bölüm 7

79 6 7
                                    


Avuç içlerime üfleyerek kantine doğru yürüyordum. Eve dönmüştüm fakat abimle tek kelime konuşmamıştık. Sözde çok pişmandı ama dönüp benden özür bile dilememişti.

Babamın vefatıyla evde öz annem de dahil kimsenin kalmadığını anlamıştım artık.

Üzerimdeki hırkaya sarınarak kantine girdim. Hava bugün fazla serin ve yağışlıydı. Dersin başlamasına daha yarım saat vardı ve içim ürpermeye başlamıştı.

Tam kantine sıraya girip sıcak bir kahve alacaktım ki telefonuma mesaj düşmesiyle elim arka cebime gitti.

+05** : sağ tarafındaki ikinci masaya bak.

Başımı kaldırıp dediği yere baktığımda masanın üzerindeki karton bardağı gördüm. Kaşlarım hiddetle çatılırken sıradan çıktım ve masaya doğru ilerledim. Bardağın yanına vardığımda üzerinde pembe bir post-it kağıdı yapışıktı ve not vardı.

Üşürsen, üşürüm Ahu.

"Kimsin sen ya?" diye mırıldandım başımı kaldırıp hızla etrafı süzerek. O kadar insanın elinde telefon vardı ki, ayırt edemiyordum.

+05** : boşuna arama, bulamazsın.

Ahu : demek okuldan birisin.

Ahu : beni rahat bırak artık.

+05** : o pek mümkün değil, maalesef :)

+05** : afiyet olsun çabuk iç de için ısınsın.

Ahu : rüyanda görürsün.

Telefonu bırakıp yanımdan geçen rastgele bir çocuğu çevirdim ve birkaç sohbetin ardından karton bardağı çocuğa uzattım. Bu soğuk havada sıcak kahve bulmanın mutluluğuyla gülümseyip yanımdan geçtiğinde ellerim yeniden klavyeye yöneldi.

Ahu : seni bulacağım.

Ahu : ve bulduğum o an elimdeki not kağıdı ağzına tıkayacağım.

+05** : beni yalnızca ben istersem bulabilirsin.

+05** : ve bulduğun o an da istediğini yapabilirsin.

+05** : senden gelen her şeye razıyım :)

yaşat beni | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin