2. Bölüm | Ölüme Şahitlik etmek

51 32 58
                                    

İyi okumalar...♡

~Ölüm daima yakındır... ~

"Karan daha hızlı sür lütfen!" Kapkaranlık virajlı yolda son sürat ilerliyorlardı.

"Daha ne kadar hızlı olabilirim Ada!" Genç adam korkunun verdiği panikle kız arkadaşının üzerine bağırmıştı. Genç kadın kokudan tir tir titriyordu, sarı küt saçları terden yüzüne yapışmış, kahve harareleri korkudan irileşmişti, adamın da pek bir farkı yoktu. Ela gözlerini yola öyle bir dikmişti ki her an sanki karşısına çıkacaktı o şey, birkaç dakika önce Şahit oldukları şey. Hala etkisinden çıkamıyorlardı. Korku tüm bedenlerini sarmıştı. Nefeslerini daraltıyordu.

"Özür dilerim Ada. Sakin ol kurtulacağız! Onu atlatmış olmalıyız."

Genç kadın hızla arkasını döndü, adamda dikiz aynasından arkaya baktı. Araba ışığı falan yoktu. Bir insanda bu hızda ki bir arabaya yürüyerek yetişemezdi değil mi? Yani öyle olmalıydı.

Tabi o kişi Ölüm değilse!

"Şükürler olsun takip edilmiyoruz yada izimizi kaybettirdik!"

"K-kurtulduk... kurtulduk!" Genç kadın kekelemişti sevinçten ağlıyordu bu sefer. İkiside derin bir nefes verdi.

"Kurtulduk!" Ve araba yolda kaydı Genç adam direksiyon hakimiyetini kaybetti...

....

Ölüm elimdeki silahla yavaş adımlarla eşliğinde tekerine ateş ettiği arabaya doğru ilerledi. Ağaca çarpmış araca baktı her yerinden duman çıkıyordu. Ön cam tamamen parçalanmıştı. Cebindeki küçük feneri çıkarıp arabanın kapısını açtı. İçerisin de sadece iki kişi vardı. Genç kadın ve erkek arkadaşı.

Oysa çok sevinmişlerdi. Onlar kurtulduklarını zannederken Ölüm hep bir adım öndeydi. Yerini almış kurbanlarının gelmesini bekliyordu. Kurbanlar istediği noktaya geldiğinde ise ateş etmişti aracın lastiğine. Araç iki tarafı ormanla kaplı yoldan kayarak ağaca çarptı. Ölüm ilk olarak adamın yaşayıp yaşamadığını baktı. Bayğındı ama kafasında ki yarıktan oluk oluk kan akıyordu. Böyle devam ederse kan kaybından ölecekti.

Akan kana dokundu. Kanın verdiği haz bambaşkaydı. Ruhunun derinliklerinde inen bir şey vardı, bir duygu. Kana her dokunuşun da ürperiyordu ve bu onun kana daha fazla ihtiyaç duyulmasını sağlıyordu.

Kurbanlarını gece öldürmeyi seviyordu çünkü o gececiydi. Geceler çok şeyi saklardı. Geceler en acımasızıydı, en sessiziydi, belkide en huzur verendi ve ölümle iş birliğinde olan tek şeydi. Karanlık ve sessizlik hayatının en büyük parçasıydı. Bu yüzden sonbahar ve kışı daha çok severdi.

Geceler uzun, gündüzler kısaydı. Yere düşen her yaprak onun için sanki bir insanı temsil ediyordu. Önce yeşerir, sonra ihtişamla sallanır ve günü gelince ağacın ona yaptığı ihanet ile solup yere düşerek toprakla bir olurdu. İnsanlar da öyleydi, önce doğar sonra büyürdü ve kendi yetenekleriyle bir yer edinir en sonunda ya bir ihanetle ya da ölümün gelmesiyle yaşamı biterdi. Yaprak gibi toprakla bir olurdu. Bu yüzdendi ölümün sonbahar, kış ve gecelere olan aşkı.

Ölüm seçtiği kurbanları öldürdüğü zaman için özel tasarlattığı kabanının içerisinde küçük cam şişeler için yerler vardı. Belki bu kurbanlar önceden araştırılıp seçilmemişti ama her zaman fazladan cam şişeleri vardı. Vakitsiz bir kurban her zaman olabilirdi. Eldivenlerini eline geçirdi. Şişesini çıkarıp adamın akan kanını doldurmaya başladı. Şişe dolunca yerine yerleştirip adamın gece gibi siyah saçlarından tuttu art ardına kafasını direksiyona vurdu böylelikle kafasındaki yarık daha fazla büyüdü. İşini şansa bırakmamalıydı bir günde iki kumar oynayamazdı. Heyecanı sevsede kendini çok büyük risklere atacak kadar değil. Kan daha fazla akmaya başladı. Adamın ceplerini karıştırıp cüzdanını çıkardı. Nüfus cüzdanına baktı Adı: "Karan SOMAN" 07/05/1998 doğumlu. İstediği bilgileri aldıktan sonra kalemle şişenin üzeri sıkıcı yazdı. Bu sefer diğer tarafa geçip kadının yanına yaklaştı.

AVCI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin