<"Naber, babacık?"> diye yazdığı mesaja bakıyordu son 2 dakikadır Asi.
'neden?' diye geçirdi içinden 'neden benim şirketim de diğer şirketler gibi değil, neden biz Teams kullanmıyoruz da, kendi saçma yazılımımızı kullanıyoruz? Ve neden bu soktuğumun salak yazılımında mesajı geri çekme özelliği yok'?
Soysalan Holding'in kendi yazılımını kullanması nedeniyle her çalışanın sistemde bir numarası vardı – ve bu numaralar rastgele atanmıştı. Cesur'un numarası 5638'di, her mesaj yazmak istediğinde 5638'i yazıp mesaj kutucuğuna basması gerekiyordu. Eğer her seferinde Cesur'a atanan o rastgele ID numarasını girmek zorunda kalmasaydı, 5639'a yanlışlıkla mesaj atmazdı.
5639 her kimse ya bilgisayar başında değildi ya da herhangi bir kimseye atanmamıştı. Asi ikinci olasılığın olmasını diledi, kimsenin onu insan kaynaklarına şikayet etmesini istemiyordu. Bu işe ihtiyacının olmasının yanı sıra, bu işi şaşırtıcı bir şekilde seviyordu. Maaşı, yan hakları, lokasyonu, çalışma arkadaşları derken - adeta mükemmel bir paket gibiydi. Hoş eskiden aylık Cuma akşamları düzenlenen happy hour'lar ve lahmacun salı'ları, Yaman ve Alaz Soysalan'ın şirketi dedeleri Eşref Ali Soysalan'dan devraldıklarından beri düzenlenmiyordu, ama bu da istifa etmesini gerektirecek geçerli bir sebep değildi.
on dakika olduğunda hala bir cevap almamış olmak Asi'yi biraz rahatlamıştı; 5639 numarası, umduğu gibi sistem tarafından birine atanmamıştı, o yüzden holding'in herhangi bir insan kaynakları protokolünü "babacık" mesajı atarak ihlal etmiş sayılmazdı, değil mi? Tam rahatlamışken, dünya ona o kadar şanslı olmadığını yeniden hatırlattı. Bilgisayarından gelen sesle irkildi, korktuğu cevap gelmişti. 5639 numarası birine atanmıştı ve o her kimse onun attığı "babacık" mesajına cevap vermişti.
5639: <Kişisel meseleler için iç mesajlaşma yazılımını mı kullanıyorsun?>
Asi homurdandı ve alnını masasının üzerine yasladı. Şansına küfretti, zaten neden farklı bir şey olmasını bekliyordu ki? Asi hayatta şanslı olan o insanlardan değildi. 'Bari' diye geçirdi içinden 'nolur bu kişi C level olmasın'. Sonra evrene doğru mesaj verebilmek için hızlıca ekleme yaptı 'C-level olmamasına ek Yaman ya da Alaz Soysalan'ın huysuz mu huysuz asistanlarından biri de olmazsa süper olur'. Yaman ve Alaz Soysalan'ın asistanları nemrutlukları ile nam salmış Duygu ve Emine, ona hiç acımazdı - biliyordu. Onlardan birine gitmişse, kesin IK'ya şikayet edilirdi.
'Hem "babacık" mesajı teknik olarak cinsel taciz sayılıyor muydu ki?' diye söylendi Asi. Zaten mesajı atarken ki niyeti taciz etmek değildi – ama niyetinin şu anda hiç bir önemi yoktu. İnsan Kaynakları onu çağırırsa nasıl açıklayacaktı kendini? İki hafta önce Cuma günü iş çıkışı departmanca içmeye gittik, içmenin birazcık bokunu çıkardık ve Cesur "sugar daddy" kavramını yanlış anlayarak barda tanıştığı bir kıza gidip "senin babacığın olmamı ister misin?" dedi - sonra da suratına içki fırlatıldı. O günden beri de departman olarak ona "babacık" diye sesleniyoruz mu? Kaldı ki bu hikayeyi anlattığında, ve iş yerinde birbirlerini hangi sıfatlarla çağırdıklarını öğrendiklerinde – ki babacık, diğerlerinin yanında çok masumane kalıyordu – anında kovulmama şansı yoktu. Giderken başka arkadaşlarını da yakması çok olasıydı.
Asi başını ellerinin arasına almış varoluşsal bir krizin ortasındayken bilgisayarından bir mesaj bildirim sesi daha geldiğini duydu ve kafasını kaldırdı.
5639: <Küçük kız>
Bekle. Ne? Küçük kız mı demişti 5639 ona? Daddy – little girl misali? Babacığa cevap "little girl" mu yazmıştı? Asi düşünmeden hemen kendini cevap verirken buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karışık Kaset
FanfictionAdından da anlaşılacağı üzere karışık kaset; alternatif bir evrende geçen çerezlik mini hikayeler serisi.