Bölüm 9

260 19 16
                                    

  Avuç içimde hissettiğim öpücükler ile kıkırdıyordum. Aramızda olan gerginlik fazla sürmemişti. Brownie teklifim sonrası evime gelmiştik, tatlımdan ikram ederken elimde oluşan yarayı görüp kahrolmuştu. Kenan, dudaklarını avucumda gezdirirken gözlerinde beliren endişe beni hem güldürüyor hem de utandırıyordu.

"Kızacağımı bilmene rağmen neden sigara içmeye devam ettin?" dedi dudağı halen avuç içimdeyken. Sesi yumuşaktı ama altında bir hayal kırıklığı vardı, bunu hissetmemek imkânsızdı.

Derin bir nefes çekip verdim. "Yakalancağımı düşünmemiştim," dedim utanarak. O an içimde bir pişmanlık hissettim. Aslında bu konu baştan beri açıkça konuşulmalıydı ama her zaman kaçmayı tercih etmiştim. İlişkimiz daha da ilerledikçe bu tarz sırların altında ezilmek istemiyordum. Şimdiden öğrenmesi belki de daha iyi olmuştu. Geçmişte kalması gereken bir yalan, ileride ilişkimizi bozabilirdi.

"Çok acıyor mu yanık izin?" diye sordu. Gözleri avucuma takılı kaldı, inceleyici bakışları içime işledi.

Diğer elimle yüzünü hafifçe kaldırdım. Yanağında parmaklarımı gezdirmeye başladım. "Sen öpünce acısı kalmadı," dedim gülümseyerek. Sözlerim biraz basit ama samimiydi. Onun varlığı bana hep güç verirdi, acılarımı unuttururdu. Kenan'ın gözlerinin derinliklerinde bir şeyler yumuşadı. İlişkimizin en güzel yanı buydu; ne olursa olsun, birbirimize destek olmaya çalışıyorduk.

"Bunu da atlatacağız, ben senin yanındayım her zaman," dedi, gözlerime bakarak. Onun bu sözleri beni rahatlatsa da içimdeki suçluluk duygusunu silemiyordu. Kendimi bu kadar sevilmeye layık görmüyor olabilirdim. Kenan, benimle her zaman fazlasıyla ilgilenirdi. Yeme içme düzenim, sağlığım, hatta sigara alışkanlığım... Hepsine dair bir çözüm bulmak isterdi. Oysa ben ona aynı şekilde destek olabiliyor muydum? Ya da bunu gerçekten yapabiliyor muydum?

Sigaradan dolayı hissettiği hayal kırıklığı hâlâ gözlerinin ardında bir yerdeydi. Ama bunu gölgede bırakan başka bir endişe vardı, onu hissedebiliyordum. O an, son birkaç gündür kafasında dönen şeyleri hatırladım.

"Geçenlerde annem beni aradı," dedim, konuyu değiştirmek isteyerek. "Türkiye'ye gelmemi istiyorlar, malum finallerim bitti." Sesimde hafif bir tereddüt vardı, çünkü bu konuşmanın nereye varacağını biliyordum.

Kenan'ın yüzünde hafif bir gerilim oluştu. Türkiye'ye gitmem fikri, onun için kolay değildi. Yanağına küçük bir öpücük kondurarak, yüzündeki sertliği yumuşatmak istedim. Gözleri, derin düşüncelere dalmış gibiydi.

Gözlerinde oluşan üzüntüyü fark edebiliyordum. Tanrı biliyor ya, dünya üzerinde iyi bir kız arkadaş değildim. Maç zamanlarında ona istediği kadar destek vermemiştim. Şimdi ise ona destek olacağıma, Türkiye'de sorumluluklarımdan kaçmaya çalışıyordum. Türkiye'deki ailemle vakit geçirmek istiyor olmam, bir yanımda ona karşı suçluluk duygusunu artırıyordu.

"Aileni özlemiş olman çok normaldir, güzel güzel vakit geçirir erkek kardeşinle vakit geçirirsin," dedi. Sesi hala yumuşaktı ama altındaki hafif kırgınlık hissediliyordu. "Benim yanımda olmanı isterdim ama seni ailenden uzak tutacak kadar bencil değilim."

Sözleri bencil olmadığını vurgulasa da, aslında içinde ne hissettiğini anlamamak imkânsızdı. O her zaman olduğu gibi beni anlamaya çalışıyordu, ama ben onun gözlerinden ne kadar hayal kırıklığı yaşadığını hissedebiliyordum. Bu konuyu daha fazla ertelersem, içimdeki suçluluk duygusu da gitgide büyüyecekti. Ama gerçek şu ki, sadece Türkiye'ye gitmek değil, başka bir konu da beni rahatsız ediyordu. Ve bu, Kenan'ın henüz anlamadığı bir konuydu.

Söğüt Ağacı|Kenan YıldızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin