Çok üzgünüm bayadır bölüm yazamıyordum ༎ຶ‿༎ຶ
Artık Mahkemede herşey belli olmuştu. İnsanların aklıma gelen senaryo gerçekleşti. Markiz idam cezasına çarptırıldı ve 1 ay sonra idam edilecekti. Olmazsa olmaz dedikodular yine Olivia'nın etrafında dönmeye başladı ama bu sefer o kadar da kötü değildi.
Rastgele insanlar:
"Görünüşe bakılırsa kendi kızı bile ondan ne kadar iğrendiyse mahkemeye çıkmak istemedi"
"Evet, insan kaçakçılığı yapan kendi öz kızına neler yapmaz"
"Kendi kızı ile ilgilenmediği için Laura'ya neler yaptığını gördük en baştan kızını eğitmeliydi."
Olivia insanların bu iki yüzlülüğünden nefret eden biriydi. En başta herkesi suçlayıp, en sonunda samimice suçladıkları kişiye sempati duyan insanlar.
Olivia bunları düşünmeyi bırakıp giriş sınavını düşünmeye başladı. Kendi kendine "Başaracağım! Kendime güveniyorum" diye sayıkladı.
Her zamanki gibi Markiliğin işlerini yaptı ve Eva'nın odasındaki pahalı eşyaları açık artırmada satmayı kafasına koydu. Kâhyaya en yakın zamandaki açık artırmaya eşyaları göndermesini ve 1 kişilik yer ayırtmasını tembihledi. Hepsini hizmetçilere paketleterek at arabasına yükletti.
Olivia'nın bakış açısından:
Eşyalara tek tek göz gezdirdim hepsi de pahalı ve değerli eşyalardı. Markiliğin serveti neredeyse bu odaya gitmişti ve düşününce neden satmayımki? Ölecek bir insanın eşyalarını ne yapacağım? En azından kurtardığım kadar parayı kurtarırım.
Kendi kendime düşünürken kapı çaldı.
"Leydim sizi görmek isteyen birisi var kendisi Edward Grandüklüğünden geliyormuş"
"Hazırlanacağımı söyle yakında aşağıda olurum"
"Tamam Leydim"
Edward Grandüklüğünün benimle ne işi olduğunu düşünmeye başladım ve hiçbir sonuç bulamadım derken geçenki mektubu hatırladım.
Üzerime siyah uzun bir elbise giydim. Körseyi sıkması için hizmetçilerden birini çağırdım ve artık hazırdım.
Merdivenlerden inerek misafir odasına geldim hizmetçi geldiğimi misafirlere duyurdu ve içeri girdiğim anda şaşkın gözlerle bana bakan 2 kişi gördüm.
Birisi Grandük Williamdı ve aşırı telaşlı görünüyordu diğeride büyük ihtimalle yardımcısı idi.
"Markiz Olivia...?"
"Evet Grandük neden bu kadar şaşkınsınız?"
"Pardon sadece dedikodulardaki gibi görünmüyorsunuz"
"Evet eskiden öyleydim ama şimdi değilim" dedim.
"Neyse asıl konuya gelelim." Diyerek cevap verdi telaşlı sesiyle.
"Sizi dinliyorum Grandük"
"Sizden iyiliğim karşısında iyilik istemiştim hatırlarsınız. Şimdi o iyiliği istemeye geldim"
"İsteğinizi duymak isterim"
"Bana maden satabilirmisiniz?"
"Hangi madeni?"
"Doğudaki kömür madenini"
"Peki ne kadar para teklif edeceksiniz"
" 2000 altın paraya anlaşalım"
"2500 olur anca ve bunu bir istek olarak saymıyorum benden istediğiniz iyiliği böyle yasal ve satış şeyleri için kullanmanız pek mantıklı değil ama yinede siz bilirsiniz Grandük"
"Peki dediğiniz haklı sizden istediğim iyiliği başka bir zaman kullanabilirmiyim Markiz Olivia?"
'Bu niye böyle gülüyo be'
"Tamam."
"2500 altına anlaştık en kısa zamanda belgeleri ve parayı hazırlayıp tekrardan geleceğim." Diyerek ayağa kalktı Grandük
Ne kadar hızlı bittiğini anlamadığım bir konuşma olmuştu.
