ZEYNEPDolabımdan aylı, yıldızlı, bulutlu şort tişört takımını çıkarıp Dilan'ın kafasına fırlattım. Gökçe ve Dilan ile benim evimde kızlar gecesi yapacaktık. Pijamalarımızı giyinecektik falan ama benim salak kızım Dilan pijama getirmeyi unutmuştu.
Gökçe pijamalarını giymiş bir şekilde içeri girdi. Üstünde koyunlu şort ve tişört vardı. Çok sevimli olmuştu ya bir de "meeee" dese tamamdı.
"Ay bunlar çok tatlı Gökçeeee!"
Dilan hoplayıp zıplayıp Gökçe'ye sarıldı. "Bi meee der misin? Lütfen lütfeeeen!"Gökçe sert bakışlarını gönderince Dilan mecburen sustu. "Tamam tamam gideyim de pijamalarımı giyeyim." Küçük kız çocuğu gibi olmuştu yine. Boynunu bükmüş bir şekilde giyinmeye gidiyordu.
"Meeeeeeee" Bu kız çocuğuna daha fazla dayanamadı Gökçe bacım.
Dilan hızla bükük boynunu kaldırdı. Arkasını dönüp Gökçe'nin yanaklarını mıncırmaya başladı. Eee şimdi de ben küçük kız çocuğuna dönecektim ya.
"Beni de sarın sarmalayın ya üzülürüm." Deyip melül melül karşımdaki ikiliye baktım. Dudaklarımı da öne büzdüm ki daha da acısınlar bana.
Aynı anda beni de boynumdan tutup kendilerine çektiler. Yalnız acayip sıkıyorlardı bu ne güçtü. Boğuldum lan.
"AY DURUN BOĞULDUM!" kollarını kavrayıp kafamı çektim. Nefes nefese ikisine baktım.
"Dilan koş üstünü değiştir. Gökçe sen buraları toparla ben de gideyim bize yiyecek bir şeyler ayarlayayım. Kız gecesi yapamadan ölmek istemiyorum lütfen."
Dilan uslu çocuk gibi dediğimi yaptı. Gökçe ise kendini koltuğa fırlatacaktı ki izin vermedim. Malum bir oturursa bir daha kalkmazdı bu kızım biliyordum malımı.
"Gökçe lütfen ya üşenmenin sırası mı şimdi? Hadi ya!"
"OOOFFFF OFFFFF! Ya zaten kız gecesi dediğin dağınık ortamda yapılmalı niye düzeltiyorum ki?"
Hem dediğimi yapıyor hem de söyleniyordu."Hadi hadiii! Mutfağa geçiyorum ben."
Koşa koşa merdivenlerden indim. Mutfağa girdiğimde babamı, ellerini tezgâha yaslamış bir şekilde camdan dışarı bakarken buldum.
"Babacığım" geldiğimi fark etsin diye seslendim ama fark etmedi.
"Baba!" Allah Allah niye duymuyordu ya?
Bir yandan da yanına ilerliyordum. Yanına gelince omzuna dokundum. Hızla bana döndü.
"Kızım ne zaman girdin içeri?"
Sorusunu es geçip "Baba sana sesleniyorum duymuyor musun?" dedim.
Derin bir nefes verdi. Dudaklarını ıslattı ve başıma ufak bir öpücük kondurdu. Bir sorun mu vardı acaba?
Şırnak'tan geldiğinden beri durgundu. Sürekli bir şeyler düşünüyordu."Baba neyin var senin?" Sesim ağlamaklı çıkmıştı. Çünkü bu hâline çok üzülüyordum. Hatta bir an önce genelkurmaylığı bırakmasını istiyordum. Özellikle Kuzey Irak'ta sık sık çatışmalar olduğu için merkezden o çatışmaları takip ediyordu. Tüm silahlı kuvvetler onun emrindeydi. Tüm birimlerle ayrı ayrı ilgileniyordu. Düşman sadece karada değildi ne de olsa...
Hiçbir gece uyuyamadığını biliyordum. Gecesi gündüzü birbirine girmişti. Askerlik yıllarından beri doğru düzgün uyku çekmemişti. Her günü operasyonlarla geçiyordu. İlk başlarda mesleğini çok havalı buluyordum. Hatta ben de büyüyünce genelkurmay başkanı olacağım diye söyleniyordum ama şimdi tövbe asla böyle bir şey istemem. Bir yerden sonra insanın hayatını mahvediyordu. Sadece operasyonlar, çatışmalar değildi sorun. Birçok düşmanı vardı. Can güvenliği yoktu. Yanındaki korumalara da bel bağlamıyordu. Biriyle akşam yemeğine çıktığında olabildiğince bir şey yiyip içmezdi. Evet akşam yemeği diye giderdi ama hiçbir şey yemezdi çünkü korkuyordu işte. Uçan kuşa bile şüpheyle bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZELZELE
General FictionSonunu düşünen kahraman olamaz diyerek yazılmaya başlanan bir hikâyedir. Türkiye Cumhuriyeti'ne oynanan oyunlardan ilham alınarak yazılan sahneler barındırır.