İyi okumalar, oy ve yorum.
Lütfen 🌸🙇😔
Minho okula süratle tekrar girdiğinde hızlıca merdivenlerden çıkıp binaya girmişti. Etrafa baktığında delta yoktu. Sigma da ortalarda gözükmüyordu.
Omzundaki çantasındaki tutuşunu sıkılaştırırken gözlerini etrafta gezdirmişti. Gözleri istemsizce alt kat merdivenlerine kaydığında Minho adımlarını oraya yöneltti.
Karanlık ve kimsenin olmadığı kullanılmayan okul koridoru kendini karşıladığında büyük demir kapılardan birini sıkıca tutup kulpunu çekmiş, zaten açık olan kapının yere sertçe sürterek açılmasını sağlamıştı.
Etraf az da olsa netleşmişti çünkü içeride ışık vardı. Minho'nun içgüdüsü doğru tahmin yapmış gibi duruyordu.
İçeriye girerek ışık kaynağına yöneldiğinde aradığı kişinin bağırma sesini duymuştu.
Sigmanın sinirden patlak veren sesi kulak tırmalarken Minho korkmadan içeriye adımlayarak üç kişinin de ilgisini çekmişti.
"Ne çok ağladın sende." Sigmanın sinirden şişen damarları Minho'nun gözüne batsa da dediği lafı geri çekmeyip onu daha çok sinirlendirmeyi başarmıştı.
Sigma direkt üstüne yürüdüğünde önce Minho'nun arkasındaki koridora bakmış, ardından arkadaşlarına koridoru gözlemlemeleri için işaret vermişti.
"Delta'nın burada olmasından mı korkuyorsun? Merak etme, yalnız geldim." Sigma'nın suratındaki endişe yerini eğlenceye bıraktığında birkaç adım gerilemişti.
"Aptal bir özgüvenin var... ne istiyorsun?" Minho adımlarını içeride dolaştırmaya başlarken hafif karanlık ortamdaki tozlu eşyaları incelemişti. Sigma ise izmaritlerle dolu masanın üzerindeki eşyalarla uğraşıyordu.
"Özür dilemeni istiyorum." Sigma uğraştığı işle oynamayı bırakmış, bakışlarını Minho'ya çevirmişti.
Ona göre bunu duymak aşağılanmaktı.
"Ne sikim benden bunu istiyorsun sen?"
"İstiyorum da diyemeyiz aslında, özür dilemen gerek. Bak ayağına kadar geldim." Gülerek konuştuğunda Sigma'nın gerginliği ortama yaymaya başladığı kokudan belli oluyordu. Arkadaşları odaya tekrar giremezken Minho bunu hissetmemişti bile.
Sigma masanın üstündeki eşyalardan çakıya uzanarak tutmuş, masaya sürterek eline almıştı. Yerinden kalktığında yavaşça Minho'ya yaklaşmaya başlayıp elindeki kesici aleti sıkıca tutmuştu.
Minho, Sigma'nın elindekini gördüğünde içinden 'sıçtık' diye geçirse de geri adım atmamıştı.
"Soobindi, değil mi? Özür dile de gideyim ben." Samimi bir şekilde gülümseyerek bedenini geriye doğru adımlatmıştı.
"Sana abinin kaderini yaşatmak için can atıyorum şu an. Ama koku bile yaymıyorsun ki işe yarasın..." Gözlerindeki gri ışık parıldadığında Minho çantasını önüne tutup karnını kapatmıştı. Belki bir işe yarar demişti.
Soobin güldüğünde çantasını tutup sertçe çekmiş ve bir kenara atmıştı. Minho'nun vücudu ister istemez korkuyla titrerken Soobin onu duvara yapıştırıp üstüne çullanmış, kendisini ittirmesine izin vermeden elindeki çakıyı saplamıştı.
Minho beklenmedik darbeyle ağzından küçük bir çığlık kaçırdığında sigma gülerek alete daha çok baskı uygulayıp etin derinine kadar inmişti. Minho kendini kısıtlayan kolları titreyerek tuttuğunda karşısındaki gri gözlere bakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Delta Of Thitra ~minsung
FanfictionLee Minho, imkansızlığı parçalayarak aynı dönemde doğan iki deltanın birleşmesi sonucu doğan bir çocuktu. Dünyaya gelen ilk thitra olmuştu. Aynı zamanda da dünyaya bir delta daha inmişti. Sırf thitra'nın eşi olabilmesi için...