Nasılsınız iyi misiniz? Ben çok iyiyim bugün İlk bölüm ile karşınızdayım. Umarım beklediğiniz düzeyde güzel bir bölüm olmuştur. Bu kitap hakkında ki her düşünceniz benim için çok önemli. Bu yüzden bol bol yorum görmek istiyorum. Ve alt taraftaki küçük yıldıza basarak bana destek olabilirsiniz.
"Keyifli okumalar"
Kimdik biz? Ruhlarımıza gizlenen, acılar ile yaşayan bir avuç insan mı? Bazen ölmek bile daha tatlı gelir insana. Yaşamak ölümden beter bir hâl alır. Başa çıkamasın.
-İntikam-
Bazı anlar vardır ki, yaptığın hatalar, ardında bıraktığın göz yaşları, kırık kalpler hepsi unutulur. Bugün her şey unutulmuştu. Her şey 6 yıl önceye bırakılmıştı. Küskünlükler kısa bir süre de olsa bir tarafa atılmıştı. Bunun sebebi biricik abimin ölümüydü. Yılardır küs olduğum dedemden almıştım haberi, soğuk bir Zemheri akşamı, Pariste ki evimde almıştım. Bir telefon çağrısı ile. Ben ölümü sadece dışardan izlemiştim. Asla bizim kapımızı çalmaz diye biliyordum. Ama yanılmışım. Ölüm her an herkesin kapısını çalıp, bizi sevdiklerimizden koparabilirmiş. Belki bir gün bizim için bile çalardı o kapı, çünkü bizde başkalarının sevdiğiydik. O helva sizin evinizde pişmediği sürece, sürekli size tatlı gelir. Herkesin acıyı farklı yansıtması vardır. Bizim orda en büyük ölüm acıları. Yapılan ağıtlar ile, dizlere dövülen eller ile yapılırdı. Dağa taşa dert ağıtları yakarız. Hatta öyle bir yakarız ki, dağ taş bile sizin adınıza ağıtlar yakar.Haberi ilk aldığımda nevrim dönmüştü. Nefes almakta güçlük çekiyordum. Boğazım düğümlenmiş bir daha açılmaz bir hâl almıştı. Hemen memleketim olan Mardin'e gitmek istedim. Zaman geçmek bilmedi. O an bir kuş olup, kanatlanmak istedim. Bu gurbet yerden hemen kurtulup, memleketime dönmek istedim. Geride bıraktığım dedemin yanına gidip, yılardır beklettiğim özlemi sunmak istiyordum.
İçimdeki pişmanlık bütün bedeni mi ele geçirmişti. Abi mi doyasıya göremeden hayata gözlerini yumuştu. Keşke altı yıl önce Paris'e kaçmasaydım. Belki abime doyabilirdim. Ama bunu kendime yapamazdım. On sekiz yaşında dedemin borçları yüzünden, benim çocukluk arkadaşım ile evlenme mi istedi. Ben bunu on sekiz yaşındaki kendime yapamazdım. Bu yüzden ardımda kırık kalpler ve göz yaşları bırakarak o konaktan kaçtım. Pişman mıyım? Evet köpek gibi. Ardımda Aile mi bıraktığım için çok pişmanım. Keşke her şey farklı olsaydı.
Bitmek bilmeyen yollar, dinmeyen düşünceler. Bir an önce abimin cenazesine yetişmek istiyordum. Sadece dedemin haberi vardı, Konağa geri döneceğimden. Eve gittiğimde, evdekilerin bana yapacağı şeyler ve sözler umrumda bile değildi. Sadece dedemin yanında olmak istiyordum. Onu bir daha asla yanlız bırakmayacaktım. Ne olursa olsun ne memleketi mi, ne de, dede mi bırakacaktım. Abi mi kimin öldürdüğünü de bulucaktım. Dedem beni aradığında, abimin cansız bedenini konağın kapısının önünde bulduğunu ve göğüsünden iki mermi izi olduğunu söylemişti. Kim ne istemişti abimden? Kim vahşice kapının önüne koyardı. Sadece abim değil, kimse böyle bir ölümü hakketmiyordu. Düşüncelerim, göz yaşlarıma vesile oluyordu. Her göz yaşım intihar edercesine yanaklarımdan süzülüyordu. Kafamı uçağın camına yaslayarak bir an önce bu yolun bitmesini istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ
Genç KurguSoğuk bir Zemheri akşamıydı. Mardin o gece çok gürültülüydü. Evde duyulan ağıtlar, insanın yüreğini parçalıyordu. bedenlerimiz artık lanetliydi. yüreklerimiz parçalanmıştı. yanan ağıtlarda aradık teselimizi. yüreğim intikam ateşi ile yanıp kavruluy...