Dayak

370 43 9
                                    

Berk ne olduğunu anlayana kadar, Seray üstüne atlamıştı. Berk şokunu atlatır atlamaz Seray'ı üstünden fırlattı. '' Ne yapıyorsun lan sen! '' deyip bir de sağlam bir tokat attı. '' Bana bak bana! Bir daha bak bir daha diyorum böyle birşey olursa seni mahvederim lan! Su anladın mı? Başkası asla olmayacak! '' Seray'ın suratı kıpkırmızı olmuştu. Hiçbirşey diyemedi. Berk arkasını dönüp sinirli bir şekilde evine doğru yol alırken Seray'ın suratında oldukça sinsi bir gülüş vardı. Bu gülüş öpücük için miydi yoksa başka düşünceleri mi vardı? Berk, Sina ve Seray derken iyice yorgun düşmüştü. Yolda o kadar dalgındı ki az kalsın kafasını ağaca vuracaktı. '' Ne istiyorsun lan hayat benden? Ne kaldı ha? '' diye bağırdı birdenbire sokağın ortasında. Yoldan geçen iki kişi ona bakınca bir de onlara '' Ne bakıyorsunuz lan! '' diye bağırdı. Yavaş yavaş kendini kaybediyordu. Başını iki yana silkeledi ve evine girdi. '' Sakin ol, sakin ol, ilacını al. '' diye mırıldandı kendi kendine. İlacını aldı ve koltuğa uzandı. Bitkin görünüyordu.


Kapı çaldı buna şaşırmıştı çünkü kapısı kolay kolay çalmazdı. Ağır adımlarla kapıya yöneldi ve otomatiğe bastı. Kimin geldiğine bile bakmadan, aşağı doğru ''Kapı açık içeri gir.'' dedi. Koltuğa uzanır gibi oturdu. Kapı kapandı. İçeri yavaş yavaş giren Su'ydu. Berk bunu görünce şaşırdı. Ayağa kalktı '' Ne oldu? '' dedi korkulu gözlerle Su'ya doğru. Su ağlamaya başladı, '' Babam.. '' , '' Ne oldu babana? '' , ''Vurdu, bana vurdu. Bu gece eve gidemem. Annemi aradım Cemre'ye gideceğimi söyledim. '' dedi içlenmişti. '' Gel buraya, gel. Seni üzmesinler sevgilim, bir tek senin üzülmene dayanamıyorum, yapma. '' dedi Berk çok sahipleniciydi ses tonu. Su'ya öyle bir sarıldı ki unuttu tüm derdini. '' Ben yanındayım unutma. '' dedi Su'ya. Koltuğa uzandılar birlikte. '' Dolap dolu bu gece içebilirsin, ama sadece bu gece. '' dedi gülerek Berk. '' Gerçekten mi? '' dedi ama Su şaşırmıştı. '' Gerçekten sevgilim, yarın okula gitmeyiz. Kahvaltımı sen hazırlarsan. '' dedi Berk. Gerçekten Su'yun tüm dertlerini unutturmuştu. '' Hadi kalk masayı hazırla Matmazel, ben biraz yorgunum. '' Su kafasını sallayıp kalktı ayağa, bir öpücük kondurdu Berk'in yanağına. Hızlı hızlı mutfağa geçti. Berk Su'yu beklerken uyuyakaldı..


'' Beeeerk, hadi sofra hazır. Kalkkk. '' dedi Su. Hep bunun hayalini kurarak yatardı Berk. Evlenmeden de olsa bunu duymuş olmanın mutluluğu ile uyandı. Uzun zaman sonra gülerek kalktı. Yavaş yavaş mutfağa doğru yürüdü. '' Geldim sevgilim. '' dedi ve Su'ya sarıldı arkasından. 5-10 dakika boyunca böyle kaldılar. Su Berk'e dönüp Berk'i öpmeye başladı. Berk karşılık verdi ama aklına bugün ki Seray olayı geldi, utandı. Sonuçta dudaklarına Su'dan başkası dokunmuştu ve o bunu engelleyememişti. Geri çekti kendini kızarmış bir şekilde '' Hadi oturalım sevgilim. '' dedi. Müzik çalarda ''Ados - Gri'' çalıyordu. Tekrara almıştı Berk. En sevdiği parça buydu. Ne zaman sıkılsa bunu dinlerdi.


'' Ah şu ellerim tırmanıyor sandı gökleri, Oysa diplere doğru kazdık ses etmedi, Kendime mahcubum bir tek kendime yetmedim, Bitmedi mücadelem bilmedim pes etmeyi! Nasıl olur da gerekliliktir ki bırakmak, Dedim ki derde sarıldım bir daha bırakmam, Bilirim ki pişmanlık en büyük yokluk bana, O yüzden sonunu görmek istedim sardım başa! Düşünmeden yaşamak gerek belli ki, Elime ne geçti aklımı tükettim! Öylece gitti (söyleme bittim)! Hayasız öfke ve bitkin bir ruhla dolaştım, Çölün de yolların da en sonu bitti. Korkarım ki küçüldükçe küçüldü dünya, Ne bir diken üstünde yaşam ne de bir macera. Kabullendim her şeyi sinemde tamam da, Her şeyin ne olduğunda var bir muamma! Benim de canım var dedikçe eksilir ya candan, Sımsıkı tutundukça düşersin ya rüyalarda, Denize mavi desen de şeffaftır ya aslında, Yarını beklemek de benim için bu kadar saçma! ''


Hiç ara vermeden eşlik etti bu bölümü, Su sadece oturup onu izledi. Tam eline rakı alacak oldu ki Berk onu durdurdu. '' Bu sana ağır, sen bira içeceksin. '' Su üstelemedi.

'' Bak sevgilim, bende babamı çok kafama takardı, nerdeyse hiç yanımda olmadı. Keşke olsaydı da dövseydi ama olmadı. Annemle hep yalnız kaldım. Kardeşimi kaybettim sonra babamı. Sonra bir baktım ki tutanacak dalım, annem de gitti. Sana şu kadarını söylemek istiyorum, Gözlerini bir kapatıp açıyorsun, o yaşadığın hepsi acıların hepsi hayal gibi geliyor. Fakat canını nasıl yaktıklarını unutmuyorsun. Baban saniyenin binde biri kadar bile düşünmeden laflar edip seni kırmış, sen niye bütün geceni ona üzülmek ile geçiresin ki? Unuttun mu biz renksiz bulutları bile mavi çizerdik seninle. Siyah bize ait değil ! Seni üzgün görmeye dayanamam sevgilim. Seni üzgün görmek defalarca öldürüyor beni, paramparça ediyor. Siyah bize ait değil ama bana ait. Siyah daima tektir. Başka tonu yoktur. Ve sen benim siyahımsın. '' Berk bunları hiç duraksamadan söyledi. Oldukça görkemliydi. Değil Su hangi kızla konuşuyor olsa etkileyebilirdi bu konuşmayla. Su bunları dinlerken gözlerini Berk'in üzerinden alamadı. Nasıl olduğunu anlamadan 2 bira dikledi kafasına. Zaten alışık olmayan bedeni yorgun düşmüştü. '' Beeerk, seni çok seviyorum. Seni istiyorum. '' Berk bunu duyunca şaşırmadı, alkol ve güzel sözler bir araya gelince bunun olabileceğini tahmin ediyordu.


'' Su hadi seni yatırayım. Sabah zaten okula gitmeyeceğiz sabah konuşuruz. '' Su tamam bile diyemedi, kafası düşüyordu. Berk kendi yatağına yatırdı Su'yu tam kalkacakken Su elinden tuttu ve kendine çekti. Dudakları resmen Berk'i yutacak gibiydi. Eli Berk'in sırtında geziyordu. Berk kendini geri çekmek istiyordu ama yapmıyordu. Su, Berk'in gömleğinin düğmelerini açınca Berk kendini geri çekti. '' İleri gidemem sevgilim, özür dilerim. Sabah beni daha iyi anlayacaksın. Hadi uyu. '' dedi Berk. Saçlarından okşayarak uyuttu Su'yu. Uyuduğunu anlayınca kendi kendine mırıldanmaya başladı. '' Kurtar beni, kurtar bu yalnızlık canımı çok yakıyor. Sussam acıtıyor, anlatsam geçmiyor. '' dedi, Gözlerinden yaşlar dökülüyordu. Yorganı kaldırdı ve Su'yun yanında uzandı. Hemen uyudu.


'' Buraak! '' bu Sina'nın sesiydi. '' Efendim? '' dedi Burak. '' Biraz beraber yürüyelim mi hiç konuşamıyoruz? '' bunları söyleyen Sina mıydı? Burak şaşırmış olsa da, '' Tamam, olur. '' dedi. Sokağın en ıssız yerine geldiklerinde üzerlerine tam 5 kişi yürümeye başladı ve Burak'ın eline bir kağıt verip kaçtılar. Sina şaşırmıştı. Not da; '' Kaçmayın, 30 dakika sonra inşaata gelin! '' yazıyordu. Sina da Burak da korkmuştu. '' Ne yapacağız? '' dedi telaşla Burak. Ne olduğunu anlayamıyordu. Kendi halinde bir çocuktu ve hiç arkadaşı yoktu. Sina '' Kaçamayız, peşimize düşerler. '' dedi korkuyla. '' Ben yeni geldim, hiç arkadaşım yok. '' dedi Sina. Burak da aynısını mırıldandı. Aklına Berk geldi. Hemen Berk'i aradı Burak. Berk sersem bir şekilde, telefona baktı, Burak yazısını görünce şaşırdı. '' Sen uykunu bozma sevgilim. '' deyip odaya gitti.

-Efendim? - Berk ne olur yardım et, zor durumdayız. - Ne oldu? Kiminlesin?

- Sina var yanımda kalabalıklar bizi dövebilirler. Berk, Sina lafını duyunca biraz sinirlense de söz verdiği Burak'ı yalnız bırakamazdı. - Nereye? - İnşaata..

Berk inşaat deyince biraz işkillendi. Sina & İnşaat biraz dikkat çekiciydi. Ama Burağı yalnız bırakamazdı. - Tamam geliyorum.

Su için bir not yazdı ve evden çıktı Berk. Koşa koşa gidiyordu.


'' İnşaata burdan gidilmiyor Sina? '' dedi Burak. '' Berk orayı halleder mesajlaştım arkadaşlarıyla gideceklermiş. Biz kaçalım, kimsemiz yok. '' Burak korksa da inanmak istemişti. Koşa koşa eve gitti. Sina gülüyordu.'' Bu kadar basit olacağını bilmiyordum. '' dedi.

Berk 5 dakika sonra, inşaattaydı, kimse yoktu. Yapılan oyunu anlamıştı. Gerçi en başından beri biliyordu ama Burak'ı yalnız bırakamazdı. '' Tamam gençler oyuna gerek yok, çıkın ortaya.. '' dedi bağırarak Berk. Ve diz çöktü. Birden etrafını 15 kişi sardı. Hepsi eli sopalı çocuklardı. '' Karşı çıksana Berk böyle nasıl zevk alalım'' , '' Bu kadar kolay mı kötü çocuk? '' gibi sesler geliyordu. Berk gözlerini kapattı. ''Bism..'' , besmele çekemeden bir sopa indi sırtına..

Deli Miyim? Neyim! #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin