Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm 1:
"Zaman İzimizi Siler ama Seni Asla"
____________________
"Zaman izimizi siler ama seni asla, Leyla," diye fısıldadı, Halil Babür. Ona göre Leyla, hayatının güneşiydi. Erzurum'un kara kışının ortasındaüzerinedoğangüneş, o güneş Leyla'ydı işte. Halil, soğuk bir adamdı. Tıpkı Erzurum gibi. Sevgi dili dokuz aylık bebek gibi emeklemekteydi. Leyla öğretiyordu ona sevmeyi de sevilmeyi de. Leyla hayatını girdikten sonra doğan o güneşhiç batmamıştı. O güne kadar...
Arda, arkadaşının bu perişan halinden memnun olmayanların başında geliyordu. Onunla tam olarak bir yıldır ev arkadaşlığıyapıyordu ve bu kendinden vazgeçmiş olan adamı silkeleyip kendine getirmeye çalışmak onu düşündüğündençok daha fazla yoruyordu. Hepsinden öte, üzülüyordu. Dostlukiçin uzun yıllarıngeçmesine gerek olmadığını düşünenlerdendi, Arda. Halil'i gerçek bir kardeş gibi seviyordu. Ve her kardeşinisteyeceği gibi o da kardeşinin iyi, mutlu olmasını istiyordu. O ise çalışmadığı saatlerde gününün çoğusunu bir fotoğraf karesine bakarak geçiriyordu. Gözlerinin içleri parıldayan bir gençkız ve bir çocuk. Arda, biliyorduonların kim olduğunu. Anlatmıştıkardeşi. Zaten canınıen çok da bilmek yakıyordu. Çünkü o zaman anlıyordu. Kardeşininyüreğindekiyükünağırlığınıçok iyi anlıyordu.
"Kardeşim, dönelim mi beraber, ha! Buluruz Leyla'yı da."
Halil Babür, derin bir iççekerek elindeki fotoğrafımasanınüzerinebıraktı. O sanki düşünmemiş miydi dönmeyi? Her şeydençok istiyordu geri dönmeyi, Leyla'yı bulmayı, ayaklarınakapanıp af dilemeyi ama hangi yüzle? Hangi yüzleyapacaktı bunu? En sevdiğinin kalbini kırmıştı o. Hem de Leyla'nın onunasılsevdiğinibilerek. Paramparçaolmuştuişte. Leyla, onu sadece sevmişti. O ise, Leyla'yı yok etmişti. Tek bir haberalmamıştıbeşyıldır. Almak istememişti. Korkmuştu. Zaten korkak bir adamdı. Kendi de öyle düşünüyordu. Leyla'yı yıkılmış bir halde bulmaktan korkmuştu.