Not: bölüm öncesi uyarılarım hız kesmeden devam ederken, bir önceki uyarım bu bölüm içinde geçerliğini koruyor; yazdıklarım herkese hitap etmeyebilir ve/veya okuyanlar fazla +18 bulabilir.
Şimdiden verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür diliyor, iyi okumalar diliyorum.
Birlikte yanmak isteyenler, lütfen kemerlerinizi bağlayınız.
—
Söz konusu intikam almaksa Alaz Soysalan avını direkt öldürmek yerine yavaş yavaş oynayarak öldürmeyi tercih ediyor gibi duruyordu.
Alaz'ın ofisinde, Asi'nin kazandığı zaferin ertesi günüydü – öğle saatleri olmasına rağmen henüz Alaz'dan beklenilen darbe gelmemişti. Asi ne beklendiğinden emin değildi, ama sabah karşısında gördüğü soğukkanlı ve kayıtsız Alaz'ı beklemediği kesindi. Özellikle, kahvesini mikrodalgada ısıtırken, kahve snobu Alaz Soysalan ağzını bile açmamış, kahvenin nasıl içilmesi gerektiğiyle ilgili yorumlarını kendine saklamıştı.
Üstüne üstlük mesai başladığından beri geçen 6 saat içerisinde herhangi bir şekilde ofisine çağırmamış, yapılan toplantılarda minimum göz teması kurmuş, koridorda köşeye sıkıştırmamış ve/veya varlığını kabul eden herhangi bir harekette bulunmamıştı. Geçen altı saat boyunca yaptığı tek şey, kahve makinesinden kahve aldıktan sonra masasının yanından geçip gitmek olmuştu.
Kahretsin ki, yine o Asi'nin düştüğü takım elbiselerden birini giymişti; ışığı emiyor gibi görünen simsiyah bir takım elbise, takım elbise ile taban tabana zıt olan kırmızı kravatı ve kırmızı kravatı ile uyumlu cep mendili ile, şerefsizin evladı katalogtan fırlamış gibi duruyordu yine. Yetmezmiş gibi, toplantı boyunca gümüş kol düğmeleriyle oynayıp durmuştu. Kurulan minik göz temasları haricinde – ki kol düğmeleri ile oynarken göz göze geldiklerini farketmişti Asi - çoğu zaman onu görmezden gelmişti Alaz. Asi ise yüzüklü parmaklarının yaptığı narin hareketleri seyrederken nefesinin kesildiğini hissedip durmuştu.
Asi'nin yapması gereken halihazırda bir sürü kodlama vardı, ama odaklanamıyordu - özellikle şeytanın vücut bulmuş hali karşısında dikilirken, sevgili beyni, sadece azgın sevişmelerinden kesitleri tekrar tekrar oynatmayı tercih ediyordu. Bir de Rüya vardı tabi – önüne cetvel uzatıp işaretlemesi için yalvarıyordu yarım saatte bir.
"Arkadaşlar her şeyi paylaşır" demişti Rüya gülerek bir elinde cetvel diğer elinde Türk kahvesi ile masasına doğru gelerek.
"Bana kahve yapıp istediğini alamazsın" demişti Asi – gerçekten kodlama yapması gerekiyordu, ama nedense bütün yetilerini kaybetmiş gibiydi.
"Asi sevişip anlatmamazlık yapamazsın" demişti Rüya omzundan ittirerek.
"Bazılarımız sevişip naklen yayın yapmak istemiyor olabilir" demişti Asi Rüya'yı geri ittirirken.
"Aşkolsun böyle mi oldu şimdi? Yalnızlığın en doruğunda olduğun günlerde 'bunu bir takım sporu olarak gör Rüya, hepimizin adına sevişiyorsun' diyen kimdi zamanında? Ya da 'arkadaş, arkadaşın seks hikayelerine muhtaçtır'? demişti Rüya kırılmış gibi kalbini tutup konuşurken.
"O sen ve Yaman'ı konferans öncesi basmadan önce geçerliydi."
"Ne yapabilirim ki Asi kız – kapı kilitlemek tarzım değil" deyip cetveli tekrar gözünün önüne sokmuştu Rüya. Cevabını almadan rahat bırakacak gibi durmuyordu.
"İşaretlersem beni rahat bırakacak mısın?"
"Pozisyon analizleri için biraz daha bekleyebilirim bence." demişti Rüya sanki daha bir saat önce Çağla ile grup konuşması yaptıkları whatsapptan, Volkan Demirel meme'i gönderip "inceleyeceğiz her pozisyonu analiz edeceğiz" yazıp gönderen kendisi değilmişcesine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karışık Kaset
Fiksi PenggemarAdından da anlaşılacağı üzere karışık kaset; alternatif bir evrende geçen çerezlik mini hikayeler serisi.