Kahvaltı yaparken bir yandan da ortamda dönen sohbeti keyifle dinliyordum.
" ula biz seni tanıyormuşuz ya, ne diye bu kadar gerildik anlamıyorum. " diyen asım amcaya hepimiz güldük.
Salih amca olayları en başından anlattıktan sonra mahalle ve bizimkilerin aralarından su sızmaz olmuştu.
Miray ve ikra için aynı şeyi söyleyemeyecektim.
İkrayı gördüğünden beri yanımdan ayrılmıyor, elimi bırakmıyordu.
Gerçi memnundum.
O yüzden sıkıntı yoktu.
" tugay, mezeyi uzatsana kardo. "
Yunusa mezeyi uzattıktan sonra önüme dönecektim ki ikra ile göz göze geldim.
Bir şey anlatmaya çalışıyordu ama anlamıyordum.
Telefonunu gosterdiğinde telefonuma baktım.
İkra
- urazın telefon numarasını verirmisin kuzen ya.
-baban kızmasın.
-öğrenmezse kızmaz, lütfeeeeeennn.
-bekle atıyorum.
-iyiki varsın kuzii.
- 0****
-tamamdır, teşekkürler.
Telefonu cebime koyduktan sonra miray bana baktı.
" ne oldu. " diye sorduğunda kulağına yaklaştım.
" ikra urazın numarasını istedi. "
" aa, niye. "
" bilmiyorum ama bir şey söyleyeceğim, uraz ve ikra yanlışlıkla! Öpüşmüşler, ki yanlışlıkla olan kısıma asla inanmıyorum. "
İçtiği meyve suyunu kuzeyin süratına püskürttüğünde ortamda oluşan kısa bir sessizlik oldu.
Kuzeye baktığımda gözlerini kapatmış, yüzünü buruşturmuştu.
Tek eli ile yüzünü temizlerken söylediği şey ile bütün masa kahkaha atmıştı.
" abdestimizi de aldık çok şükür. "
Uzanıp yaprak sarma alacakken züleyha hanımın elimi durdurması ve sarmayı uzağa koyması ile ona baktım.
Sadece ben değil, bütün masanın bakışları ona dönmüştü.
" kimyon koymuşlar. Diğer sarmadan ye, alerjin tutmasın. "
Bakışlarım yüzüne takılı kalırken elimi geri çekip çatalı tuttum.
Gerçek anne bu mu diye sormama engel olamadım.
Berire bilerek bütün yaptığı yemeklere kimyon koyarken, bu kadın sırf kimyon var diye yemeği önümden almıştı.
Yutkunmama engel olamadım.
Dudağımı dişleyip dediği sarmadan aldığımda eski muhhabbete geri dönülmüştü.
Miray elini elime koyduğunda boşta olan elimi üzerine koyup sıktım.
Yaklaşıp kulağıma fısıldadı.
" iyi misin, ne oldu. "
" aklıma berire geldi, boş ver. "
" biraz çaktırmadan uzaklaşsak nasıl olur ki. " diye sorduğunda bakışları dudaklarıma inip duruyordu.