Hezaren Çiçekleri (3/6)

2.5K 134 220
                                    

Serimizin yeni bölümüne hoş geldiniz, yine biraz uzun bir bölümle karşınızdayım. Ev taşıdığım için yeniden kontrol etmeye vakit bulamadım, yazım yanlışı varsa affola.

Bir sonraki yeni bölümde, (biraz geç gelecek gibi duruyor şimdiden kusura bakmayın), kalan sağlarla, görüşmek dileğiyle - umarım seversiniz🤍



Alaz, iki hafta boyunca Asi'yi dersler dışında hiç göremediği için, kendine sürekli bunun normal olduğunu hatırlatıyordu. İkisi de yoğundu; arada iki hafta görüşmemek gayet normaldi. Üstelik dersler başladığından beri Asi ödevlerle boğuşuyordu. Ödevlerden fırsat bulabildiğinde de ya staja ya da bardaki işine gidiyordu. Yine de çoğu gece konuşuyorlardı, yani... aslında bir sorun yoktu. Alaz'ın biraz makul olması gerekiyordu, biliyordu - sonuçta Asi'nin son senesiydi — üstüne üstlük derslerinin ne kadar yoğun olduğunu da bizzat kendisi biliyordu. Kendi verdiği ödevlerin yanı sıra, diğer hocaların da ne kadar ödev verdiğini attığı bizzat diğer hocalarla yaptığı konuşmalardan öğrenmişti.

Alaz derin bir nefes aldı, önündeki kâğıt yığınına odaklanmaya çalıştı. Son bir saattir boş gözlerle aynı sayfaya baktığını biliyordu. Alaz, Asi'yi düşünmekten, saatler önce bitirmesi gereken işi hâlâ bitirememişti.

Alaz, dikkatini toparlamak için koltuğun arkasına yaslanıp derin bir esneme ile yayıldı, son iki haftadır olduğu gibi yine Asi dışında her şeyi düşünmeye çalıştı. Son zamanlarda bütün odağı sanki Asi'ye kaymış gibiydi, nerede ne yaptığını düşünüyor, dakika başı mesaj atmamak için kendini kontrol etmeye çalışıyordu. İyiydi, her şey kontrol altındaydı. Asi'yi özlemiyordu, onu tekrar öpmek için bilmediği kadar çok saniyeyi kesinlikle saymıyordu.

Hiçbir şey kontrol altında değildi. Özlemişti ve sabrının sonuna gelmişti.

Alaz, gözleri kapalı koltuğa yaslanmışken bir anda telefonu çaldı. Asi'nin aramasını bekleyerek telefonuna bir umut uzanmıştı. Hızla doğrulup masada duran telefonunu kaptı — kardeşleri Facetime'dan arıyordu. Oflayarak kardeşlerinin aramasını açıp açmamayı düşündü – şimdi açmazsa bütün gece onu taciz edeceklerdi, biliyordu. Oflayarak aramayı yanıtlandırdı ve kaderine razı oldu.

"ALAAZ"

"SONUNDA BE OĞLUM"

"ABİ"

Kardeşlerinin hepsi, konuşmaya dahil olur olmaz aynı anda konuşmaya başlamıştı. Alaz dikleşerek elleriyle saçlarını karıştırdı, mırıldanarak merhaba dedikten sonra kardeşlerinin onu neden rahatsız ettiklerini sordu.

"Ay huysuzluğu üstünde bunun yine" diye söylendi Çağla.

"Müsait mi değildin acaba?" diye sordu Yaman yüzünde muzip bir gülümseme ile.

"Nasılsın abi?" diye sordu Ece büyük bir içtenlikle.

Yine aynı anda konuşmuştu kardeşleri, Alaz homurdanarak ekrana somurtarak bakmaya başladı.

"Yurttan sesler korosu modunu açmışsınız bakıyorum Soysalanlar" dedi huysuz bir şekilde. "Teker teker gelin. Ama öncesinde Ece'm birtanem iyiyim güzelim sen nasılsın?" diye sordu.

"İyiyim abicim sen-"

"Ya seninle biz dokuz ay aynı karnı paylaştık be insafsız insan ikizine de nasıl olduğunu sorar" diye söylendi Çağla araya girerek.

"Domuz gibisin görebiliyorum" dedi Alaz, Çağla'yı tersleyerek.

"Ya pardon da ben bu tribi çekecek ne yaptım acaba?" dedi Çağla.

Karışık KasetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin