3.

63 8 0
                                    

Sınıfa ders devam ederken girdiğim de içeride hoca ders anlatıyordu, büyük bir sınava gireceklerinin farkındaydı herkes. Ama ben, tüm absürtlüğümle dersi böldüm; konuşmadan yerime geçtiğimde hocanın sabır diler gibi nefes aldığını gördüm. Okulun hayranı değildim ya! Yağız soran gözlerle bana bakarken benim aklım onun sorularının milyonlarcasıyla doluydu...

Önüme kaydırılan özensizce yırtılmış kağıda baktım, el yazısı da faciaydı.

Bu kadar gizemli olmak zorunda mısın?

Yağız... yağız... yağız...

Tamamen samimi.

Samimi kelimesi oraya uymadı yalnız.

Söylemeye gerek duymadığım bir şey de, TM okuyor olduğumdu. Benimle ilgili böyle bir tercih yapılmasının nedenini merak ediyordum. Neyse, kimse oturup fizikle uğraşamazdı değil mi?

Hiçbir şeyi umursamadığımı ne zaman anlayacaksın?

Sadece beni umursadığında?

Bu bir soru mu?

Teklif? İleri mi gittim?

Hayır, cevabım evet.

Kağıdı önüne uzatmamdan sonra, uzun bir süre sonra yüksek bir sesle,

"sen, ciddi misin?" diye sordu. Gözleri büyümüş, heyecanı ve şaşkınlığı yüzüne yansımıştı.

Hoca bize doğru bakınca sustu ama hala yanıt bekliyor gibi görünüyordu.

"eğer liseli bir ergensen, hayır diyebilirim?"

"hayır! Yani ergen değilim. Yani şey, güzel olacak."

Yarım bir şekilde gülümsedim, saçmaladığımın farkındaydım ama içimdeki hayal kırıklığı kadar büyük değildi. Bir intikam mı alıyordum, belki...

Önüme döndüm ve kafamı sıraya bırakıp gözlerimi kapadım. Aşk güzel bir şey değildi çünkü güzel olsaydı, uğruna her şeyi feda edebileceğimiz bir şey olsaydı ben mutlu olurdum, çünkü ben Yasir'e her istediğini verebilirdim. Onun olabilirdim. Biz olabilirdik.

Zil çaldığında sıramdan kalkmamayı düşünüyordum ama az önce ilişki yaşamaya başladığım biri tarafından hunharca dürtüldüm. Zil çaldı duydum, benden beklentin ne? Hemen boş bir sınıfta mercimeği fırına mı süreceğiz? Beni benimle bıraksan ve bir baksan ben boş bir sınıfta mercimeği fırına verme havamda mıyım?

Tepki vermedim ve sessiz bir acı çekme modunda kaldım. Tekrar ders başladığında, tekrar teneffüs olduğunda derken kafamı kaldırıp başımı ovduğum sırada kapıdan giren sarışın bir sürtük görmemle kan beynime sıçradı ama ne sıçrayış, yerimden doğruca kalktım ve yanına gittim. Herkes ani çıkışımı çözümlemeye çalışırken daha beyin yakıcı bir hamlede bulundum ve Kayla'yı kolundan çekip duvara çektim. Adeta duvara yapıştırdım ve bileğini sıktım. Korkmuş görünüyordu, kimseden ses çıkmadığı için gergin hissettiğini anladım.

"neyden bahsettiğimi anla ya da anlama umurumda değil, ama sakın senden 'büyük' işlere bulaşma!"

Tıslar gibi konuştuğumda duvara iyice sinmişti. Geçmişteki ben de böyleydim işte, bu kadar zayıf. Ahh, çok yazık!

Geri çekilip, sırama yürümeye başladığımda herkesin suratında gezindi gözlerim; ne kadar farklıydı hepsi, tepkileri çeşit çeşitti...

Yüzünde hep şaşkın bir ifade olan kız bu kez korkmuştu,

Çirkin ve dedikoducu olan kız, suratını buruşturmuş bana bakarken, muhtemelen kızgındı.

GEÇMİŞİN GÖLGESİNDE, AŞEKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin