0.4

1.2K 71 61
                                    

Ağrıyan başımı tutarak mutfağa ilerledim. Biraz masaj yapmak iyi geliyordu. Rahflardan ağrı kesici alıp ağzıma attım ve bir yudum suyla zar zor ağzımda kırarak yuttum.

"Günaydın millet."

Hiçte enerjik olmayan sesim ile kahvaltı masasına oturmuş ağzıma zeytin atmıştım.

"Sana da günaydın Alara."

Bugün annem fazla resmiydi. Bir işler olduğu kesindi. Ne olduğunu anlamak için dikkatlice annemi izledim.

"David seni aramış ama ulaşamamış."

Sonunda ağzındaki baklayı çıkarmıştı. David'in beni aradığını biliyordum. Gece sürekli arayıp durmuştu. Başımda onun yüzünden ağrıyordu. Uykusuz kalmıştım.

"Öylemi olmuş?"

Araması pekte umrumda değildi. Biraz sürünsün istiyordum.

"Aranızda birşey mi var?"

Babam kaşlarını çatıp bana baktı. Çaktırmadan ağzıma birşeyler daha tıkıştırıp sofradan kalktım.

"Size afiyet olsun."

"Alara! Otur şu sofraya!"

Annemi umursamadan salona geçerken beni durduran babamın sesi oldu.

"Alara sofraya gel."

Babamın sözü dışına çıkmazdım. Hani derler ya kız çocuğu babasına düşkündür diye. Bende babama düşkündüm onun sözünü çiğnemezdim.

Geri geri giderek tekrar mutfağa girdim ve eski yerime geri oturdum.

"Süprizi öğrendin mi?"

Bu sefer kaşlarımı çatan taraf ben olmuştum.

"Ne sürprizi?"

"Berlin'de yaşlı bunak bir adamla evleneceksin."

Altunay'ın gülerek söylediği şeyle gözlerimi kocaman açıp babama baktım.

"Altunay saçmalama!"

Annemin Altunay'ın kafasına vurmasıyla bende kulağını çektim. İnleyerek elimi tuttu.

"Şakaydı vallahi şakaydi bokunu yerim ablam bırak kulağımı!"

Son kez sertçe çekip anneme döndüm. Evet misafirler gelince öğreneceğim şeyi öğrenenemiştim. Berlin'e gitmem ile Yıldız ailesinin ne gibi bir ilgisi olabilirdi merak ediyordum.

"Kenan dün söylemedi mi?"

Babam yumurtaya banarken bir yandan bana göz ucuyla baktı. Hayır anlamında kafamı salladım.

Dünkü olaydan sonra ikimizde konuşmamış birkaç dakika sonra da zaten kalkmışlardı.

"Ne söyleyecekti ki?"

Tek kaşımı kaldırıp Altunay'a saçma birşey söylememesi için baktım.

"Pekala biz söyleyelim o zaman."

"Dinliyorum."

Kollarımı birbirine bağlayıp sandalyeye yaslandım.

"Geçen gün engin amcanla konuşurken Kenan'ın Berlin'de maça çıkacağını söyledi. Biliyorsundur belki Türkiye'nin A milli takımında oynuyor. Bizi de maçı izlemeye davet ettiler ama durumları biliyorsun işler yoğun Altunay'ın da final sınavları başlıyor. Reddetmek ayıp olurdu bende senin gidebileceğini uygun gördüm."

Şok içinde babama bakıyordum. Berlin'e kenan'ı izlemeye mi gidecektim? Bu şimdi mi söylenirdi?
Babamın sözü benim için çok önemliydi benim yerime karar vermişti ne diyeceğimi bilmiyordum.

Friends || Kenan yıldız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin