İyi okumalar, oy ve yorum.
Omega ve delta marketten birkaç yiyecek ve içecek almış, birlikte gezmeye karar vermişlerdi. Bunu isteyen Jisung'du.
İkisi birlikte yol boyunca jelibon yiyerek şakalaşmış ve gülüşmüşlerdi. Jisung sadece gülen çocuğun suratına bile bakıp gülebiliyordu.
Büyük parkın içinden geçerken Minho'nun gözleri yeni yeni çıkmaya başlayan papatyalarla kaplı büyük bahçeye kaymıştı. Normalde dolu olan bu park bahçesi bugün boştu. Dolu da olsa Jisung'dan dolayı kaçarlardı.
Jisung, Minho'nun gözlerinin kaydığı tarafa doğru onu elinden tutarak yürümüş, büyük ağacın altına getirmişti. Yeşil otlar ve birkaç papatyayla kaplı alana oturmuş, Minho'nun da yanına oturması için elini çekiştirmişti. Minho bacakları üstüne otururken Jisung bağdaş kurmuştu.
Jisung sırtını ağaç gövdesine verdiğinde Minho da onu taklit etmişti. Elleri ayrıldığında ikisi de bir süre sessiz kalmıştı.
Minho nedensizce hissettiği mutluluktan dolayı gülümseyip duruyordu, gözleri parlıyordu. Jisung ise bu parlayan gözleri izleyerek gülümsüyordu, mutluluğu onlardan aldığını hissediyordu.
Bunu fark edebilmişti.
Minho ellerini otların üstünde gezdirmiş, derin bir nefes çekmişti.
"Okuldan ve evden uzak olmak güzel hissettiriyor." Jisung onu derin bir mırıltıyla onaylamıştı. Gözleri diğerinin detaylarını inceliyordu, kusur göreceği ama güzelliğini temsil eden yerleri.
"Bu arada, yara geçti mi?" Jisung'un gözleri bir anlığına merakla büyürken Minho ona anlamayacar bakmış, ardından karnını tutmuştu.
"Geçti de izi kaldı." Gülümsediğinde delta onu başıyla onaylamıştı. İçinxldeki bir dürtü kendi bakıp kontrol etmek istiyordu ama buna engel oldu.
Aralarında bir sessizlik oluşurken Minho çevresindeki papatyalara ellemeye başlamıştı. Onlardan birini tutup koparmış, parmakları arasında çevirmeye başlamıştı. Jisung ise berrak gökyüzünü inceliyordu. Bir yandan bu yaşadığı duygu karmaşıklığını düşünüyordu.
O bir deltaydı, bir omega ile ilişki içerisinde olmak istemesi ne kadar doğru olabilirdi ki?
Jisung'un gözleri havaya bakarken Minho'nun bedeninin hareketlendiğini hissettiğinde o tarafa kaymıştı.
Minho elindeki papatyayı Jisung'un kulağına koymuştu. Fakat papatya hızlıca yere düşmüştü. Minho'nun gözleri düşen papatyaya kaydığında gözlerini çekip başka bir papatya koparmıştı. dizleri üstünde kalkıp Jisung'dan yukarıda durmuş, onun saçlarını daha net görerek dokunmuştu. Jisung ses çıkarmayıp önüne bakarken Minho elindeki papatyayı Jisung'un sağ kulağının arkasına yerleştirmişti.
Eğilip başka bir papatya kopardıktan sonra dizleri üstünden Jisung'un önüne emekleyerek üstüne eğilmiş, sanki en iyi noktayı arıyor gibi onun saçını yavaşça karıştırmaya başlamıştı. Papatyayı nereye yakacağını bulmaya çalışıyordu.
Jisung'un gözleri kendine çokça yakın olan bedendeyken gözlerini kaldırıp onun masum suratına bakmıştı. İşine odaklandığı belli olan Minho, rahatlatıcı bir seviyede Jisung'un saçlarıyla oyalanıyordu. Ardından papatyanın yerini bulmuş, onu en güzel yere yerleştirmişti. Hiç uzaklaşmadan görüntüsüne bakmış ve gülümsemişti.
Jisung'un gözleri onun parıldayan dişlerine kayarken yutkunmuştu. Ağzını kapandığında odaklandığı yer dudakları olmuştu. Kokusu, bedeni, suratı, kişiliği... Her şeyi ilgi çekici ve harikaydı.
Minho geri çekilecekken Jisung elini kaldırıp onun beline dolamış, kendisine çekerek dengesini kaybetmesini sağlamıştı. Minho dengesini kaybettiğinde dizleri iki yana kaymıştı, böylece Jisung'un kucağına oturmuştu ve destek için ellerini omuzlarına yerleştirmişti. Bu aralarındaki mesafeyi yok ederken suratları yaklaşmıştı.
Minho yutkunmuş, ne diyeceğini bilemeyerek deltanın gözlerine bakmıştı. Jisung'un gözleri alımlı yeşile bürünürken Minho'nun içini okuyor gibi derin bakıyordu.
Minho'nun burnundaki vadi zambağı kokusu yoğunlaşırken Jisung'un da çözemediği fakat aşık olduğu koku burnuna sürtüyordu. Buna kendince 'Minho'nun kokusu' diyordu.
İkisi de konuşmazken Jisung başını öne doğru iteleyerek Minho'ya yaklaşmıştı. Minho heyecanla şişen göğsünü durdurmak için nefesini düzene sokmaya çalışsa da başaramamıştı. En sonunda gözlerini kapatmıştı.
Dolgun dudaklarına hafifçe basan dudaklar Minho'nun kalbinin yerinden sökülmesine sebep olurken gözlerini açmıştı. Jisung ondan ayrıldığında kısık gözleriyle Minho'nun tepkisini izlemiş, belindeki tutuşunu gevşetmişti.
Minho birkaç saniye öylece durduktan sonra bunun karşılıksız kalmaması gerektiğini düşünerek Jisung'un dudaklarına daha sert kapanmış, ardından hızla çekilmişti. Bu Jisung'un başının biraz geriye gitmesini sağlayacak kadar sert olduğunda Jisung gülümsemiş, tutuşunu tekrar sertleştirmişti. Kendine ihtiyaçla bakanın dudaklarına yine tutunmuş, bu sefer tutuklu bir öpüşmeye dönüştürmüştü.
Jisung üst dudağı emerken Minho alt dudağı tutmuş, şapırtı sesleri eşliğinde emmeye başlamıştı. Vücutları uyumlu bir ritimde tepki gösterirken Minho ellerini Jisung'un ensesine dolayıp kendine çekmişti. Jisung onun belini boydan boya okşarken diğer eli omeganın yanağını tutmuştu.
Gözlerindeki yeşiller söndüğünde dudaklarını Minho'dan ayırmıştı. İkisinin de nefes almaya ihtiyacı vardı.
Minho bir anlığına devam etmek, Jisung'un dudaklarını kanatmak istemişti. Jisung'un omuzlarındaki tutuşu sıkılaşırken Jisung kısık bir sesle inlemiş, Minho'nun dikkatini bozmuştu.
Delta gülümsediğinde Minho'nun ellerini tutup kucağına indirmişti.
"Güçlü bir omegasın." Minho'nun yanağını öptüğünde çocuğun üstündeki tüm arzu yok olmuş, yerini utangaç biri almıştı.
Minho yavaşça Jisung'un kucağından kalkıp yanına oturmuş ve dizlerini kendine çekmişti.
İkisi de yaşadıkları anın sonucu sessiz kaldıklarında ortam sessizleşmişti. İkisi de bunun hakkında konuşmaya çekiniyorlardı çünkü, ne toplum bir delta ile omeganın aşık olmasına, birlikte olmasına sıcak bakardı, ne de bir deltanın, omeganın ailesi.
Ne de kendileri.
Ama hayat hatalarla, kararlarla, yanlış olan doğrularla doludur, değil mi?
"Minho." Minho kızaran yanaklarını elinin tersiyle okşadıktan sonra jisung'a dönmüştü.
"Hm?" Boğazını temizleyerek sormuş, Jisung'un dudaklarını okumaya çalışmıştı. Jisung ağzında tuttuğu kelimeleri dizdiğinde Minho öylece kalmıştı.
"Deneyelim, olmaz mı?"
----
Bunun böyle hızlı, olaysız gittiğine bakmayın cnm.
Semesung değil bu arada
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Delta Of Thitra ~minsung
FanfictionLee Minho, imkansızlığı parçalayarak aynı dönemde doğan iki deltanın birleşmesi sonucu doğan bir çocuktu. Dünyaya gelen ilk thitra olmuştu. Aynı zamanda da dünyaya bir delta daha inmişti. Sırf thitra'nın eşi olabilmesi için...