Zaten hafif olan uykusu telefonuna gelen mesajın sesi ile bölünmüştü. Telefonu umursamadı başı sanki bağımsızlığını ilan etmiş gibi ağrıyordu. Hiç yoktan mesajın kimden geldiğine bakmak düşüncesi ile telefonu eline aldı. Mesajın Su'dan geldiğini görünce kendine geldi ve hemen mesajı açtı..
'' Sen benim yıllarımdın.. Bunları sana yazmak ağır geliyor bana. Ama o fotoğraflar, o mesajlar aklımdan gitmiyor. Bundan sonra sana güvenebileceğimi sanmıyorum Berk. Sen olsan sende aynısını yapardın. Sana yıllarımı verdim ama bunu hak etmedin Berk. Seni seviyorum ama bu hiçbir şeyi değiştirmez. Seni asla affetmeyeceğim ! Kendine iyi bak.. ''
Mesajı,cümleleri,kelimeleri,harfleri okudukça daha da dibe çöktü Berk. Annesinin ardından en çok sevdiği kadın güvensizlik ile suçluyordu ve hayatından Berk'i silmek üzereydi. Hemen ''Cevapla'' dedi :
'' Demek yılların olan insanın sözüne güvenin bu.. Ama sende haklısın, çocukluk arkadaşım , dostum , kardeşim dediğim adam bile güvensiz baktı gözlerime. Sen gözlerinde annemi gördüğüm kadın, tek tutunabileceğim dalım, Ayrılık varsa sözlerinde , susar dilim. Kocaman sarılmak istediğim, bunun için ömrümü vereceğim kadına artık bir merhaba bile diyemeyecek olmak çok acı verici. Öyle büyük şeyler istemezdim mutlu olabilmek için bir günaydın mesajın yeterdi beni mutlu edebilmek için. Bir kitapta okumuştum, ''Kaç yaşında olursan ol uyursan geçer, diyorlar. Kaç yaşında olursan ol uyursan geçmez, geçmiyor.'' Adam haklıymış. Kim bilir yarın bir mucize olur ve mutlu olursun. Ama ne olursa olsun, bundan sonra Berk yok hayatında.. Seni çok seviyorum kadın.. ''
Su, telefon elinde bekliyordu. Duygusal bir cevapta dayanamayıp hemen barışmak istediğini söyleyecekti. Telefonu titredi. Heyecanla açtı mesajı. Şok olmuştu. O kadar şey yazmasına karşılık aldığı cevap : '' Kendine iyi bak. '' olmuştu. Berk o kadar mesajı yazıp sonra silmişti. Belki de o mesajı göndermiş olsa, hayatında yaptığı nadir doğru hareketlerden birini yapmış olacaktı. Zaten bu keşkeler , gururlar mahvetmedi mi milyonlarca aşığı? Telefonu yere atıp hıçkıra hıçkıra yatağa attı kendini. Ağlaya ağlaya uyuyakalmıştı.
Berk istemese de sokağa çıktı. Sercan abisinin yanına gidiyordu. Aklından milyonlarca kelime geçiyordu. Hepsi ölüm ile birleşip dans ediyordu. Artık bir yaşama sebebi kalmamıştı. Yere boş boş bakarken karşıdan gelen birisi ile çarpıştı. Pardon demek için kafasını kaldırdı ama karşısında pis pis sırıtan Sina'yı gördü. Onu boğazlamak istedi ama hali yoktu yoluna devam etmek istedi. Tam adım atmışken, '' Dostum, bir selam bile vermek yok mu? Hani sen işini garantiye alırdın? Kabul etmen gerekir ki ben kazandım! I'm win bro! Okey? ''
Berk arkasına bile dönmeden cevap verdi, ''Haklısın, kazandın.'' dedi. ''Bir dakika bu surata bak dostum o zaman.'' dedi Sina. Berk suratı sinirden kıpkırmızı olmuş şekilde arkasına döndü. Dönmesi ile yediği yumruk yüzünden yere düşmesi bir oldu. İstese yerden kalkıp onu dövebileceğini biliyordu. Kalkmadı, kalkamadı. Sina yere eğildi ve Berk'in suratını eliyle kaldırdı. ''Akıllı ol.'' dedi ve suratını yere vurarak oradan uzaklaştı. Berk 10 dakika hareketsiz o şekilde durdu yerde. Oradan geçen birinin ''İyi misin?'' diyerek onu kendine getirene dek yattı. Sesi duyması ile yavaşça yerden kalktı. ''İyi misin?'' diye soran kişi Seraydı. Berk güldü. ''İyiyim canım.'' dedi ve Seray'ı dudağından öptü. Seray şok geçirmişti. Kaşı ve dudağında olan kanlar Seray'ın suratına da geçmişti. ''Akşam mesaj at veya bize gel konuşalım sevdiğim.'' dedi Berk. Seray'ın şaşkınlığı daha da artıyordu. ''Ne oluyor?'' diyebildi. ''Birşey olduğu yok. İstediğin ben değil miydim? Ayrıldık, Su ile. Artık seninim.'' dedi ve Sercan abinin kafesine doğru yol aldı. Seray arkasından kazandım der gibi gülüyordu. Sevinçten ne yapacağını şaşırmıştı. Hemen eve gidip akşam için hazırlanmaya başladı.
