İyi okumalar oy ve yorum.
Yorum atın 🙇
Minho, Jisung'un oturduğu koltuğun yanındaki oturağa oturmuş, dizlerini birbirine bastırıp ellerini de önüne koymuştu. Kendisine bakan türlerle bakışıyordu.
Changbin tam olarak Minho'nun hizasındaki sandalyeyi ters yerleştirip oturmuş, elini çenesine yaslamış, gözlerini kısarak önündekini incelemeye almıştı. Bir süredir bakıyordu.
Hyunjin ise odanın içinde dönerek Jisung'un dikkatini dağıtıyor, sürekli azar işitip yerine oturuyordu. Şu an tekrar ayaktaydı.
"Tam olarak niye aldık biz bunu?" Minho'yu gösterdiğinde Minho'nun gözleri anlamdıramayarak ikili arasında kaymıştı. Jisung derin bir nefes alıp arkasına yaslanmıştı. Hatta yaslanmakla kalmamış, elini Minho'nun arkasına uzatıp koymuştu.
Minho kaskatı kesilirken koku tekrar burnuna dolmaya başlamıştı."Tamam da niy- ah, hayır. Changbin maske uzat çabuk." Hyunjin Changbin'e saldırır gibi yapıp elindeki maskeyi almış ve suratına geçirmişti. Changbin de aynısını yaparak suratını kapatmıştı. Koku almayı önleyen bu maskeler onları rahatlamıştı.
"Öncelikle neden kömür gibi koktuğunu çözüp bunu kontrole alıp sonra da onu yanına alamaz mıydın, Han?" Kapalı suratıyla konuştuğu için Minho'nun gülesi gelmişti. Koku almayı engelleyen maskeler buldukları kısa süreli bir çözümdü. Yine de dudaklarını birbirine bastırıp yanındakinin kokusunu içine çekti.
"Ben böyle istedim, Hwang. O yüzden böyle oldu. Sorgulamak sana düşmüyor." Hyunjin gözlerini devirmişti.
"Bu maske bende dayanmıyor, gidiyorum ben." Ardından adımlarını kapıya yöneltmişti ve açıp çıkmıştı. Changbin gidenin arkasından bakıp maskesini düzeltmiş ve önündekilere tekrar dönmüştü. Jisung'un eli hala Minho'nun arkasındaydı.
"Madem koku yayıyorsun o zaman temas etme bari."
"Hoşuna gitmiyorsa çıkabilirsin." Changbin arkadaşının dediği şey ile gözlerini devirirken bakışlarını Minho'ya çevirdi. Biraz inceledi. Kendisinin onu seveceğini düşünmüyordu.
Sandalyesinden kalkıp yerine koydu. Hyunjin gibi kapıya yöneldi.
"Koku işini hallet. Sürekli dağılıyoruz çünkü."
Jisung olduğu yerde geriye yaslanarak gözlerini kapatmış ve derin bir nefes almıştı. Minho onu seyrederek her hareketini aklının bir köşesine kaydediyordu. Bilmeden yaptığı da söylenemezdi.
Jisung gözlerini aralandığında Minho'nun büyük gözlerine bakmış ve dudaklarını yalamıştı.
"Burnundaki bozukluğu bulana kadar pes etmem ben."
"Ne alaka burnum, çirkin mi duruyor?" Jisung'un ciddi ifadesini kıkırdaması bozduğunda uzanıp Minho'nun burnunu sıkmıştı. Minho onun elini itip ayağa kalktığında oturaktan kalkıp yanına oturmuştu.
"Öyle falan gözükmüyor. Koku alma şeklini merak ediyorum sadece." Diğer türlerin kokusuna katlanamaması normal olarak Delta'yı geriyor ve sinirlendiriyordu. Etrafa her ne yayıyorsa onu durdurmalıydı. Neydi bu koku? Hangi duygunun, durumun tepkimesiyle ortaya çıkan bir kokuydu? Minho ona hiç tatmadığı neyi yaşatıyordu da her yere koku bırakıyordu?
Bunları düşünürken bir süre yüzleri birbirlerine sabit kaldı. Minho ruhunu okur gibi bakıyordu gözlerinin içine.
Jisung rahatsızlıkla yerinde kıpırdayıp doğrulmuş ve öksürmüştü. Ellerini kucağına çekip oturma pozisyonunu değiştirmiş, bacaklarını iki yana açarken ellerini önünde birleştirip eğilmiş ve alnına yaslamıştı.
"Sanırım bir süre bizimle değil, benimle takılmak zorundasın. Malum bizimkiler bizden rahatsız oluyor. Kokudan yani." Açıklar gibi konuşup Minho'ya anlayış ister gibi baktığında istediği cevabı almıştı. Saçını kabaca düzeltip parmaklarındaki yüzüklerle oynamaya başlamıştı.
"Biraz garip olacak. Hatta hayır, fazlaca garip olacak." Jisung gelecek tepkilerden ailesinin verebileceği tepkiye kadar tüm her şeyi düşünmeye başlayarak gözlerini kısmıştı.
Biraz fazla düşünüyordu.
Minho ise tam aksine rahattı ve tepki alacağını bile düşünmüyordu. Tek umudu Delta'nın yanından ayrılmamaktı çünkü bu sefer de Delta'nın peşinde dolaşan küçük böcekler kıçına yapışıp sürekli Jisung hakkında soru sorarak rahatsız ederlerdi. Şu anki halinden memnundu.
Boş odadaki garip atmosfer zilin çalmasıyla son bulduğunda ikisi de gözlerini kapıya çevirmişti.
"Git derse gir." Kendisi arkaya doğru yaslanırken bacaklarını masaya doğru uzatarak ellerini ensesinin altına koymuştu.
Minho zil sesinin susmasıyla bakışlarını tekrar Jisung'a çevirmiş ve yutkunup yerinde kıpırdamıştı.
"Gitmesem?"
"Neden? Git işte."
"Uykum var." Delta omegayı anlamakta zorlanır gibi kaşlarını çatmış ve yerinde daha çok yayılmıştı.
"Git sınıfına koy kafayı uyu işte. Bunu da mı ben söyleyeceğim?" Minho kendini açıklayamadığını fark ettiğinde bir süre sessiz kalmış, ardından yavaşça eğilip başını Jisung'un omzuna sürtmüştü.
Jisung ellerini ensesinin altından çekmiş ve bir süre boş kalmalarını sağlamıştı. Minho'yu itelemek istediğini düşünmüştü fakat yapmadı.
"Ne yapıyorsun?"
"Uyuyacağım. Kokuyu istiyorum." Jisung'un daha fazla konuşmasına izin vermediğinde onun vücudunu istila ederek daha çok yapışmış ve kokusunu içine çekerek gözlerini kapatmıştı.
Jisung, Minho'ya yakın durunca hissettiği naif koku ile mayışmışz tek elini elini Minho'nun omzuna koymuş, diğer elini beline sarmıştı. Burnu çocuğun güzel kokan saçlarını koklamıştı. Bunu istemeden yapmış fakat koku bağımlılık yapınca kendini ondan ayırmamıştı.
Minho, nasıl bir hızla bilinmez, Jisung'un koynunda uyuyup kalmıştı. Genel olarak uykudan kaçınan Delta'nın gözleri onun savunmasız vücudu ve güzel kokusu yüzünden kapanıyordu.
"Sen nesin böyle..." Burnunu son bir kere Minho'nun saçlarına sürterken başını eğmiş ve uyumuştu. Hem de saniyeler içerisinde.
bu eyleminizin sonuçları olacaktır 🦋
Küçük göndermeler yapıyorum ama kimse bi s!k anlamayacak o yüzden açıklamak zorndym 😞😾
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Delta Of Thitra ~minsung
Fiksi PenggemarLee Minho, imkansızlığı parçalayarak aynı dönemde doğan iki deltanın birleşmesi sonucu doğan bir çocuktu. Dünyaya gelen ilk thitra olmuştu. Aynı zamanda da dünyaya bir delta daha inmişti. Sırf thitra'nın eşi olabilmesi için...