B7 - Can Kırıkları

3 1 0
                                    

B7 - Can Kırıkları

Hikayeyi okuyan varsa yorum yaparak okuyabilir mi? Yorum sayısı neredeyse yok denecek kadar az. Yardım ederseniz çok mutlu olurum <3

 Yardım ederseniz çok mutlu olurum <3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⌖ﮩ٨ـﮩﮩ٨ـــــــ⋫☠⋪ـــــــﮩ٨ـﮩﮩ٨ـ⌖

Güneş doğuyor, içimi yüzüme vuran ışıkları ile birlikte sıcacık ediyordu. Etrafta insanların sesleri bile huzurumu bozmaya yetmeyecek bir andı. İnsan sesleri boğuk ama duyulabilecek seviyedeydi. Yalnızlığı, sessizliği tam da o an istemiyordum. Yüzünde gözleri kapalı bir biçimdeki tebessümü hiç de Güneş'e çizdiğim sahte bir gülümseme değildi. Canlı, kanlı bir şekilde karşımdaydı. Gamzesi ise... İşte en çok gözlerimi alan kısım orasıydı. Küçücük bir çukur.

Gözlerimi açtım. Güneş sanki hiç var olmamıştı. Gözlerimi açtım ama etraf eskisi gibi hep karanlıktı. Gözlerimi açtım. Etrafta ses, soluk yoktu. Yalnızdım. Yalnızlıktan, sessizlikten nefret eder oldum. Mutluydum yalnızken, mutluydum sessizlik içerisinde. Huzur bulduğum her şey o kadar yabancıydı ki üzerime aldığım hırkanın ağırlığı beni zorluyordu.

Gözlerimi açtım, o yoktu.

Kerim'in ayak sesleri üzerine düşüncelerimi bir kenara bırakmak zorunda kaldım. 1 saatlik de olsa huzur bulduğum her şeyin tersi olduğu bir ortamda onunla geçirdiğim vakitleri düşünmemem lazımdı. Sare'yi anlatmak istemiyordum. Aslında hiçbir şey anlatmak istemiyordum. Kerim aldığı dereceleri düşünmeksizin beni konuşturacağı, konuşturmasa bile beden dilimden iki dakikada olayları çözebilen bir polisti. Aldığı ödüllerin dışında bu olağan dışı bir yetenekti.

Ama her şekilde Sare'yi anlatmayacaktım. Anlamasına izin vermeyecektim. Ona şu bir anda ortaya çıkan kasetin içinde bir dediğinin doğru olup olmadığını bilmediğim kişinin anlattıkları yüzünden güvenim sarsıldı. Herkese karşı sarsıldı. Her şeye karşı. O kasetteki adama inandığımdan değildi. Ama inanmak da istiyordum. "Belki de üvey değildimdir?" Sözünün varlığı ortada doğruluğu değildi. Ama o doğru olabilme yüzdesi bile yüzümü güldürmeye yetiyordu bile.

Herkesin söylediklerinin yalan olmasını çok istiyordum şeker isteyen küçük bir çocuk gibi.

"Çaylar geldi." Dedi önümdeki küçük orta sehpasının üzerine yerleştirirken benim demli çayımı. Kendininkini de tam karşısına yerleştirip tam da karşı beyazımsız, kremimsi kanepesine yerleşirken. Benim gibi kanepenin ucuna konuşlanmış olsa da pür dikkat gözlerimin içine seyredaldı kahverengi gözleri. İç çekip "Dediğini yaptım. Ne babana ne de Begüm'e seni bulduğumu söylemedim ama baban belki de çoktan öğrenmiştir karakoldan. Bu benim elimde olan bir şey değil."

Demli, kan kırmızısı renkli çayımın sıcaklığı gerek üzerindeki dumanlardan gerekse yudumluk boşluk kalan cam kısmın buğusundan anlaşılıyordu. Elimi çay bardağının ucundan tutup üfleyerek bir yudum içime çektiysem de dilimin yangınını hemen hissetmiştim. Gözlerimi kaldırıp üzerine dikmeye niyetlendiğimde onun zaten diktiğini fark ettim. Her hareketim onun soru işaretlerine bir cevap niteliğindeydi. "Ailenle tartışmışsın ama Begüm ile değil."

Mavi Pigment         (İntikam Sarkacı 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin