Tehlikeli suçlular ve yaşamaya layık görülmeyenler radyoaktivite ile infaz edilir. Bunlar öyle insanlardır ki huzurlu bir ölüm dahi onlara çok görülür. Vücutlarındaki her bir hücre radyasyonla zehirlenir, derileri çürür. En sonunda geriye sadece siyah, kurumuş ve iltihapla kaplı bir iskelet kalır. Neredeyse 100 yıl önceki Çernobil Faciası'nda verilen kayıplardan, kaybolan nesillerden ve lanetli zamanlardan sonra, yani Facia'nın izleri temizlendiği zaman, insanlar bu kazanın aynı zamanda bir lütuf olabileceğini düşündüler. İyileşen bir yaradan tekrar kan akabilirdi. Kazalar yeni buluşlara rehber olabilirlerdi. Bir nehri lanetlemiş olan zehir, "topluma zararlı" kişilerin infazı için de kullanılabilirdi. Bu çoğunluğun iyiliği için kullanılacaktı; seri katillerin, tecavüzcülerin ve pedofililerin infazı için. Belki birkaç siyasi suçlu için de. Ama sadece kötüler için, masumlar asla zarar görmeyecekti.
Fikir çok sevildi. Bir avuç insan karşı çıkmaya çalıştı, kabul edenlere kıyasla sayıları bir elin parmaklarını geçmedi. Suçluların cezalandırılması söz konusu olunca insan hakları kimsenin ilgisini çekmedi. Planlanan herkes öldürüldü, Başkan'a hakaret eden suçlular dahil. Sonra... planlarında ufak bir sapma oldu. Suçlular da beraber masumlar da öldürülmeye başlandı. Önce kaza gözüyle bakıldı, infazlarından sonra masumiyetleri kanıtlanınca çok sıkıntı oldu. Aktivistler ortalığı ayağa kaldırdılar, ciddi manada sıkıntılı bir durumdu. Ama bu da unutuldu. "Kurunun yanında yaş da yanar" dediler. Adalet yolunda ufak tavizlerin lafı olmazmış. Çoğunluğa mantıklı geldi, azınlık da zamanla sustu...
...İşler zamanla kimsenin karşı çıkamayacağı bir noktaya geldi. Karşı çıkmak da ölüm demekti çünkü....
** Radyoaktivite ile İnfaz (R:I): Suçlu (?) özel yalıtımlı bir odaya alınır. Tıpkı Çernobil Faciası'nda radyoaktif atığı temizlemek için tutulan işçilerin saniyeler içerisinde ömürlerinde alabilecekleri tüm radyasyonu aldıkları gibi 1 dakika boyunca inanılmaz yoğun radyasyona tabii tutulur. Böylece hayatı insan eliyle soldurulur, bir hafta içerisinde şiddetli kanamalar ve çürüyüp gitmiş bir deri eşliğinde ölür. Ölüm anında insan değil, kurumuş bir iskelettir. Bir ölüdür. Fazlalıkların infazı bu şekilde gerçekleştirilir...
Ve şimdi benim 6 yıllık dostumun kaderi buydu. Onun yanında olmak istiyordum, belki ölmeden önce son kez konuşmak... Hiçbiri olmazsa saatlerce ağlamak, çığlık atmak. Ama bunu bile yapabileceğimden şüpheliyim. Birkaç gün önce olsaydı eğer onu görmek için daha fazla şansım olurdu. Şimdi Seangel kimliğim de tehlikeye girdi, gidip bir veda bile edemem. Gerçi çok da olumsuz olmaya gerek yok, belki en iyi dostumun derisi yüzülmüş kuru bir iskelete dönüşmüş halini görebilirim...
Çöktüğüm yerde kıvrıldım. Dizlerim artık beni taşımıyorlardı. Acınası hissetmekten nefret ediyordum; çaresizlikten, sevdiğim kimseyi kurtaramamaktan nefret ediyordum. Dünyanın tüm ağırlığıyla üzerime çökmesinden; sadece bir mal, bir silah muamelesi görmekten nefret ediyordum. Sürekli suçlu olmaktan, düzeltmek için uğraştığım her şeyin daha da paramparça olmasından, daima giyotinin altındaki kişi olmaktan nefret ediyordum. Şikayet etmeye de hakkım yoktu, ben bunun için yapılmıştım, var oluş amacım buydu ama...
... keşke dünya bana kanatlarım kesilmiş gibi hissettirmeseydi...
Sessiz gözyaşlarım betonla buluşurken oturmuş bunları düşünüyordum. Az sonra ayağa kalkacaktım, hep kalkardım, ama kalkmadan önce biraz daha oturmanın bir mahsuru yoktu. Adella'yı da feda edecek olsak da dava kazandığı sürece bir sorun olmazdı. Sonuçta Promethe'nin tüm üyeleri insanlığa ateşi verdikleri takdirde sonsuz cezaya mahkum edileceklerini biliyorlardı. Ama beni tek rahatsız eden Adella'nın infazı değildi. Vicdanıma yük olan konu, büyük ihtimalle Adella'nın benden uzun süre haber alamadığı dönemin ardından Şimeon'un ölümünü de duyunca beni aramaya gelmiş olduğu gerçeğiydi. Yani en yakın dostumun infaz sebebi bendim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metal Kalp
Fiksi IlmiahBen Michelle. Michelle Howell. Bozuk bir kod yüzünden tüm şehri birbirine katan ve başına ödül konan bir cyborgum. Ne kadar şiirsel ve dokunaklı değil mi? Onların yaptığı kötülüklere karşı kör, sağır ve dilsiz kalamadığım; yerimden kalkıp bağırdığım...