Ay yine bulutların ardına saklandığında etrafı aydınlatan tek şey yanan ateşin ışığı olmuştu. Biraz ötede kalan, derenin şırıltısı birleşmişti ateşin çıkardığı seslerle. Zıt iki şey ne de güzel yakışıyordu birbirlerine!
Yn ve Reiner, yanan ateş eşliğinde az önce pişirdikleri ve hala sıcak olan balıkları yemek için uğraşıyordu. "Zehirlenmeyiz, değil mi?"
"Düzgün balık tutabildiysen neden zehirlenelim, Reiner?"
"Ben tuttum tutmasına da balık bu sonuçta, her türlü yeme gelir."
"Bu ufak balığın zehrinden de etkilenme bi' zahmet." diyerek sıcak balıktan bir ısırık aldı Yn. Ağzını yakmamak için ağzında çevirip durdu balığı. Arada ağzını aralayıp sıcaklığından kurtulmaya çalışıyordu.
"İster misin?" diyerek bir matara uzattı Reiner. Yüzünde küçümseyici bir gülümseme vardı. "İnsan biraz bekler soğusun diye. Ah, doğru ya! İnsan bekler, senin beklememen normal."
"Dikkat et de seni yemeyeyim." Yn, Reiner'ın uzattığı matarayı alıp ağzına dikti. Sıcak balıktan sonra soğuk su her ne kadar rahatlatsa da dişleri sızlamıştı. Bu yüzden yüzünü ekşitti.
"Sana arıtalım demiştim."
Yn başını Reiner'a çevirdi. "Neden bu kadar salaksın?" bakışı vardı suratında. "Ormanın ortasında nasıl yapacağız onu, akıllı bıdık?"
"Akıllı bıdık mı? Şımartıyorsun beni."
"Sadece ona mı takıldın?"
Reiner onaylar gibi bir mırıltı çıkardı, başını evet anlamında aşağı yukarı salladı.
Bundan sonra ise hiç konuşma olmadı. Genç prens ve güçlü komutan sessizce pişirdiklerini yediler. Bazen göz göze gelseler de ikisi de konuşmamayı seçti.
Balıklar bittiğinde ve artık ateş gücünü kaybetmeye başladığında ayın önünü kapatan bulutlar ay ışıklarına müsaade etmişlerdi ki yere inip yeryüzünü aydınlatsınlar.
"Garip değil mi?" Yn en sonunda aralarındaki sessizliği bozmak istemişti. Gözlerini yere dikmişti ve üstüne bir yük çökmüştü sanki. Kadının omuzları bile düşmüştü.
"Ney?"
"Seni çok fena boğazlamak istememe rağmen yapamıyorum. Üstüne üstlük seninle oturup yemek bile yedim ve artık yoldaşız. Ülkemi yakıp yıkan adamla olmam gerektiğinden çok yakınım. Eğer gücüm yetseydi Olinyus, Gyona ve hainleri kesinlikle yok ederdim." Yn bir anlığına durdu. Reiner da tıpkı onun gibi gözlerini yere dikmişti. Suçluluk ve pişmanlık tüm vücudunu kaplamıştı yeniden."Karşında bu kadar zayıf olmak sinirimi bozuyor. Bir kılıcım bile yok! Bir zamanlar çok güçlüydüm, şimdi ise düşmüş bir melekten farkım kalmadı."
Reiner'ın yüzü ekşimişti. Birbirine bağladığı elleri sıkmaya başlamıştı. Yn gibi birine böyle bir darbe vurmak onun da canını yakmıştı. Esir düştüğü ilk gün bile anlamıştı Yn'nin kim olduğunu.
Kaçırıldığı gece mola verdikleri sırada açmıştı gözlerini. Nerede olduğuna anlam veremeyip karşısında duran iki kadına bakmaktan başka şansı da olmamıştı. Korktuğu kesindi. Yn ve Ymir o sıra oldukça sessizdi. Gruplarının neşe kaynağını kaybetmişlerdi çünkü ancak Yn, Reiner'ı fark ettiği an biraz tebessüm etti. Ona ne olup bittiğini anlattı sonra da Reiner'ın aç olabilecegini düşünüp kendi atının yanına gidip geldi. Kendi yemeğinin tamamını ona vermişti.
"Beni zehirlemeye çalışmadığını nerden bilebilirim?" diye sormuştu Reiner şüpheyle.
"Ben Yn Ln. Eğer sizi öldürmek isteseydim bunu kafanızı kopararak yapardım. Zehir gibi uzun süren işlerle uğraşmam ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Kingdom | Reiner Braun x Reader Aot
Fanfic"Yapmadım de. Bana ihanet etmediğini söyle."