-İki hafta sonra-
Efsan odanın içinde her yana koşturup dururken ben yatakta yatıyordum. Biraz önce uyanmış olmama rağmen gözlerimi açmadan onu dinliyordum. Ayak seslerinden odanın içinde defalarca yürüdüğünü ve nedense aceleci davrandığını anlamıştım.
"Ya nerde kaldınız! Birazdan uyanır kızı nasıl uykusunda tutabilirim ki! Acele edin lütfen elim ayağım birbirine girdi zaten!" dedi. Telefonu kapatıp koltuğun kenarına koydu ve camlara yöneldi. Daha doğrusu camlardaki süslere.
Çaktırmadan odanın geri kalanını da süzdüğümde duvarlardaki süslemeleri gördüm. Her yeri rengarenk hâle getirmişti.
Eğer bugün 25 eylülse bu telaşesini anlamıştım. Hastaneye geldiğimden beri tarihler aklımdan uçup gitmiş olabilirdi ama sanırım doğum günümdü.
İçimdeki gülümseme isteğimi bastırmaya çalıştım. Bana yapmaya çalıştığı sürprizi bozmaya gönlüm el vermedi. Organizasyon ile uğraşmaktan kan ter içinde kalmıştı ve ufacık bakış açımla bile fark edebiliyordum.
Ben fark ettirmeden onu izlerken kapı yavaşça açıldı ve ben gözlerimi yumdum. Kısa bir sessizlik olmuştu ve içeri birisi girmişti.
"Poşetleri elimden almayı düşünüyor musun?" diyen, tanıdığım sesle gözlerimi açma isteğim arttı.
"Tamam tamam, hadi geçin içeri."
Efsan koşarak kapıya gitmişti ve biraz sonra kapıyı kapatmıştı. İçeri giren iki kişiyi de anlamıştım. Birisi konuşarak sesinden kendini belli etmişti ama diğerinin konuşmasına dâhi gerek kalmamıştı. Tekerleğin sesi yatağımın yanına kadar gelmişti.
Efsan köşede bir yerde fısıldayıp dururken, ben baş ucumdaki nefes sesine ve burnuma dolan güzel kokuya odaklanmıştım.
Ben uyuma taklidimi sürdürürken bir el elimi tuttu ve dudaklarına götürüp küçük bir öpücük bıraktı. Sonrasında sıkıntılı bir nefes sesi duydum.
"Hatırana daha iyi sahip çıkmam lazımdı. Hakkını helal et," elleri benim elime sarılsa da sözleri bana değildi. Buradaki hatıra ben oluyordum. Annemin hatırası.
Kalp atışımın hızlandığını söyleyen makinenin sesi yüzünden Efsan korkarak yanıma koştu.
"Canım! Noldu, kabus mu gördün?" diyerek diğer elime de o sarıldığında yavaşça gözlerimi açtım. Solumda Efsan, sağımda Gülçin teyze, karşımda da Zeynep abla duruyordu. Üçüde ürkerek bir bana bir makineye bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kelebeği
Ficțiune adolescențiDördüncü evre kalp yetmezliği olmasına rağmen, mutlu görünmeye çalışıp hayata tutunmak için çabalayan yirmi iki yaşındaki Ahsen Pembe. " Kalbim acıyor ve engel olamıyorum anne. Kırık parçaları göğsüme batıyor, nefes alamıyorum. Başkası değil, ben a...