Bende grandükü yolcu etmek için ayağa kalktım ve kapıya doğru beraber yürüdük ve ondan sonra Markilikten ayrıldı.Bunları boşvermeliyiim Romanın başlama tarihine 4 ay kaldı aklıma gelmişken şuana kadar ne David'e takıntılı-platonik aşk mektupları göndermiş, ne de Lauren'e tehdit içeren zorba mektuplar göndermiştim.
Sessizce (pek de sessiz denilmez) bir 3 ay geçirdim. Sınava zaten 3 gün kalmıştı bu üç günde sadece uyuyacağım ve hiçbir şey düşünmeden sadece uyuyacağım.
***
3.şahıs anlatım:
Olivia 2 gün sadece yeteri kadar uyudu ve yine çalıştı kendine verdiği sözü tutamadığı için üzülmüştü ancak hiçbir şey çaba göstermeden elde edilmezdi.
Floraria'nın giriş sınavına 1 gün kalmıştı bu yüzden kendini yormadan sadece dinlendirmeye ve kitap okumaya bıraktı sadece bu da değil eski giriş sınavlarının bir örneğini çözmüş ve neredeyse 1 yanlış yapmıştı.
Stresli olduğunu hissediyordu ancak stresini atmak istiyordu çünkü stresin ona birşey kazandırmayacağını, aksine kaybettireceğini biliyordu.
Markiliğin kütüphanesine gitti. Bu kütüphanede krallıkta bile neredeyse bulunmayan nadir kitaplar bulunuyordu.
İnce elini Rafa uzattı kalın ve ağır bir kitabı eline aldı. Kitabın üstünde ne yazarın adı ne de kitabın ismi bulunuyordu.
Sonra okumak için kitabı bir masanın üstüne bıraktı. Bu sefer ise eline kraliyet ailesinin bir kitabını aldı.
Eliyle ilk sayfayı açarak okumaya başladı.
Serenis imparatorluğu yıkılan bir imparatorluğun üstüne kurulmuştu. Eski imparatorluk Grendeller tarafından işgal edilmiş ve kurtuluşu olmayacak bir karanlığa sürüklenmişti. Bu karanlıktan aydınlığa yolculuk ise Serenis imparatorluğunun ilk İmparatoru Aaron tarafından gerçekleştirlimişti.
"Aaron Hill Pride.." diye mırıldandı.
İlk imparatora Cehennemin Şeytanı da denirdi.
Koskoca imparatorluğu Üç kişi beraber Grendel ordusundan temizlemişti.
Üç kişinin üçü de öz ve öz kardeştirler. Hepsinin kendine ait gücü bulunuyordu, bu üç güç birleşince ise ortaya mutlak güç ortaya çıktı. Bunlar Edward Grandüklüğü ve Hoxa Arşidüklüğüne son olarak da imparatorluk ailesine aitti.
Aaron kardeşlerine çok değer vermiş ve bu yüzden yüksek mevkiler ile onları onurlandırmıştı.
Olivia bu destanı heycanla okumuştu. Kitabı elinden bırakarak düşündü.
'Acaba aralarından biri hain olsaydı mutlak güç yine sağlanabilir miydi? Yada Aaron kardeşlerine bu kadar değer vermeseydi neler olurdu?'
hepsine cevap vermek imkansız gibi görünüyordu.
Olivia masaya bıraktığı kitabı eline aldı bu gizemli kitabın ilk sayfasını eliyle çevirerek açtı. Ve ilk satırı okumaya başladığı anda kendini olmaması gereken bir yerde buldu.
Evett arkadaşlar bundan sonrası artık yeni bir kısım çünkü 1 yıl geçti aradan hikayeyi aklımda kaldığı şekilde devam ettireceğim 6. Bölüm yeni bölüm olmuş olacak ve bu bölümde bir kaç yeri değiştirdim ileride süpriz olaylarin olabilmesi için kendinize iyi bakınn, ve alta Grandükün fotoğrafını ekleyeceğim..
Grandük William:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leydinin Sessiz Yaşamı
Fiksi SejarahEve dönerken trafik kazası geçirmiştim. Şanslıyım ki gözlerimi tekrardan açtım derken biri bana seslendi. "Leydi Olivia uyanın güneş doğdu" Maalesefki benim adım Olivia değildi ve bu oda hiçte hastaneye benzemiyordu aynaya baktığım an anladım ki boş...