"Of Minho çok heyecanlandım." Elindeki sırt çantasını sıkıca tutup diğer valizini alıp uçağa götüren çalışanın arkasından bakarken yerinde zıplayarak söylemişti bunları elma kokulu oğlan. Kaç gündür gerginlikten uyuyamıyordu. Minho'nun şirketinin büyüklüğünün ve defilenin öneminin farkındaydı.
Sonunda diğerleri gibi birşeyler başarabileceği için çok mutluydu. Elbette çok geriliyordu ama Minho'nun yanında olması ve ona her daim destej çıkması bütün gerginliğini bastırıyordu.
Uçağa bindiklerinde elini gergince Minho'nun elinin üzerine koydu. Turunculu adam gülümseyerek parmaklarını parmaklarına kenetlerken baş parmağıyla ufaklığın elinin üstünü okşadı. "Herşey çok güzel olacak güzelim, sakinleş." Uzanıp saçları arasına ufak bir öpücük bıraktıktan sonra geriye yaslandı.
Uçak hafif bir sarsıntıyla havalandı. Büyük olan küçüğü hafifçe kendine çekerek başını omzuna yaslamasına neden oldu. "Uyusan iyi olur güzelim, yol neredeyse 11 saat. Sende gece hiç uyumadın."
Küçük olan mayışmışlıkla başını salladıktan sonra uykuya aç bir şekilde esnedi. Bir elini sevgilisinin koluna sardı ve gözlerini yumdu. Anlaşılan Minho ufaklık uyanana kadar hareketsiz bir şekilde duracaktı. İç çekti ve başını arkaya yaslayarak bulutları izlemeye başladı. Önlerinde çok güzel günler vardı.
Jisung için bir sürpriz hazırlamıştı. Ufaklığın yüzündeki neşeyi görmek için sabırsızlanıyordu.
Hem de kuzeninin yöneteceği defilede kendi tasarladığı kıyafeti giyecek olması Minho'nun içini kıpır kıpır ediyordu. Çoktan uyumuş oğlana karşı mırıldandı, "Ah Bang Jisung napiyorsun bana?"Karanlık bulutlar yerini pembe ışıltılı güneşin yansımalarına bırakırken ufaklığın hareketlenmesi ile Minho da saniyelik daldığı uykusundan uyandı. "Minho, geldik mi?" Gözünü ovuşturarak çatallı sesiyle sordu. Büyüğü ise başını iki yana sallayarak reddetti. Telefonundan saate baktığındaysa oldukça az bir yolları kaldığını görmüştü. "45 dakika kadar kalmış güzelim."
Kalan 45 dakika hızlıca geçmişti. Uçaktan inip otele geldiklerinde büyük olan kendini yatağa fırlattı. "Uyuyalım." Gözlerini kapatıp bacaklarını açıp kapattığı sırada küçük olan ellerini beline koyup kaşlarını çatarak sevgilisine baktı. "Ne uyuması?" Tabii o neredeyse 10 saat boyunca uyumuştu. "Fransadayız Minho!"
Turuncu saçlı adam yataktan sürünerek doğruluğunda ufaklık yavaşça onun omuzuna dokundu. Bilerek gıcık bir gülümseme takındı. "Bir kaç yer araştırdım, akşamki defileden önce oraları gezelim." Minho üzerine gömleğini geçirip arkadan sevgilisinin beline sarıldı. "Ya da sadece uyuyalım."
Küçük olan dudaklarını büzdü sevgilisinin yorgunluğunu fark edince. Hevesi içinde kalsın istemiyordu ama Minho'nun da yorgun olmasını istemiyordu. "Sadece bir yere gitsek? Çok merak ediyorum orayı..." başını sevgilisinin başına yasladı.
Minho kapattığı gözlerini açıp başını salladıktan sonra el ele çıktılar. Ufaklığın üzüntüsü yanındaki adam sayesinde yok oluverirken Minho elindeki americanosunu yudumluyor bir yandan da güzel sevgilisinin neşeli neşeli anlattığı şeyleri dinliyordu.
"Gerçek bir Orca görmek için sabırsızlanıyorum!" Yerinde dönerek zıpladı. "Hem yunuslar da varmış biliyor musun?" Kendi kendine mırıldandıp bütün yolu böyle geçirirlerken kendini koca Marineland'ın kapısında bulmuşlardı. "Ay, korktum şimdi."
Turunculu adam açılan uykusuyla kahkaha attı küçüğüne. Kolunu beline dolarken giriş ücretlerini ödeyip birkaç merdiven indiler. Yan yana yürürlerken ikisi de karşılaştıkları manzaradan memnundular. Camla kaplı tavanın üzeri bir akvaryumu gösteriyordu onlara.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elmacı Güzeli | Minsung ✓
Romance"Elma suyunu ben içecektim Elmacı Güzeli, gömleğim değil." ___ Minsung Minific 🍏