yaşat beni | texting

bölüm 19

Kanepenin üzerinde sızlanarak gözlerimi araladığımda etrafa kısa bir bakış attım. O kadar yorgundum ki olduğum yerde uyuyakalmıştım. Atakan'ın evinden artık çıkmam gerekiyordu, ona yeterince yük olmuştum. Bir şekilde başımın çaresine bakacaktım.

Mutfaktan tıkırtılar gelirken kaşlarım çatıldı ve "Atakan," diye seslendim oturduğum yerden. "Neredesin?"

"Mutfaktayım." derken çok gürültülü bir ses çıktı ve yerimden sıçradım. Sanırım bir şey düşürmüştü.

"İyi misin sen?"

Ses gelmediğinde yerimden kalkıp mutfağa yöneldim. Başımı kapının öteki tarafına uzattığımda gördüğüm görüntüyle şok oldum. "Atakan? Ne oldu sana?"

Bana döndüğünde yüzünün una bulanmış bir vaziyette olduğunu gördüm. Gözlerini far görmüş tavşan gibi açmıştı. Her taraf bembeyazdı.

"Ben sana şey yapıyordum..." derken ağzının üzerindeki unların uçuşmasıyla kendimi tutamayıp gülmeye başladım.

"Çok komik duruyorsun!"

Bozulmuş bir ifadeyle, "Aşk olsun," dedi kollarını göğsünde birleştirip. "Ben burada yaşam mücadelesi veriyorum sende bana gülüyorsun!"

"Şuan seni ciddiye alamıyorum!" dedim kıkırdayarak.

"Öyle mi o zaman bende seni ciddiye almıyorum!" dedi ve yerden aldığı bir avuç unu yüzüme savurdu. Dudaklarımdan ufak bir çığlık kaçtığında ellerimi havaya kaldırdım.

"Atakan!"

Sinirle adını söylerken benim aksime yüksek sesle kahkaha attığında yere düşürdüğü un çuvalını aldım ve kafasından aşağıya boşalttım.

"Yuh!" dedi başını iki yana sallayıp. "Kızım vur dedik öldürdün boğuluyorum!"

Çuvalın yarısında elimden aldı ve kalan unu benim ona yaptığım gibi kafamdan boşalttı. Kaçmaya çalışırken yere dökülen su birikintisine basıp yere düştüm. Atakan olduğu yerde kalıp, "Ahu!" dedi dehşetle.

Onun aksine kahkaha atmaya başladım. Şuan bulunduğum durum o kadar komikti ki, kahkaha atmamanın imkanı yoktu.

"İyi misin sen?" Yanıma gelip ellerini omzuma koyduğunda başımı salladım gülerek.

"İyiyim."

Birbirimize kısa bir bakış attığımızda yeniden gülmeye başladık. Birkaç dakika gülüşlerimiz sönmezken Atakan iç çekerek yüzüme baktı. "Hep böyle gül olur mu, Ahu?"