5. Bölüm: Kırılmak

153 19 2
                                    

Selam! Sevgili okuyucularım nasılsınız bakalım! Umarım iyisinizdir. Pek uzatmak istemiyorum o yüzden, Oy ve yorum atmayı unutmayın. Bölüme geçebilirsiniz.

"Söyle kim üzdü seni bu kadar?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Söyle kim üzdü seni bu kadar?... Seçtiklerin mi Vazgeçtiklerin mi?"

~/\\/••/\\/~

Kapının alacaklı gibi çalınmasıyla uykumdan sıçradım. Hızlıca yataktan çıkıp kapıyı açtım.

"Annem seni kahvaltıya çağırıyor, seni bekleyemeyiz çabuk in."

"Hayırdır emir veriyorsun? İstersem gelirim istersem gelmem."

"Senin yüzünden 3 dakika 26 saniye aç kaldık zaten. Aşağıya in annem çağırıyor." Dedi ve gitti.

"Gerizekalı orangutan! Tipini siktiğim!" Diye arkasından küfür etmeye başladım. Elimi yüzümü yıkayıp aşağıya indim. Yemek masasını görmememle boş boş göz kırpıştırdım, o anda koluma birinin girmesiyle yürümeye başladık. Oğuzdu.

"Acaba Kolumu bırakabilir misiniz? Temas sevmiyorum gerekmedikçe." Dediğimde hemen elini çekip gülümsedi.

"Bilmiyordum kusura bakma." 'Sorun değil' anlamında kafamı salladım. Başka bir odaya geldiğimizde içeriden sesler geliyordu. Kahkahalar, konuşmalar, ikazlar. İçeriye her ne kadar girmek istemesem de 2 gündür birşey yemiyordum. Bayılmamam için yeterli bir sebepti. Odaya girdiğimizde tüm sesler kesilmişti. Oğuz yürüyüp bir yere oturunca hemen yanına oturdum. Diğerlerinin yanına oturmak istemiyordum.

"Hiç gelmeseydin ya, prensesi 1 saattir bekliyoruz." Diye mırıldandı mert ama herkes duymuştu.

"Evet ya gelmeseydi, kahvaltı kurulalı 20 dakika oldu hanfendiyi bekliyoruz." Dedi Ediz.

"Kusura bakmayın uykuya dalmışım. Hem de kahvaltı saatinizi bilmiyordum." Diye Azad beye bakarak konuştum. Tam ağzını açacaktı ki Emre oradan laf söyledi.

"Sen bu Aileden olmadığın için bilemezsin tabii." Bu kalbime adeta bir hançer gibi saplanmıştı. Tüm kelimelerine okeydim ama bu kalbimi kırmıştı. Yutkunmaya çalıştım.

Umrunda olsaydı söylemezdi zaten.

"Doğru düzgün konuşun! Karşınızda kardeşiniz var. Beni daha fazla delirtmeyin." Diyerek kızdı. Taviz verecek değildim.

"Sorun değil Azad bey, onların ne laflarını ne de kendilerini umursamıyorum. Lafları şu kulağımdan giriyor diğerinden çıkıyor pekte kafaya takmıyorum yani." Diyerek gülümsedim. Derin bir nefes alarak 'Afiyet olsun' dedi. Herkes başladı. Tabağa bir kaç dilim peynir, 1 tane börek, bir kaç tane de ince salamlardan aldım. Ekmekten bir parça alıp çatalımla salamı alıp ekmeğin içine koyup yemeye başladım. Bazıları kınayıcı bakışlar atıyordu ve bu gram umrumda değildi.

İKİYE ON KALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin