bölüm 17

59 5 0
                                    


Derste geçen 45 dakikanın ardından nihayet kendime gelmiştim. Biri gelip tam kalbimin ortasına doğrultsaydı namluyu.. Sonra çekseydi tetiği, değil canımın acısını ; vurulduğumu dahi fark etmezdim. Öyle bir umursamazlık, öyle bir bezmişlik vardı üzerimde.

Zar zor kendimi kampüsten atarken Atakan'ı geride bırakmıştım. Hayatım yeterince zordu, bir de onu bu zorluklarla uğraştıramazdım.

Telefonumdan saate baktığımda sıkıntıyla ofladım. Bugün internetten bulduğum bir cafeye iş başvurusunda bulunacaktım. Duraklara doğru yürürken başımı telefondan kaldırdığımda gördüğüm yüzle olduğum yerde kaskatı kesildim.

Abim gelmişti.

Burnundan solurken attığı her adım cehennemim olacakmış gibiydi. İstemsizce birkaç adım gerilediğimde, "Senin ne işin var burada?" diye sordum.

"Ben sana evden çıkılmayacak demedim mi?" dedi, öfkeyle. "Ben sana seni sürükleyerek götürürüm demedim mi Ahu?!"

"Burası yeri değil," dedim sertçe yutkunup. "Burada olmaz."

"Bundan sonra sen arsızlık yaptığın sürece zaman mekan farketmeyecek benim için," dedi ve koluma asıldı sertçe. "Yürü, gidiyoruz."

"İstemiyorum." dedim direnerek. "Gelmeyeceğim."

"Ne demek gelmeyeceğim lan?" Ürkütücü bir tonla bana baktığında gözü dönmüş gibiydi. "Beni delirtme Ahu, yürü dedim sana!"

"Bıktım artık ya yeter!" Sesim birkaç desibel yükseldi. "Canımdan bezdim artık, ne istiyorsun sen benden?!"

"Kapa çeneni!" Elinin tersiyle yüzüme vuran tokat gözlerimin yanmasına sebep oldu. Başım sağa doğru düşerken dudaklarımı birbirine bastırdım. "Sana vurmak istemedikçe beni buna mecbur bırakıyorsun!"

Yediğim tokadın etkisini atlatamadan "Lan," diye bir ses işitmemle abimin ayağımın dibine yığılması bir oldu. Şaşkınlıkla gözlerim büyürken başımı kaldırdığımda Atakanla göz göze geldik. "Ne yaptığını sanıyorsun sen? Dağ başı mı lan burası?" derken elleri abimin yakasına sarınmıştı çoktan.

"Yine mi sen?" diye sordu abim, ağzında biriken kanı tükürerek. "Ben sana kaç kere abi kardeş arasına girme dedim lan? Sanane kardeşim değil mi ister döver ister severim!"

"Bu kız senin malın değil, kardeşin ulan!" dediğinde Atakan'ın gözü dönmüş gibiydi. "Koruyup kollayacağına bir tokat da sen atıyorsun! Ne biçim abilik bu?"

"Senden mi öğreneceğim abiliği," derken ardı arkasına birkaç küfür sayıkladı abim. Bunun üzerine Atakan daha çok delirmiş, abime yumruklarını geçirmeye başlamıştı.

Kendime gelerek, "Dur artık, nolur!" dedim Atakan'ın koluna asılarak. "Abim o benim, yapma Atakan!"

"Bana hâlâ bu herifi mi savunuyorsun?" diye sordu Atakan sorgularcasına fakat bilmiyordu ki ben ona zarar gelmesinden korkuyordum. "Bırak öldüreyim sende kurtul artık Ahu! Varlığından daha iyidir yokluğu!"

"Nolur bırak, gidelim.." dedim yalvarırcasına. "Bırak ne hâli varsa görsün!"

Atakan'ın elleri gevşerken abim yattığı yerden sızlanarak bana baktı. "Sakın Ahu!" dedi tehditkarca. "O herifle gidersen bu kez öldürürüm seni, sakın!"

Gözlerimden birkaç damla yaş süzülürken Atakan son kez bir tekme savurdu karnına. "Hâlâ öldürürüm diyor ya, gebertirim lan seni!"

Tek kelime etmeden abimin yüzüne acınası bir bakış atıp Atakan'ın kolundan tutarak cekiştirdim. "Yürü Atakan, gidiyoruz."

yaşat beni | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin