Keyifli okumalar
3 yıl sonra
Ottova'ya geleli tam tamına 3 yıl olmuştu. Bu süreç tabiki de kolay geçmemişti. Bol ağlamı,bol özlemli ve bol acılı geçmişti. Geldiğim ilk iki hafta Çınar'ın otelinde kalıp iş aramıştım. Türkiye'de Resim öğretmenliği okuduğum için burada bir resim atölyesinde haftada üç gün resim öğretmenliği yapıyordum. İlk zamanlar apart tarzı yerlerde konaklamıştım. Sonrasında biriktirdiğim param ile kiralık bir daire bulup ona geçiş yapmıştım. 1+1 küçük bir evdi ama bana yetiyordu.
Çınar mı merak ediyorsanız eğer hala görüşüyorduk. Hatta her gün. İşlerini ilerlemişti ve sık sık Türkiye'ye gidip geliyordu. Bir çok kez Türkiye'ye gelmem için teklifte bulunsa da henüz hazır hissetmiyordum..
Ailem mi? Evet hala görüşüyoruz. Sık sık görüntülü konuşma yaparak özlem gideriyorduk. Burnumda tütüyordu hepsi. Bu süre içerisinde Dilara ve Merih'in düğünü gerçekleşmişti. Dilara ne kadar düğünde olamamı istesede gidecek cesareti kendimde bulamamıştım. Üstüne üstelik Dilara hamile kalmıştı. Bir buçuk aylık bir bebiş di henüz ama aileyi sevince boğmuştu.
Ve evet o.. Akalp.. Bir çok kez ulaşmaya çalışmıştı ama ben buna izin vermemiştim. Annemden duyduğum kadarıyla ben gittikten iki gün sonra o da benim yaptığım gibi Amerika'ya yerleşmişti. Orada kendisine Avukatlık üzerine bir iş kurmuştu.
O kadın Akalp'e beni bıraktın dediği kadın, Ezgi. Akalp ile hiç bir bağlantısı olmadığı ortaya çıkmıştı. Bana öncesinde yazan yabancı numaranın sahibi olduğu da ortaya çıkmıştı. Yanındaki küçük çocuk ise ölen ablasının oğluydu. Ezgi gençlik yıllarından itibaren Akalp'e olan ilgisinden dolayı ona yanaşmaya çalışmış ancak Akalp buna asla izin vermeyince böyle bir yola başvurduğu ben gittikten üç hafta sonra itiraf etmişti.
Sonrasında neden Akalp'in bana ulasmasına izin vermediğimi merak ediyor olmalısınız. Cesaretim yoktu. Ona onca laf söylemiş çekip gitmiştim her şey ortaya çıkınca eskiye dönmeye ne yüzüm ne de cesaretim olmamıştı. Onu özlüyor muydum? Evet hemde deliler gibi özlüyordum.
Sabah yine aynı saatte uyanmıştım bugün Çınar ile buluşacaktık. Bana anlatmak istediği bir şeyler olduğunu söylemişti açıkçası merak ediyordum. Hemen üzerime siyah bir sweatshirt altıma ise siyah bir tayt giymiştim. Kış gelmişti ve Ottava gerçekten soğuktu.
Kahvaltıyı beraber yapacaktık bu yüzden hemen saçlarımı düzeltip bere takmıştım. Kapıya geldiğimde ise montumu,botumu ve atkımı giyerek kapıdan çıkmıştım.
Apartmanın kapısının önüne geldiğimde Çınar aracıyla beni bekliyordu ki bu beni eskilere götürmüştü. Eski olmayan eskilere.. Akalp'in beni beklediği o günler geliyordu aklıma.
Dolan gözlerimi silerek arabanın ön koltuğunda yerimi almıştım.
"Günaydın Parla."
"Günaydın Çınar ne diyeceğini çok merak ediyorum ya."
"Öğrenirsin birazdan gidelim o zaman."
Yolculuğumuz çok uzun sürmemişti. Sakin bir yerde güzel bir kahvaltı mekanına gelmiştik ve kahvaltı siparişini vermiştik.
"Konuşayım o zaman."
"Konuş bakalım."
" Havaalanında karşılaştığımız günü hatırlıyorsun öyle değil mi?"
"Evet hatırlıyorum, unutmam pek mümkün değil."
"O gün tesadüf değildi. Ben bile isteye yanına gelmiştim."