Tuzaklar ve engeller hayatımı alt üst etmek için ant içmişler gibi hareket ediyorlardı. Gökyüzündeki yıldızları söndüren hayat bana neler yapmazdı ? Gözlerimden akan her gözyaşının bedeli ne oluruyordu ? Benim çektiğim acılarının hesabını veren var mı ?
Belki de içimde yaşadığım bir yangın dışarıya vurup onu felakete dönüştürmüştür. Öylesine acıyordur ki dayanamıyordum. Yok olmak istiyorumdur. Benden vazgeçenlerden bende vazgeçmek istiyordum.
Yangın, hayatımı mahvetti sadece. Kaderimi sil baştan yazdı.
Yangın, bir son değildi. Bir felaketin başlangıcıydı. Kendimin yok oluşunun fermanıydı.
20 Ekim 2023
İçimde yaşadığım her duygu beni belki de buraya, ait olduğum yere, getirdi. Elimde tuttuğum benzin bidonu ile her şeyin başladığı o eve bakıyordum. Hayatımı karartan o evi içimdeki yangını söndürmek için yakıp yıkmak istiyordum. Gözlerimde ateş vardı. Kalbim intikam istiyordu. Öylesine bir kin besliyordum ki burayı düşünmeden paramparça etmek istiyordum. Beni yok ettikleri yeri yerle bir edecektim. Belki o zaman yok edici olarak anılırdım ama içimdeki yangın biraz da olsa dinerdi. Biraz da olsa kalbimi susturabilirdim. Bidonu evin etrafına döktüm. Elime aldığım çakmağı açıp ateşin tam içine baktım. Gözlerimi hizasına getirdim. Haykırış, bağırış, merhamet dilemek...
Öylesine bir ateş yaktı ki kalbimi, bunu anlatmak için ne bir cümle ne de bir kelime yeterli gelir. Ölümsüz ruhlarla dolu anılar, belki de hiç yaşanmaması gereken masallar insanı bir anlık mutlulukla kandırıp onu yok edecek yolu hazırlayabilir. Küllerimden yeninden durmadan, yılmadan doğacağım, her zaman yaptığım gibi.Çakmağı yere atacağım sırada arkamdan bir ses işittim.
" Yapma, Vera ! " Arkamı döndüğümde sesinin tonundan bile kim olduğunu bildiğim kişiyi gördüm: Zümrüt Deniz'i.
Acıyla gülümsedim, bana doğru yaklaşmak istedi. Onu durdum.
" Zümrüt Deniz, sözde benim güzel annem, seni öylesine çok sevdim ki senin gözünün içine bakıyordum ben. Beni görmen için. Beni duyman için. Benim acı çektiğimi nasıl hiç görmedin? Neden hiç beni duymadın ? Beni neden anlamak için uğraşmadın ? "
Sorumu görmezden gelerek " Vera, hayatını karartacaksın ! Ölüm çiçeğinin lanetini taşıyacaksın ! Yok eden olarak anılacaksın ! " dediğinde sadece gözlerinin içine baktım. Belki bu sefer beni anlardı ama yine anlamadı.
" Gözlerimin içine bak, anne ! Bak ! Hâlâ görmüyorsun! Hâlâ benim acıdan kıvrandığımı görmüyorsun! "
" Görüyorum ama görmek istemiyorum. Bu sen değilsin! Sen benim kızımsın ! Güçlü olacaksın ! Zorundasın ! Damarlarında taşıdığın o kan benim kızım olduğunu zaten haykırıyor. Kaçma artık Vera, ben sana yardım etmek için zaten hep buradaydım. Sen... "
" Ben senin kızın değilim. Ben senin gibi olmayacağım ! "
" Vera, eline o çakmağı aldığında zaten sen benim kızım oldun. "
Elimdeki çakmağa baktım. Gözlerimden yaşlar aktı ama vazgeçmedim. Yapacaktım, bunu yapmak zorundaydım. Benim hayatımı karartan herkesten intikam istiyordum.
" Eğer ben senin kızın olsaydım, bu çakmağı sana verirdim ama ben bu evi yakacağım. İçimdeki yangını söndüremedim, o halde herkes yanacak ! Beni siz yaktınız ! Bende sizi yakacağım ! " Elimdeki çakmağı yere atar atmaz, ev alev alev yanmaya başladı. O koku, o ateş gözlerimi kör etmişti. Gülüyorum ama aynı zamanda ağlıyordum. Aklımı kaybedecektim.
" Ne yaptın sen ? Ne yaptın sen ? İçerde kardeşlerin var. İçerde Yankı var. Oğlum var. "
Yankı... Annemin babam dışındaki sevgilisinden tek gecelik ilişkisinden doğmuş çocuğu. Bana zorla dokunmaya çalışan o çocuğu yaşatacağımı mı sanmıştı cidden ?