Giriş

897 28 11
                                    

Hikaye yazma konusunda en iyisi olduğum söylenemez ama denemek istedim. İyi okumalar(yazım hataları için özür dilerim)

🕸️

 İyi okumalar(yazım hataları için özür dilerim)                                                🕸️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



   İçtiğim tekiladan dolayı boğazımda acı bir tat vardı. Parmağımla bardağın üstünde kalan tuzları yemeye başlamıştım. Arkadaşımla hafta sonu buluşmak için birbirimize söz vermiştik fakat kendisini gelmemişti. Hazır dışarı çıkmış olduğumdan günümü sonlandırmak istememiştim. Böylelikle barda tek oturmuş hayatı sorguluyordum. Can sıkıntısından yeni bir shot mu yoksa barmen olan çocuğa mı yürüsem karar veremiyordum. Anlık heyecan olarak flört etmeyi severdim. Yabancı bir ülkede olunca da flörtleşirken suçluluk duygusu duymuyordum. Ailem benimle birlikte değildi. Beni barda görebilecek akrabalarımda yoktu ya da beni şikayet edebilecek ailemim arkadaşları.

Kısacası rahattım fazla rahat bazılarına göre. Sonuç olarak hayata bir kere geliyorduk. Bazı şeyleri takmak için fazla kısa bir yaşantımız var. Elime değen ıslaklık ile barın tezgahına baktım. Bardağa koyulmuş limona değiyordu parmaklarım. Limonu topluluk içeresinde yalamak ne kadar doğru olurdu diye kafamda tartarken yanımda boş olan tabureye birisinin oturduğunu fark ettim. Her ne kadar kafamı 360 derece döndürmek istesemde harika iradem ile kendimi durdurdum.

Kafamı çevirmesem bile parlak bir mont giymiş uzun bir erkeğin oturduğunu fark etmiştim. İtalyan olup olmadığını merak etmiştim. Kafamda daha fazla çocuğu düşünmemek için limonu emmeye başladım. Limonun ekşi tadı ile sarhoş olduğumu daha iyi anlamıştım. Bir tane shotla sarhoş olabilecek bir bünyeye sahiptim. Yanımda biri olmadan alkol kullanmam sağlıklı bir fikir değildi fakat bu kimim umrumdaydı? Benim değildi.

''İlk defa hayatımda bu kadar zevkle limon yiyen bir insan görüyorum.''

Kafamı yanıma çevirmem ile sonunda parlak montlu çocuğu gördüm. Yakışıklıydı. Hatta fena yakışıklıydı. Tüm işini bırakıp saatlerce onu izlemek isteyebileceğiniz türden bir yakışıklılığı vardı. İngilizce konuşmasına şaşırmıştım. Ya İtalyan değildi ya da benim yabancı olduğumu anlayıp İngilizce konuşmuştu.

"Ne demişler hayat sana limon veriyorsa limonu em."Dediğim cümleyi ilk algılamamış olmalı ki birkaç saniye sadece bana baktı. Düşünceli yüz ifadesi gevşeyip piçimsi bir gülümseyişe bıraktı.

"Sanki limonata yap diye söylemişlerdi ama o da olur sanırım."

Çocuğu daha fazla incelediğimde benden fazla büyük olmadığına karar kılmıştım. Kaşında olan faça ve çenesinde olan ben sanki dondurmanın üstünde olan  tatlı kiraz gibiydi. Büyülenmiştim.

"Limonata yapmak için yeteri kadar şekerim yok sanırım bu hayatta."dedim saçmalayarak.İnanılmaz itici olduğumun farkındaydım ama arkasına sığınabileceğim sarhoşluğumun bahanesi vardı.

Söğüt Ağacı|Kenan YıldızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin