Bölüm 5

23 3 0
                                    

"TEKRARDAN BİR ARADA."

Salonumdaki koltuğuma usanmış dün çektiğim makyaj videolarını düzenlerken bir yandan da kulağım kapıdaydı. İsrafil gideli neredeyse altı saat olmuştu ama kendisinden hala haber yoktu. Artık ufaktan endişelenmeye başlamıştım. Ne Orhan'dan ses vardı ne de İsrafil'den.

Sehpanın üzerinde duran telefonuma uzandım. Son aramalara girerek İsrafil'in isminin üstüne tıkladım. Gittiğinden beri neredeyse yarım saatte bir arıyordum. Ama İsrafil hiçbirini açmıyordu. Tıpkı şu an olduğu gibi. Bu da aklımdaki ihtimali güçlendiriyordu.

"Onu sadece Orhan'la gönderen aklımı..."

Korkum ona bir şey olması değildi. İsrafil kendini korumayacak biri değil. Her zaman her şartta kendini koruyabilir. O yüzden Korkum ona bir şey olması değil de bunların pavyona gitmesiydi. Eğer öyle bir şey yaptıysa onu arabamın arkasına bağlayıp boş sokaklarda koştururum. Bunu şaka olsun diye söylemiyorum. Bunu gerçekten yapardım.

İsrafil telefonumu açmadığı için saat neredeyse gece yarısına gelmişti. Son çareyle Telefonumda tekrardan rehbere tıkladım. Aras ismini buldum. Hala aynı numarayı kullanıyor mu bilmesem de onu aramaktan başka çarem de yoktu. O da açmazsa bilişimci ekibime arayıp yerlerini bulduracaktım.

"Ulan İsrafil beni Aras'ı arattırıyorsun ya Allah seni bildiği gibi yapsın." Öfkeden gözlerimden kıvılcım çıkıyordu. İsrafil şu an elime geçse onu çiğ çiğ yerim.

Bu hayatta bir şeye ne zaman yapmam desem hayat onu bana aynı gün içinde yaptırıyordu. Hayatın gerçekten çok garip espri anlayışı var.

Aras'ı arama konusunda daha fazla düşünmeden arama tuşuna bastım. Telefon çalmaya başladığında içimden İsrafil'e bildiğim bütün küfürleri sayıyordum. Onu tren raylarına bırakan annesine özellikle küfrediyordum. Hepimizin ailesi birbirinden kötü olduğu için ailelerimize rahatlık küfrediyorduk. Hiçbirimiz de buna alınmıyorduk.

İsrafil'in dost görünen düşmandan olduğuna tamamen kanat getirmiştim.

Telefonun diğer ucundan "Alo" sesi duyuldu. Yaramazlık yaparken annesine yakalanan çocuk gibi yerimde sinip kaldım birkaç saniye. Telefonun ucundan da başka bir ses gelmedi. Aras haklı olarak arayan ben olduğum için benim konuşmamı bekliyordu. Ben sessiz kaldığım için o da konuşmayı reddediyordu.

Aramızdaki bu anlamsız sessizliği daha fazla uzatmak istemediğim için derince bir yutkunup konuya girdim.

"İsrafil yanında mı? Onu arıyorum ama telefonu açmıyor."

Aras bana cevap vermezken arkadan gülme sesi yükseldi. Birkaç dakika önce sesini duymayı en çok istediğim kişinin gülen sesi tekrardan kulağıma geldi.

"Ben sana demedim mi numaranı silmemiştir diye." Aras'ı aramam için telefonlarımı açmamıştı. Aklı sıra Aras'la beni konuşturarak aramızı yumuşatmaya çalışıyordu. Ama ben böyle numaraları yer miydim?

Evet yedim. Hem de afiyetle. Bu adama neden melek ismi koymuşlar ki ona Lucifer ismini koymaları gerekiyormuş.

Kendimi sakinleştirmek için ciğerlerime derin bir nefes çektim. Ciğerlerim çektiğim oksijenle yanarken. "Yanındaki geri zekalıya söyle, yarım saat içinde evde olmazsa onu köpeklerimin ve parsımın önüne atar, akşam yemeği yaparım." Diye güzelce uyardım. Bahçede köpek olduğunu fark ettiğini bile sanmıyorum.

Ama korumalarımın yanında beş tane özel yetiştirilmiş köpeğim de vardı. Onları evimi korumaları dışında iz takip etmek için de kullanıyorum.

Telefondan bir gülme sesi daha yükseldi. Aras, İsrafil'in eğlenen haline inat ciddi bir ses tonuyla "Biz zaten senin evinin önündeyiz." Diye karşılık verdi. Aras'a evimin önünde ne yaptığını sormadım ya da o kadar korumanın onları nasıl fark etmediğini de sormadım. Çünkü her şeyin İsrafil'in başının altından çıktığını çok iyi biliyordum. İsrafil bugün biz ailesiyiz edebiyatından sonra bizi tekrardan barıştırmak i için her şeyi yapıyordu.

Toz Duman.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin