İyi okumalar, oy ve yorum.
Bu bölüm içime sinmiyor.
Bu arada jumpscare :)
----
Delta, karşısındakinin dudaklarını yarını yokmuş gibi emip ıslatırken Minho onun kolları arasında sıkışmış, nefes nefese bir halde dudaklarına inlemekten başka bir şey yapamamıştı.
Nefes nefese ayrıldıklarında dudakları arasında tükürük köprüsü oluşurken delta, omeganın belini daha sıkı tutmuş, onu kendisine yapıştırırken arkasındaki duvara sabitlemişti.
Oğlanın üst dudağı tamamen diş izleriyle kaplıyken vahşi delta durmamış, dudaklarını boynuna götürmüştü.
Minho, Jisung'un omuzlarını sıkıp dudaklarını birbirine bastırdığı sırada Jisung onu sertçe öpmeyi bırakmış, yanağına küçük bir öpücük koyup gülmüştü.
Minho arada kalmış, duraksayan durum yüzünden kaşlarını çatmıştı. Jisung'un gözleri onun sinirli irislerine kaydığında parıldamıştı.
Minho'nun belini yavaşça bırakmış ve ondan ayrılmıştı.
"Hoşuna mı gitti?" Minho gözlerini başka yere çekerken ellerini önünde birleştirip sırtını duvara yaslamıştı.
"Her seferinde kanıyorsun Minho."
"Kandırma sen de. Komik mi?" Siniri tepesinde olan omegaya gülmüştü delta. Yaşı büyüdükçe çocuklaşıyordu oğlan.
Jisung, alışık olduğu kokuya yaklaşmış, derince içine çekmişti. Minho da bu yakınlıktan faydalanarak sevgilisini koklamıştı.
Jisung, omeganın kokusunun git gide daha da ağır ve etkileyici olması yüzünden kendinden geçiyor, bir türlü Minho'dan ayrılamıyordu. Baskın bir koku gibiydi fakat hiçbir baskılayıcı etkisi yoktu. Sadece bağımlılık yapıyordu. Minho'nun burnu ise Jisung'un kokusuna daha fazla muhtaç kalırken diğer türlerin kokusu belirgin bir şekilde midesini bulandırmaya başlamıştı. Abisinin rut dönemindeyken eve saldığı feromonu bile burnunu acıtıyordu. O günlerde Jisung'un yanına kaçar, birlikte çatıya giderlerdi.
Mezun olmalarına çok az kalmıştı. Birlikte yaşamalarına da. Mühürlenmelerine ve eş olmalarına da. Temiz bir hayat süreceklerdi. Belki sahil kenarından bir ev, belki her yeri gezen bir karavan. Ne olursa olsun birlikte olacaklardı.
Minho'nun gözleri saate kaydığında gözleri büyüdü.
"Eve geç kaldım! Abim öldürecek lan beni!?" Jisung'u omzundan itelemiş, kapının önüne ters fırlattığı ayakkabıları çekip giymeye başlamıştı. Sırtı duvara değen delta ona bakarken çantasını almış ve yanına koymuştu.
"Son birkaç dakikayı uzatsaydık biraz daha geç kalacaktın."
"Hayır, sadece iki dakika fark olurdu." Gülerek başını kaldırıp göz kırpmıştı. Delta'nın kaşları şaşkınlıkla kalkarken Minho çantasını kapmış, yere sağlam bastığında dışkapıyı açıp hızlı adımlarla merdivenlere ilerlemişti. Jisung kapıdan ona bakarken derin bir nefes almıştı.
"İki dakikaymış, peh... O kadar kısa sürmezdi." Kapıyı Minho'nun ardından kapattığında odasına geçip camdan dışarıya bakmıştı.
Minho bel çantasını sabit tutmaya çalışırken bir yandan koşuyor ve telefonunu çaldırıyordu. Abisini aramıştı fakat yanıt alamamıştı. Neyse ki 'seni aramıştım' bahanesini kullanabilecekti.
Evine koşa koşa gitti, yine de geç kaldı. Kapıya ulaştığında nefes nefeseydi, neredeyse dizleri üstüne çökecekti. Şişmiş dudaklarını telefonundan kontrol etmiş, saçlarını düzeltmiş, alnından akan teri silmiş, derin bir nefes almış ve kilidi kapıya takıp çevirmişti. Kapıda abisiyle karşılaşmamak için dua etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Delta Of Thitra ~minsung
FanfictionLee Minho, imkansızlığı parçalayarak aynı dönemde doğan iki deltanın birleşmesi sonucu doğan bir çocuktu. Dünyaya gelen ilk thitra olmuştu. Aynı zamanda da dünyaya bir delta daha inmişti. Sırf thitra'nın eşi olabilmesi için...