Sıradan bir gün Eve gelen Ahu Ayyıldız, bir anda kargo gelmesiyle kargoyu açar içinden bir mektup ayrıca bir kaç fotoğraf çıkar, Ahu merakına yenik düşüp mektubu açar..Fakat;
Bilseydi başına gelecekleri açar mıydı o mektubu?
Peki Ya aynı Mektup Kar...
Selam! Sevgili okuyucularım nasılsınız? İyisinizdir umarım. Yeni bölümü biraz geç atıyorum çünkü bölüm silinmiş, oysa çok güzel yazmıştım. Her neyse oy ve yorum atmayı unutmayın! Bölüme geçebilirsiniz.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"O kızın sert bakan gözlerini gördünüz, Kendi başının çaresine bakmış bir kızın gözleri yumuşak bakmaz."
- Jack London
~/\\/••/\\/~
2 gündür demirlerin evinde kalıyordum, evinde sevgilisi yaşıyordu ve beni istemiyordu. Pekâlâ bende burada kalmak İstemiyordum ama mecburdum. Zaten yakın bir zamanda iş bulur, ev tutardım kendime. Yataktan kalkıp üstümü başımı değiştirdim.
Bugün iş aramasına çıkacaktım. Yorucu olacağı gerçekti ama zorundaydım. Kıyafet olarak beyaz bir bluz ve siyah bir kumaş pantolon giydim. Çantama 2 test kitabı koydum. Yorulursam bir cafede oturur ders çalışırdım.
Odadan çıktım ve aşağıya sessizce indim. Rahatsız etmek istemedim. Salonla dış kapı aynı yerdeydi, Merdivenden indiğimde; Demirle Sevgilisi fan fin fon yapıyordu. Öğürdüm sessizce, iğrençtiler. Kapıyı açıp direkt ayakkabılarımı giydim. Derin bir nefes alarak ayağa kalktım ve ilerlemeye başladım. Sokaktan çıkınca gezmeye başladım.
Yaklaşık 1 buçuk saat gezdikten sonra-bu süreçte 5 kişiye sormuştum.- bir Cafe tarzı kütüphanenin kapısında 'Çalışan aranıyor.' yazısıyla bakıştık. Hemen içeri girip şansımı tekrardan denemeye karar verdim. Müdürün nerede olduğunu bilmiyordum ve bir garson kıza sormaya gittim.
"Merhaba, müdürün odası nerede acaba?" Ben ve rica etmek yan yana gelemezdi ama böyle durumda sormak mecburiyetindeydim.
"Bilmiyor musun? Allah Allah bana niye soruyorsun kızım? Gözün görüyor ara bul işte!" Diyerek çıkıştı. Kaşlarımı çattım.
"Hayırdır sen kimsin de bana bağırma cürriyetinde bulunuyorusun? Unutma; sen burada garsonsun, bense bir müşteri. İstersem seni atırırım kartlar benim elimde, unutma." Yutkundu.
"Peki.. özür dilerim efendim, üst kat en son oda." Diyerek yanımdan geçti. Omzunu bana vurarak, içimden HasbinAllah çektim. Üst kata çıkıp en son odanın yanına geldim. Kapının yanında ' Müdür: Farah Karahanlı.' yazıyordu. Bu mektupta ki Karahanlı ailesinden değildi değil mi? Değildir herhalde, Türkiye'de ki tek Karahanlı Ailesi değillerdir. Kapıyı tıklattım, içeriden Gel sesi geldi.
Kapıyı açıp içeri girdim.
"Merhaba, hoş geldin." Dedi gülümseyerek.
"Merhaba, hoş buldum, ben direkt konuya gireyim şimdi. İş ilanı için gelmiştim."
"Tabii, bilgilerini alabilir miyim?"
"Adım Ahu, Ahu Ayyıldız. Yaşım 17, ama 3 buçuk ay sonra 18'e gireceğim."