2.BÖLÜM

42 16 19
                                    

İYİ OKUMALAR

Kalbimdeki acı git gide artarken bir anda bir ses duydum.

Mk: Monkey King ben geldim.

Mk'in bu kadar erken geleceğini tahmin etmemiştim. Hemen kendimi toplamam gerekiyordu yoksa benden şüphelenecekti.

Sun wukong: Günaydın evlat. Niye bugün erken geldin.

Ona bunu sormam şarttı.

Mk: Pigsy bugün bana izin verdi. Sen iyi misin? Biraz tuhaf gözüküyorsun da.

Acaba anlamış olabilir miydi. Benim böyle olduğumu bilmemeli. Ona mecbur yalan söylemek zorundayım.

Sun wukong: Ben iyiyim evlat. Hadi antrenmana başlayalım.

Birkaç saat antrenmanın ardından Mk bir anda yorgunluktan yere yığıldı. Bende bir şeyi varmı diye hemen yanına gittim.

Sun wukong: Evlat sen iyi misin?

Sanırım onu çok yormuştum.

Mk: İyiyim merak etme. Bugünlük erken bitirsek nasıl olur.

Mk'i bugünlerde fazla yorduğumu fark ettim. Dinlenmeyi herkes gibi o da hak ediyordu. Dediğini kabul ettim.

Sun wukong: Haklısın evlat. Bugünlük yeter. Git dinlen ve yarın enerjik bir şekilde geri gel.

Mk bunu duyunca mutlulukla ayağa kalktı ve bana sarıldı. O bana sarılınca onun başına gelenler aklıma geldiği için gözlerim yaşarmaya başlamıştı. Mk'e fark ettirmeden gözlerimi sildim.

Sun wukong: Sen git hadi.

Mk'in dağdan gittiğini fark ettiğimde göz yaşlarımı daha fazla tutamadım ve ağlamaya başladım. Ağlarken arkamda bir ses duydum ve kendimi korumak için savunma hareketi yaptım. Neyseki sadece küçük maymunlardı ve bana üzgün bir şekilde bakıyorlardı.  Ben ise onlarıda üzdüğümü fark ettim ve daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başladım.

Cidden herkes benim yüzünden üzülüyor, acı çekiyor ya da ölüyordu. Keşke rüyamda Macaque 'in söylediği gibi var olmasaydım. Ben dünyaya geldim diye her şey kötüye gitti. LBD haklıydı. Ben olmasaydım bu Dünya kusursuz bir yer olacaktı.

Ben tüm bunları düşünürken omzuma bir el kondu ve gerçek dünyaya geri döndüm. Omzuma kimin dokunduğunu anlamak için kafamı çevirdim ve onu gördüm... Macaque...

Macaque: Wukong sen iyi misin?

Bana neden bunu soruyordu. Benden nefret etmesi gerekiyor. Ne de olsa ben onu öldürdüm ve gözünü çıkardım.

Sun wukong: Bana neden bunu soruyorsun . Benden nefret ettiğini sanıyordum. Aslında nefret etmekte haklısın. Ben gerçekten kötü biriyim.

Bunları söylerken gözümden yaşlar akıyordu ama ben onları hemen siliyordum. Macaque 'a baktım.  Çok şaşkın duruyordu.

Macaque: Bak neden böyle düşünmeye başladığını bilmiyorum. Ama kendine gelmelisin. Ayrıca sen tam olarak kötü değilsin. İyi yanların da var.

Ben nasıl iyi olabilirdim ki. Herkes benim yüzümden zarar görüyordu.

Sun wukong: Ben iyi biri değilim.  Lütfen bana yalan söyleme. Ayrıca sen neden buraya geldin?

Ona bunu sormak zorundaydım. Cevap vermesini beklerken onun o güzel gözlerine bakıyordum.

Macaque: Ne demek ben iyi biri değilim.  Bunu hep sen ima ederdin zaten. Ayrıca Mk ile yolda karşılaştığım için buraya geldim. Senin iyi olmadığını düşünmüş.

Olamaz! Mk benim kötü olduğumu anlamış. Üstüne üstlük bunu Macaque 'a söylemiş. Ona gerçekleri söylemeden yanımdan  asla gitmezdi. Ona yalan söylemek istemesemde buna mecburdum.

Sun wukong: Bak gerçekten benim bir şeyim yok. Sadece gece iyi uyuyamadım. Ondan bu haldeyim.

Umarım yalanımı anlamaz.

Macaque: Diyelim öyle ama neden burada ağlıyordun ve dün niye bir anda yanımdan öyle gittin?

Son cümlesini biraz düşününce dün ne yaptığımı hatırladım. Olamaz! Ben yalan söyledikçe daha dibe batıyorum resmen. En iyisi Ona gerçekleri söylemek olacak.

Sun wukong: Öncelikle dün için özür dilerim. Aniden ordan gitmemeliydim. Ağlamama gelince gördüğüm bir rüya için ağlıyordum. Seni ve Mk'i merak ettirdiğim için özür dilerim.

Macaque ondan özür dilediğimi görünce çok şaşırmıştı.  Ona tüm gerçekleri iyi kötü anlatmış oldum zaten. Artık benden şüphelenemezdi.

Macaque: Özrünü kabul ederim  ama bir şartla. Bana rüyanda ne gördüğünü anlatacaksın .

Bir şey istemesen olmazdı zaten. Ona anlatırsam ruyadaki kişilerin haklı olduğunu savunacağına eminim.

Sun wukong: Asla olmaz. Şansını zorlama anlatmayacağım.

Üstüme gelmezse iyidir diye içimden geçirdim. Ama beni hiç şaşırtmadı niye mi çünkü üstüme gelmeye başladı.

Macaque: Wukong her ne gördüysen bana anlat yoksa buradan gitmem ona göre.

Gitmezsen gitme. Ben de sana istediğim kadar bakarım o zaman.

Sun wukong: Anlatmayacağım dedim sana.

Ne de olsa en fazla akşama kadar yanımda kalırdı.  Ama bu Macaque keçi gibi inatçıdır o .

Macaque: Sen istedin . Sen anlatana kadar gitmeyeceğim.

Acaba ona tekrar yalan söylesem mi diye düşünmeye başladım. En sonunda kararımı verdim ve anlatmaya başladım.

Sun wukong: Peki sen kazandın. Seninle olan eski bir anıyı gördüm. Bu da benim duygulanıp ağlamama neden oldu. Mutlu musun.

En iyi yalan buydu. Başka bir şey gelmemişti o an aklıma. Bu cevaba tatmin olmuş gibi sırıttı ve iyice dibime geldi.

Macaque: Söylediğim gibi bana karşı hâlâ hislerin var.

Bunu ima etmesi yanaklarımın iyice kızarmasına neden oldu. Benim bu halimi görünce iyice sırıttı.

Macaque: Pekala bunu öğrendiğim iyi oldu. Ama benim işlerim var. Sonra görüşürüz Şeftali.

Macaque altında portal açtı ve yanımdan gitti. Bana giderken şeftali demesi ona karşı olan hislerimin artmasını sağladı. Kendime gelmek için kafamı salladım ve derin bir nefes alıp verdim.

Artık kendime gelmeliydim. O gördüğüm sadece bir rüyaydı ve gerçek değildi.

( Evet yine böyle bir yerde kestim. Çünkü bu kitabı elimden geldiğince uzatacağım. Umarım bu bölümü de sevmişsinizdir. Yorum atmayı ve gerekirse eleştirmeyi unutmayın. Ayrıca kitabı okuyan ve destekleyen tum herkese teşekkür ederim. Hepiniz seviliyorsunuz🩷🩷🩷)

RÜYADAN GERÇEKLEREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin