Yorgun bir sonbahar gibi ruhum
Yazın tüm sıcaklığını çekmiş
Soğuk bir duşa girmişim gibi
Saçlarım ıslak ağaç yaprakları
Ellerim çamurlu bir toprak
Tüm kızıllığıyla batan güneş gibi
Kan çanağı gözlerim
Çığlığım nefesimin dumanı gibi
Uzun ve puslu
Sesinin kokusu ellerime sinmiş
Üstüm artık aldırmıyor o acı kokuyu
Bir sigara daha yakıyorum
İçime çektikçe
Parıldayan ateşte buluyorum
Gözlerinin parıltısını
Avuçların ise
Parmaklarımın ucundaymış gibi
İçime çektikçe sararıyor ve büzüşüyor
Şu kirli dünyanın
Bütün pisliğini tutuyorsun sanki
İçime sadece mutluluğunu veriyorsun
Ve dolanıyorsun tüm hücrelerimde
Salına salına, özgürce
Her nefeste kalbime her varışında
Daha fazla istiyorum seni
Bedenimin,
Farkındalığı en yüksek bağımlılığı bu
Yine yakıyorum, yine içiyorum
Öksürdükçe ve söndürdükçe
Eskitiyorsun bedenimi
Gezip dolaştığın bu yollara
İhanet ediyorsun
Ama sen ihanetinle bile
Gönlümü hoş ediyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mürekkep Sokak
PoetryKalbim artık nabız değil, çığlık atıyor. Ellerim üşüyen bir çocuğun elleri gibi kuru ve titrek. İçimdeki bağrışmalar dışarıya fısıltı. Kimse duymuyor, duyan anlamıyor. Anlamsız bir gülüş atıyorum etrafa. Bir timsahın gözyaşları kadar sahte, bir bebe...