''ABİ! Ben geldim.'' diyerek içeri girdi Berk. Suratından sevinç akıyordu. Sercan şaşırdı, ne olduğunu sordu. Su ile ayrıldıklarını anlattı Berk. Sercan ''İyi misin oğlum sen! Neyine gülüyorsun.'' dedi. Berk ise doktora gitmek istediğini acil bir işi olduğunu anlattı. ''Hadi bakalım.'' diyerek kalktı masadan Sercan. '' Abi bugün sonuç ne çıkarsa çıksın, umursamak yok. Hayat kısa, mutlu olmak lazım. '' Sercan şaşırmıştı. '' Suratına ne oldu lan senin? '' diye sordu. ''Dayak yedim, Sina kardeşim bir güzel dövdü.'' dedi Berk. Sercan sağlam bir tokat attı Berk'e, ''Kendine gel.'' dedi. Berk kendinde olduğunu söyledi. Parkın önünden geçerken Samet'i gördüler. Koşarak Berk'e sarıldı. Defalarca özür diledi ama Berk karşılık vermedi ve Sercan abisine dönerek, ''Abi devam edelim.'' dedi. Sercan iki elini havaya kaldırarak ''Yapacak birşeyim yok.'' der gibi baktı Samet'e.
''Ya doktor beyciğim, bu kadar testi siz yapsanız sizde sağlıklı çıkmazsınız. Bu ne kadar test böyle.'' dedi Berk. Haklı olabilirdi ama bunları yaptırmak zorunluydu. ''Sende bu enerji varken sana birşey olmaz. '' dedi doktor gülerek. Sercan abisine dönerek, '' Sen otur ben halledip geliyorum abi. '' dedi. Odadan dışarı çıkınca kağıtta ki testleri incelemeyi başladı. Bir test gözüne takıldı. Nerden hatırlıyorum diye düşünürken aklına aynı testi annesinin kanser tedavisinden önce yaptırdığı aklına geldi. Başını önüne eğdi. ''Anlamıştım.'' dedi..
Bütün testleri yaptırdı. Nerdeyse akşam olmuştu. Doktor, ''Biz sonuçlar hazır olduğunda sizi arayıp, haber vereceğiz.'' dedi. Berk mizah günündeydi, doktora dönüp, ''Hep öyle diyorlar ama aramıyorlar hocam. '' dedi. Gülüşmeler oldu ve hastaneden çıktılar. ''Abi farkettim birisi de kanser şüphesi yüzünden yapıldı.'' demek istedi ama onu üzmemek için sustu. ''Abi acil işim var, eczane kapanmadan eczaneye gitmem lazım. Görüşürüz.'' dedi ve koşmaya başladı. Eczane kapanmadan yetişti. ''Hass.. Sadece bayan var.'' dedi. Lazım olan şeyi utana sıkıla da olsa alıp çıktı. Eve gidip Seray için hazırlıklar yaptı. Güller,içecekler,alkol.. Herşey hazırdı. Hepsi Seray için hazırdı. Kendini nefes nefese koltuğa attı ve Seray'ı beklemeye koyuldu.
Seray hazırdı. Biraz fazla mini giyinmişti. Son iş olarak fotoğrafını çekerek, Su'ya mesaj attı. Altına da not düştü, ''Berk için hazırım, geceyi beraber geçireceğiz.'' diye. Su biraz daha şok olmuştu sanki başı vücudundan ayrılmış gibiydi. Ağlayarak Samet'i aradı. Buluşmak istedi. Samet, Park'a gelmesini söyledi. Hemen çıktı. Ağlamaktan gözlerinde hal kalmamıştı. Bir damla yaş kalmamıştı gözlerinde. Gider gitmez Samet'e sarıldı. Fotoğrafı gösterdi. Samet, Berk'in böyle birşey yapmayacağını anlatmaya çalıştı ama içinin rahat etmesini istiyorsa arayıp ne yaptığını sorabileceğini söyledi. Su aramasını istedi.
''Alo, nerdesin, kimlesin?'' dedi Samet. ''Hayırdır amirim, yine bir vukuatımız mı oldu yoksa? Bir dakika da sorguda mıyım?'' diye karşılık geldi Berk tarafından. ''Ya kardeşim yanına geleceğim ondan soruyorum.'' , ''Yanıma falan gelme, Seray gelecek.'' dedi ve telefonu kapattı Berk. Samet şok olmuştu. 5 dakika konuşamadı. Su'ya, ''Sana dedim değil mi? Öyle birşey yok, ben Berk'in yanına gideceğim, sende eve git hadi.'' dedi. Üzülmesini istemedi.
''Oo sevgilim, nerede kaldın?'' dedi Berk. Seray şaşırmaya devam etse de ''Geldim işte canım.'' diye karşılık verdi. Seray içeri girince 5 kat daha şaşırdı. Müthiş bir atmosfer vardı. Berk'e sarıldı. ''Seni seviyorum.'' dedi. ''Birşeyler içer miyiz canım?'' dedi Berk. Hiç içmemiş de olsa altta kalmamak için bira istedi Seray. Berk, ''Tamam geç geliyorum.'' dedi. Seray her yudum da daha çok cinsel olarak yanıyordu. Canı Berk'i istiyordu kendini durduramıyordu. Berk bunu fark etti ve ''Sen odama geç hazırlan. Bende geliyorum'' dedi ve göz kırptı. Seray odaya gitti. Aradan 5 dakika geçtikten sonra Berk sandalyeden kalktı ve arkasına dönünce aynada kendini gördü. Sırıttı ve tişörtünü çıkararak odaya yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Miyim? Neyim! #Wattys2015
Teen FictionGördügün bir rüya ne denli gerçek hayatına yansıyabilir? Peki ölürken düsündügün seyin bir kaç rüyadan ibaret olacagı gerçegi? Sinirlenme anında ölmek için yalvarıyorsunuz degil mi? Peki bu ne kadar ölüm anına yansıyabilir? Bu kadar soru yeter, son...