaydı. Bir ülkeye bağlı değildi ancak iki ülkenin arasındaki küçük bir kısımda kalıyordu. Günümüz Yunanistan'ı ve Türkiye'nin arasında bir bölgede kalıyordu ve iki ülkede orayı kabul etmek istemesede cumhuriyetin kurulmasıyla Türkiye topraklarına katılmıştı. Ancak 1420 yılında burası Osmanlı'ya bağlı minik bir Avrupa'ydı. Aslına bakılırsa sadece Avrupa demek yanlış sayılabilirdi çünkü bu kasabada dünyanın neredeyse her yerinden insanlar yaşıyor ve ziyaret ediyordu.

Japon'da vardı Fransız'da. Alman'da vardı Türk'de. Ve çok daha fazlası. İşletmelerde ortak dil Osmanlıca olarak karar verilsede elbette aileler kendi içlerinde dillerini konuşuyordu ancak dışarıda kullanılabilecek ortak dil Osmanlıcaydı.

Dünyanın her yerinde olduğu gibi bu kasabanında zengin ve soylu büyük aileleri vardı. Bunlardan bir de Farzin ailesiydi. Köklü ailenin şu anda hayatta olan üç üyesi vardı. Akil Farzin, eşi Naya Farzin ve oğulları Atlas Farzin. Akil bir Türk ve Yunan anne babanın oğluydu Naya ise Rus anne babanın. Naya'nın masmavi gözleri ve sapsarı saçları vardı. Kasabada ki en güzel kadındı, onu gören herkes dönüp bir kez daha bakardı. Kocası ile birbirlerine büyük bir aşk ile bağlılardı ve bu aşktan ilk çocukları Atlas dünyaya gelmişti. Tıpkı annesi gibi masmavi gözlere ve sarı saçlara sahipti. Ailesi tarafından çok seviliyor ve ilgiyle büyüyordu. Atlas beş yaşındayken Naya tekrar gebe olduğu haberini almış tüm aile tekrar neşeyle dolmuştu.

Bebeğin doğmasına kısa bir vakit kalana kadar.

Akil Farzin masum bir cadıyı öldürdüğünde lanetlendi. Doğmamış çocuğu ile. Akil'in ölümü bu çocuğun elinden olacaktı, hayır bütün ailesinin ölümüne sebep olacaktı. Akil koşarak eve gidip doğmadan bebeği öldürmeyi planlarken çok geç kalmıştı. Büyük ve görkemli köşkün önüne geldiğinde duyduğu bebek ağlama sesiyle yere düştü.

"Hayır! Hayır doğmaması gerekiyordu lanetli o hayır!" Gözyaşları içerisinde delirmiş gibi kafasını iki yana hızlı hızlı sallarken camdan onu gören karısı şok içerisinde kalmıştı. Akil hızlı hızlı merdivenleri tırmanıp sesin geldiği odaya girdiğinde onu gördü.

İblisi.

Simsiyah saçları ve onun aksine bembeyaz bir teni vardı bebeğin. Minicikti ama babasını ölesiye korkutuyordu. Naya korkuyla anlamlandıramaz bakışlar atarken bebek yavaş yavaş gözlerini araladı ve gözleri ortaya çıktı. Akil korkuyla geri geri yere düştü. Bu defa karısı da onun kadar şaşkındı çünkü bebekte bir terslik vardı.

"Bu gözler..." dedi Akil şok içerisinde. Bebeğin kan kırmızısı gözlerine kitlendiğinde bağırdı. "İBLİS O BİR İBLİS!"

Onu boğmak ister gibi bebeğe uzandığında henüz yeni doğum yapmış zavallı kadın ağlayarak ittirdi kocasını. "Ne yapıyorsun Akil o bizim oğlumuz nasıl bunu dersin?!" Yatakta ki bebeğe omuzunun üstünden endişeyle baktı. Hiç ağlamıyor tepki vermeksizin ailesini izliyordu. "Onu öldürmene izin vermeyeceğim o benim oğlum."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BEŞİNCİ YÜZÜK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin